7 Nisan 1803| Fransız yazar Flora Tristan doğdu
İşçilerin ve kadınların kurtuluşu için mücadele eden Flora Tristan döneminin birçok sosyalizm mücadelesi veren kadınını da etkilemişti.

Almanya’da yayımlanan “Wir Frauen“ dergisinin ve takviminin redaktörlerinden gazeteci ve doktor Florence Herve, Club Voltaire’de 4. baskısı yapılacak olan kitabı “Flora Tristan-Feminist sosyalizm rüyası” isimli kitabının tanıtımını yaptı. Kitap tanıtımında Flora Tristan’ın yaşadığı çağın özellikleri, düşünceleri, yaşantısı ve çağdaşlarının onun üzerine düşünceleri konuşuldu.

Kitabın yazarı gazeteci ve kadın hakları savunucusu Florence Herve, 2014 yılında Alman Devlet Başkanı Gauck'un elinden verilen Federal Üstün Hizmetler Madalyası'nı reddetmişti. Reddetme gerekçesini “Bu madalya ile kadın politikasındaki ve Alman-Fransız ilişkilerini geliştirmek başta olmak üzere uluslarararası ilişkilerdeki payım onurlandırılmak isteniyor. Bu konulardaki çalışmalarım her zaman her iki devletin faaliyetleri ile çakışmıştır. Bu nedenle bu madalyayı almıyorum“ diye açıklamıştı. O, dünyada barışın sağlanması ve sağlamlaştırılması için Avrupa'dan dünyaya Barış Birliği askerleri göndermek yerine silah ihracatının yasaklanmasını savundu. Halen gerçekleşmemiş kadın-erkek eşitliğinin ilk ön koşullunun yoksulluğa ve sosyal adaletsizliğe karşı mücadele etmekten geçtiğini yazdı.

Florence Herve, kitabında ele aldığı sosyalist Flora Tristan’ında işçi kadınlar ve eşitlik için verdiği mücadeleyi anlatıyor.

İŞÇİ SINIFININ MÜCADELECİ KADINI: FLORA TRİSTAN

Ressam Paul Gauguin büyükannesi Flora Tristan hakkında şunları yazar: “Babaannem garip bir kadındı. Sosyalizm tarihine ilişkin örneğin İşçilerin Birliği gibi birçok şeyi keşfetmişti. Büyük bir ihtimalle yemek pişirmesini bilmiyordu. O sosyalist, anarşist bir mavi çoraplıydı”. Paul Gauguin, büyükannesini tanımamıştı. (Mavi Çoraplılar, 18. ve 19. Yüzyılda kadın haklarını savunan kadınları aşağılamak için kullanılan bir deyimdi. 18. Yüzyılda İngiltere'de varolan bir erkek kulübünün ismiydi- YN)

CLARA ZETKİN’İ ETKİLEMİŞTİ

Clara Zetkin, erken sosyalist düşünce ütopik sosyalizmin savunucularından Flora Tristan'ın işçi kadınların ve işçilerin kurtuluşu davasına duyduğu tutkudan etkilenmişti. Clara Zetkin, işçi kadın hareketinin ve ütopik sosyalizmin ilk kadın öncülerinden biri olan Flora Tristan'dan yazılarında bahseder. Flora Tristan'ın kitaplarında ve konuşmalarında ele aldığı, kadın işçilerin zor yaşam ve çalışma koşulları, göçmen kadın işçilerin örgütlenmesi, sosyal adaletsizlikler, kadın ve çocuklara yönelik cinsel saldırılar, kadına yönelik şiddet, ırkçılık, yoksulluk, işsizlik içinde yaşadığımız şu günlerde de halen güncelliğini koruyan konulardır.

SERMAYE BİRİKİMİ YOKSULLUK VE SEFALETİ BÜYÜTTÜ

Flora Tristan 1803 yılında Paris'te doğdu. Dört yaşına kadar Paris'in zengin semtinde küçük bir sarayda yaşadı. Annesi Fransız, babası zengin bir Perulu idi. Anne ve babasının evliliğinin İspanya Kralı tarafından tanınmamış olması nedeniyle, babası öldüğünde bütün miras hakkını annesiyle birlikte kaybetti. Anne-kız Paris'in bir yoksul semtinde küçük bir odaya taşındı. Bundan sonraki yaşam, onlar için yoksulluk olacaktı.
O yıllarda sadece Paris'te değil, bütün Avrupa'da yaşam ve çalışma koşulları çok ağırdı. Sanayi devrimini yapan kapitalistler, fabrikalarda eskiden serf konumunda olan köylüleri çalıştırıyordu. Kırsal kesimden şehirlere bir göç hareketi başlamıştı.
Fabrikalarda günlük çalışma süresi 18 saate kadar çıkabiliyordu. Kadın ve çocuklar zor koşullarda, hiç bir güvenceye sahip olmadan karın tokluğuna çalışıyordu. On binlerce işçi fabrikaların çevresinde kurulan ilkel barakalarda iç içe ve sağlıksız koşullarda yaşıyordu. Bilimsel Sosyalizmin kurucularından Friedrich Engels “İngiltere'de İşçi Sınıfının durumu“ isimli eserinde, yeni yükselen sınıf kapitalistlere sermaye birikimi sağlamak üzere kadınların, çocukların ve erkeklerin en insanlık dışı koşullarda nasıl çalıştırıldığını ve yaşamdan hiçbir pay alamadan en fazla 40 sene yaşayıp, öldüğünü en ince ayrıntılarıyla anlatır.

ERKEK ŞİDDETİNDEN KAÇMIŞTI...

Kadınların ise bu yıllarda ne oy, ne eğitim, ne de tek başına özgürce kendi yaşamı üzerinde karar verme hakkı vardı. Flora Tristan, 15 yaşında tanınmış ressam ve litografi ustası Andre Chazal'in yanında meslek eğitimi yapmaya başladı. 17 yaşına geldiğinde onunla evlendi. Chazal, kumarbazdı ve şiddet eğilimleri çok güçlüydü. Flora Tristan'ın bu evlilikten üç çocuğu oldu. Chazal ile yaşamı cehennem gibiydi. Chazal, kumarda kaybettikçe bunun acısını Flora'dan çıkardı. O yıllarda Fransa'da boşanmak yasaktır. Fransız Devrimiyle kadınların kazandığı boşanma hakkı, 1816'da yapılan reformlarla geri alınmıştı. Flora Tristan, 1873'de Paris Parlamentosu'na başvurarak “evlilik, iki insan arasında eşitlik temelinde oluşturulabilecek bir birliktir” dedi ancak dilekçesine olumlu cevap alamadı. Chazal'den boşanamadı ama ondan kaçmayı başardı. Chazal, onu Londra'da buldu ve ateşli bir silahla vurdu.

‘ÜTOPYA’ 100 YIL SONRA GERÇEK OLDU

Kadın ve erkek arasında eşitlik temelinde oluşturulabilecek gönüllü birlik, ancak bilimsel sosyalizmi sömürüsüz bir toplumun kuruluşunda anahtar olarak kullanan Sovyet işçileri ve halkı tarafından 1917 Ekim Devrimin'den sonra gerçekleştirecektir. Flora Tristan'ın yaşadığı çağda, Bilimsel Sosyalizm dünyayı ve toplumu değiştirmenin bir aracı olarak yeni şekillenmektedir. Sosyalizmin erken kuramı Ütopik Sosyalizm, toplumu vicdan yoluyla değiştirmeyi ummaktadır. Çağın, ütopik sosyalistleri adalet duygusuna ve vicdana sığınarak, toplumsal reformlar yoluyla yoksulluğun, eşitsizliğin ortadan kalkacağını varsaymaktadır. Bilimsel Sosyalizmin kurucuları Karl Marks ve Friedrich Engels ise yoksulluğun ve adaletsizliğin kaynağını bulmaya yöneldiler ve toplumların gelişme yasalarını keşfederek emeğin sömürüsünü ortadan kaldıracak olan sınıfsız toplum kavramını kuramsallaştırdılar. Haksızlıklara karşı cesurca direnişine rağmen Flora Tristan'ı çağdaşları Marksistlerden ayıran bu durum önemli bir noktadır.

HAKSIZLIKLARA KARŞI ÇIKAN CESUR BİR GAZETECİ

Londra'da kocasının onu öldürme girişimini savuşturan Flora Tristan, Londra sokaklarında gerçeklerin peşinde koşmaya başladı. Günümüzün tanınmış gazetecilerinden Günter Wallraf gibi o da kılık değiştirerek, erkek kılığına girerek (en çok Türk erkeği kılığına girdiği belirtilir. YN) Londra'nın arka sokaklarında kadınlara yasaklı bölgelerde fuhuş yapmaya zorlanan kadınların köle gibi satılmasını günlüğünde anlattı. Londra Günlükleri, Flora Tristan'ın önemli kitaplarından biridir.
Flora, Londra'dan Peru'ya doğru yola çıktı. Peru'da amcasını buldu. Babasının servetine konan amcası, Peru'da köleleri çalıştırarak büyük bir plantaj kurmuştu. Flora, Peru'ya adım attığı ilk günden itibaren kölelik sistemini eleştirdi. İnsanları köleleştirmeyi Tanrı'nın bir emri gibi algılayan ve bunu çok normal bulan Amerikan kıtasının yeni efendilerine acımasız davrandı. Amcası, “tehlikeli bir ateist” diye nitelendirdiği yeğeni Flora'ya küçük bir maaş bağlayarak onu başından savdı. Flora, gerçi hakkı olan mirası alamamıştı ama amcasından gelecek küçük maaşla ömrünün geri kalan kesiminde ekonomik sıkıntılar olmadan gazetecilik ve politika yapma olanağına kavuştu. Bu seyahatinde kaleme aldığı “Peru Gezi Notları” Flora Tristan'ın halen en çok okunan kitaplarındandır.

DOKUMACI KADINLARIN SEFALETİNİ YAZDI

Peru dönüşü Flora Tristan 1843-1844 yıllarında Güney Fransa'da şehir şehir, fabrika fabrika kadın işçilerin durumunu inceledi. Bir yıllık gezisinde kaleme aldığı gezi notlarında dokumacı kadınların sefaletini dile getirdi. Hatta kendisini mesih gibi gördü ve bu kadınların kurtarılmasının görevini kendisine Tanrı'nın verdiği yazdı. Flora Tristan, kadınların kurtuluşu için şu talepleri ileri sürdü:
- Özgür eş seçimi
- Kadına boşanma hakkı verilmesi
- Eğitimde fırsat eşitliği.
- Kadının ekonomik bağımsızlığını elde etmesi için eşit işe eşit ücret verilmesi.
- Evlilik dışı çocuklara eşit hakların tanınması

İlgili haberler
GÜNÜN KADINI: Marie Stopes

Doğum kontrolünün kadınlar için faydalı olduğunu savunduğu için kilise başta olmak üzere bir çok oto...

GÜNÜN KADINI: Harriet Hawes

Arkeoloji öğrencisiyken hocalarının engeliyle karşılaşan Harriet Hawes yoluna devam etti ve Yunanist...

GÜNÜN KADINI: ‘Çıplak ayaklı Diva’ Cesaria Evora

‘Aç insanlarla, dünyanın fakir halklarıyla dayanışma içinde olmak için’ sahneye çıplak ayakla çıkmay...