Mahallemizin sütçüsünün sütü ne kadar sağlıklı?
Sokak sütü tamamen ‘kötü’ ya da raflarda gördüğümüz süt tamamen ‘iyi’ diyemeyiz. Ancak şu bir gerçek ki, sokaktan aldığımız çiğ süt, yararlı bakterilerden çok, hastalık yapıcı mikroorganizmalar içerir

Birçoğumuz, hafta sonu mahallemize gelen sütçüden süt almak için pencereden sütçünün yolunu gözlüyor, sütçü göründüğündeyse elimizde tencerelerle ya da boş su şişeleriyle sokağa koşuyoruz. Bunu neden yapıyoruz? Çünkü her hafta sokağımıza gelen tanıdığımız, bildiğimiz ve en önemlisi de süt konusunda güvendiğimiz kişiden “doğal süt” almak için. Marketteki sütü ise uzun süre bozulmadan kalabildiği için, katkı maddesi olduğu ve artık “doğal süt” olmadığı düşüncesiyle almıyoruz. Peki, bu düşünce doğru mu?

Sokak sütü tamamen “kötü” ya da raflarda gördüğümüz süt tamamen “iyi” diyemeyiz. Ancak şu bir gerçek ki sokaktan aldığımız çiğ süt, yararlı bakterilerden çok, patojen bakteri yani hastalık yapıcı mikroorganizmalar içerir. Sadece mikroorganizma değil, küflerin ürettiği mikotoksinler de bulunabilir.

Bütün bunlar ciddi rahatsızlıklara sebep olur. Sütün sağıldığı hayvana “ziyan olmasın” diyerek verilen küflü ekmekle, küflerin ürettiği toksinler süte geçer. O sütü ne kadar kaynatırsak kaynatalım, toksinleri yok edebilmemiz imkansızdır. Hayvandan sütü sağıp, bize getiren sütçü tabi ki kötü niyetle bunu yapmamıştır ve bunların yol açacağı durumları ön görmesi oldukça zordur. Sütün, sağıldıktan sonra bize gelene kadar hangi koşullarda bekletildiği, sütün doldurulduğu materyalin temizliği, sağıldığı ortamın temizliği veya sağılan hayvanın hasta olup olmadığı, sütteki mikrobiyal yükü etkiler. Biz sütü alıp kaynattığımızda da bütün patojenleri öldürebilmemiz zordur. Aynı zamanda “mikropları ölsün” diye, uzun zaman kaynatma sonucu patojenlerle birlikte içindeki besleyici maddelerin de (vitamin kayıpları, proteinlerin denatürasyonu...) yok olmasına sebep oluyoruz.

Marketlerden aldığımız UHT (ultra hightemperature) sütlerin, raflarda uzun süre kalabilmesinin sebebi içerisinde antibiyotik veya herhangi bozulmayı önleyici katkı maddesi değildir. Burada yapılan 135°C - 150°C’de, 2-6 saniye ısıl işlemle çiğ sütteki bütün zararlı patojenlerin ve sütün bozulmasına sebep olan mikroorganizmaların yok edilmesi sağlanır. Bu işlemde uygulanan sıcaklık yüksek olmasına rağmen, kısa süre uygulandığından kaynatılan süte göre besin değeri kayıpları azdır. Bu da sütün uzun süre bozulmadan kalabilmesini sağlar. Son günlerde sosyal medyada gördüğümüz kaynatılan sütün patlamasının sebebi; sütün içinde bulunan havanın birden yüksek sıcaklık verilmesiyle sütten ayrılmaya çalışmasıdır. İçerisinde bulunan herhangi bir kimyasaldan ötürü değil.
Sosyal medyada ya da akşam haberlerde bazen rastladığımız kişiler, kasıtlı ya da kasıtsız olarak toplumun gıda alışkanlıklarını kötü yönde etkileyebilmektedir. Böyle bir bilgi kirliliği ortamında bize düşen gıda ile ilgili her duyduğumuz şeye inanmamak, araştırmak ve gıda konusunda uzman kişilerin dediklerine kulak vermektir.

İlgili haberler
Gıda paketlerinin üstünde yazan bu şeyler de ne?

Hazır gıdaların üstünde yazan o yüzdeler, o garip kelimeler, o bilmediğiniz dildeki ifadeler var ya....

GÜNÜN BİLGİSİ: Gereken her şey anne sütünde

“Anne sütü bebeğin büyümesi ve gelişmesini hızlandırır. Anne sütü bebeklerin gereksinimleri olan büt...

GÜNÜN UYARISI: Şarbon salgınından korunun

Son günlerin tedirginlik yaratan konularından olan şarbon ile ilgili bilmeniz gereken her şey...