En iyi narkotik polisi: Anne mi yoksa devlet mi?
'Bir çocuk uyuşturucuya yöneliyorsa bunun nedeni sadece ailesinin kontrol eksikliği değildir. Çevre, sosyoekonomik koşullar, sokakların güvenliği, eğitimdeki eşitsizlikler asıl belirleyicilerdir.'

Geçtiğimiz günlerde Bursa Kent Konseyi'nce düzenlenen Çocuk ve Ergenlerde Madde Bağımlılığı paneline katıldım. Konuşulanlar elbette önemliydi. Çocuklar ve gençler arasında uyuşturucu kullanımı artıyor, maddeye ulaşma yaşı giderek düşüyor. Panelde de hukuki tedbirler, rehabilitasyon süreçleri ve aile içi iletişimin önemi vurgulandı. Ama asıl sorulması gereken sorular panelde sorulmadı.

Uyuşturucu nasıl bu kadar kolay temin edilebiliyor?

Bu maddeler mahalle aralarına, oyun parklarına, okul önlerine nasıl yayılıyor?

Çeteler neden bu kadar rahat örgütlenebiliyor?

Devlet neden bu süreçte yeterince görünür değil?

Tüm bu yapısal sorunlar göz ardı edilirken, çözüm yine bireysel farkındalık eksikliğinde arandı ve panelin merkezinde “En İyi Narkotik Polisi: Anne” projesi vardı.

ANNE NEDEN MERKEZDE?

Panel boyunca defalarca kez annelerin çocuklarını nasıl denetleyebileceği anlatıldı. Annelerin farkındalık kazanması, çocuklarını takip etmesi, şüpheli durumları bildirmesi gerektiği söylendi.

Ancak şunları sormak gerekmez mi:

Neden “en iyi narkotik polisi baba” denmiyor?

Neden “en iyi narkotik polisi devlet” denmiyor?

Neden uyuşturucuyla mücadelede de asıl sorumluluk annelere yükleniyor?

Kadın kimliği, toplumsal olarak her zaman çocuğun taşıyıcısı, koruyucusu, denetleyicisi, sorumlusu olarak inşa ediliyor. Bir çocuk bir başarısızlık yaşarsa, suça karışırsa, bağımlı olursa ilk akla gelen sorular hep aynıdır: “Annesi nerede?”, “Nasıl yetiştirdi bu çocuğu?”

Peki ama baba nerede?

Baba çalışıyor, sosyal hayatına devam ediyor, bireysel yaşamını sürdürüyor. Ama anne, çocuğun tüm gelişim süreçlerinden tek başına sorumlu tutuluyor.

‘PEKİ, DEVLET NEREDE?’

Peki, sadece bireyleri mi suçlamalıyız?

Bağımlılık, çeteleşme ve uyuşturucu ticareti bir aile sorunu mu? Çocuklarının güvenliği için yalnızca anneler mi mücadele etmeli? Bu çocuklar hangi sokaklarda büyüyor, hangi mahallelerde yaşıyor, nasıl bir geleceksizlikle karşı karşıya kalıyor?

Baba nerede sorusu önemli çünkü çocuk yetiştirmenin tüm sorumluluğunu kadınlara yükleyen toplumsal düzeni gösteriyor. Ama asıl büyük soru şu: Peki, devlet nerede?

Uyuşturucu satışı bu kadar yaygınken, mahalleler çetelere teslim olmuşken, parklar madde kullanım alanlarına dönüşmüşken devlet nerede? Gerçek çözüm anneleri “narkotik polisi” yapmak mı, yoksa bağımlılığı önlemek için kapsamlı sosyal politikalar geliştirmek mi?

KADINLARA YENİ BİR GÖREV DAHA: AİLE İÇİ NARKOTİK POLİSİ OLMAK

Panelde bir polis şunu söyledi: “Çocuklarınızın madde kullanıp kullanmadığını anlamak için eşyalarını, pantolon ceplerini gizlice kontrol edin.” Ardından şu cümleyi ekledi:

“İşte bu yüzden en iyi narkotik polisi annedir.”

Kadınlara yüklenen annelik rolü burada yeni bir boyut kazanıyor. Kadın, artık sadece evin düzenleyicisi, çocuğun bakıcısı, eğitiminden sorumlu olan kişi değil. Aynı zamanda çocuğunun dedektifi, gözetleyicisi, onun özel hayatına müdahale eden denetim mekanizması haline getiriliyor.

Peki, bir çocuğun bağımlılığa yönelmesini önlemenin yolu, onun ceplerini karıştırmak mı?

Bir çocuğu bağımlılıktan korumak için onun güvenini sarsmak mı gerekiyor? Bu yöntemler, çocuklarla aile arasındaki güven ilişkisini daha da zedelemeyecek mi?

Oysa bir çocuk uyuşturucuya yöneliyorsa bunun nedeni sadece ailesinin kontrol eksikliği değildir. Çocuğun yaşadığı çevre, sosyoekonomik koşulları, sokakların güvenliği, eğitimdeki fırsat eşitsizlikleri ve devlet politikaları bu sürecin asıl belirleyicileridir.

BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE GERÇEK ÇÖZÜM NE?

Madde bağımlılığı bireysel bir sorun değildir. Bir çocuğun hayatını bağımlılıktan koruyabilmek için önce şu soruların yanıtlanması gerekir:

• Uyuşturucu satışını kim kontrol ediyor?

• Neden çocukların oyun parkları madde satış noktalarına dönüşüyor?

• Gençler neden çetelere yönelmek zorunda kalıyor?

• Devletin bu süreçteki denetim mekanizmaları ne kadar etkin çalışıyor?

Bunları konuşmadan sorunu sadece aile içi denetimle çözmeye çalışmak, yapısal bir sorunun bireylere yüklenmesinden başka bir şey değildir.

Bağımlılıkla gerçek mücadele, uyuşturucu teminini zorlaştıran yasal düzenlemelerin etkin uygulanması, denetimin artırılması, çocukların ve gençlerin sağlıklı sosyal alanlara yönlendirilmesi, işsizlik ve yoksullukla mücadele eden politikaların hayata geçirilmesiyle gerçekleştirilebilir.

Bunlar olmadan, annelere “narkotik polisi” rolü verilmesi, devletin kendi sorumluluğunu bireylere devretmesinden başka bir şey değildir.

Bugün bağımlılıkla mücadele konusunda en sık duyduğumuz şey farkındalık çalışmaları ancak farkındalık tek başına yeterli değil. Eğer madde bağımlılığı gerçekten önlenmek isteniyorsa önce çocukların cebine değil, onların büyüdüğü sokaklara, parklara, mahallelere bakmak gerekiyor.

Ama bütün bunları yapmak yerine en kolay yol seçiliyor: Sorumluluk bireylere, özellikle de kadınlara yükleniyor.

Ve en kritik soru hâlâ cevapsız kalıyor: Devlet, uyuşturucuya karşı gerçekten mücadele ediyor mu, yoksa mücadele ediyormuş gibi mi yapıyor?

Görsel: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı

İlgili haberler
‘En İyi Narkotik Polisi Anne’ Projesi: Devlet soru...

İçişleri Bakanlığının hayata geçirdiği ‘En İyi Narkotik Polisi Anne’ projesi madde bağımlılığında so...

Ulaşımdan uyuşturucuya, kadınlar mahalledeki sorun...

‘Kadınlarla bir önceki yerel seçimlerden sonra bir sonraki yerel seçimlerde aday çıkartma kararı alm...

Uyuşturucu onlar için şiddet ve yoksulluk demek

İstanbul’da uyuşturucu kullanımının en büyük sorunların başında geldiği yoksul bir mahallesindeki bi...