İlginç değil mi dünyanın bunca zulüm, savaş, işkence, gözyaşı ve yıkımlara rağmen her şeyden habersiz sessiz ve dingin bir şekilde bulunduğu yörüngede dönmeye devam etmesi? Kıyametin kopmaması(!) Farkında olsak da bilmezlikten gelsek de acı dün olduğu gibi bugün de yakınımızda, uzağımızda, bir yerlerde alevler ve yıkımlar ortasında devam ediyor. Kargaşa sürüyor, insanlar feryat, figan, çaresiz oradan oraya sürünüyor, kadınlar, çocuklar işkenceyle ölüyor ve bir yerlerde hiçbir şey olmamış gibi yaşam devam ediyor. Dünyanın bir yarısı gözlerini, gönül kapılarını kapamış. Korkarım dünyanın bir yarısı böylesine üç maymunu oynamaya devam ederse işgalcilere, işkencecilere dur demezse acı feryatları daha uzun süre dinmeyecek…
Kitap yolculuğumuzda gazeteci ve araştırmacı Ingela Bendt ve James Downing’in Geri Döneceğiz eseriyle İsviçre’den başlayıp, Şam’dan yol alarak Lübnan’a, Beyrut’a, Filistin’e gidiyoruz. Neden mi? Orada yaşananlar unutulmasın diye. Binlerce Filistinlinin yaşadığı bir kampta cuma günü yaşam normal akarken pazartesi buranın bir moloz yığınına dönüştüğü bilinsin diye. Bombaların açtığı yarıklarda toz, toprak içinde, barut kokuları arasında yok edilmeye çalışılan bir halkın mücadelesi anlaşılsın diye. Fakat anlamakta zorlandığımız: Zulmü ve yıkımı en üst perdede yaşayan, utanç tarihinin öznesi olan bir halk, ebeveynlerinin çektiği acının benzerini başka bir halka nasıl yaşatır? Hitler’in, ölüm kamplarından tesadüf eseri kurtulanlar, Nazilerin insan öğüttükleri değirmen taşlarındaki dişlilerin arasından sıyrılıp yaşamayı başaranlar, onların çocukları başka bir halka nasıl bu zulmü reva görür? Ah Filistinli kadınlar, acıyı yoldaş eden kadınlar! Yaşamın her alanında ölümüne direnen, teslim olmayan kadınlar…
Kitabın tamamı Filistin mülteci kamplarındaki kadınların anlatımlarından oluşuyor. Siyonistler tarafından bir daha göremedikleri eşlerinin ve oğullarının sırtına çarpı işareti konularak götürülen, yok edilen direnişçi kadınların… Son söz eserin yazarlarına ait olsun: “…Kendilerine ait bir yurt için yaptıkları mücadeleye saygı duyuyor ve destekliyoruz.”
NOT: Kuşkusuz ki dünyanın her yerindeki devrimcilerin, demokratların, aydınların görevi işgalin sona erdirilmesi, Filistin halkının haklı taleplerinin kabul edilmesi için Filistin halkının yanında olmak. Bu asla sivil halkın öldürülmesinin kabulü anlamına gelemez. Filistinli ölen çocuklar için hissettiklerimizi otobüs durağında beklerken öldürülen İsrailli çocuklar için hissetmiyorsak, direndiği için öldürülen Filistinli kadınlar için hissettiğimizi barış festivaline giden işkenceyle öldürülen Alman kadın için de hissetmiyorsak bir yerlerde sorun var demektir. Çünkü mağdurun kimliği olmaz. Nerede zulüm, adaletsizlik, dengesizlik, orantısız güç, işkence, kıyım, sömürü varsa insan yanımız bizi oraya yönlendirir. Bir an önce işgalin sona ermesi, eşitlikçi barışın sağlanması İki halkın da ortak çıkarıdır. Bundan dolayı işgalin önünde set olmak halkların kardeşliği, ortak mücadelesi adil bir barış için vazgeçilmezdir.
Görsel: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Oyuncu
Sibel Öz, ‘Oyuncu / Yeşilçam Yıldız Sisteminde Bir Anti-Yıldız: Adile Naşit’ kitabıyla Adile Naşit’i...
GÜNÜN KİTABI: Boşluklara Doğru İlerleyelim
Didem Gülçin Erdem okuru “boşluklara doğru ilerlemeye”, bırakılan boşluklarla aslında ne kadar çok ş...
GÜNÜN KİTABI: Mavi Yıldız
‘Çevremizde neler oluyor’u anlatan, ‘Mavi Yıldız’la Dilge Güney Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün özüne...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.