Aynanın karşısına geçip uzun uzun inceledi kendini, ardından gizli saklı yaptığı alışkanlığına başladı. Önce saçlarından 13 tel aldı sonra kaşlarından, sonrada kirpiklerinden aldı. Her zaman 13 tel alırdı ne eksik ne fazla… Bu onu en çok rahatlatan alışkanlığıydı. Kendine kazandırmış olduğu bir savunma mekanizmasıydı. Böyle böyle güçleneceğini düşündüğünden, çaresiz veya ezik hissettiği durumlarda ya da kavga anında sessiz kaldığında -genellikle böyle olurdu- kendine kızıp tekrarlardı. Bunun bir sorun olduğunu hiçbir zaman düşünmedi. O kriz anlarında sustuklarını elbette kusması gerekirdi.
***
Rindê 15 yaşında babasına yük olduğu bir dönemdeydi. Bir gün annesinin ona görücü geleceğini, aralarında pazarlık yapıp anlaştıklarını, evlenmekten başka bir çaresi olmadığını söyledi. “Bana karşılık ne almışlardı acaba?” diye düşündü ama cevabını hiçbir zaman öğrenmek istemedi. Bu onu daha çok yıkardı. Rindê yine geçti ayna karşısına kanatırcasına yoldu saçlarını, biraz da olsa rahatlamıştı. Çektiği her tel annesine vermek istediği bir cevaptı, duyduğu ağrı değil babasına olan öfkesiydi. Bedenini seyretti aynadaki yansımasından, evlenecek yaşa geldiğini nasıl anlamışlardı ki, dikkatlerini çeken neydi? Ne memesi ne kalçaları ne gövdesi … her haliyle hâlâ çocuktu. Göze batan bir şey bulamadı. Kendisinden 8 yaş büyük bir adamla evlendirildi. İyi bir alışverişi bile becerememişti babası. Alkole, şehvete, her türlü kötü alışkanlığı olan bir adamdı. Kendisine her türlü şiddeti uygulayan bu adama hiçbir zaman ses çıkarmadı Rindê, çıkaramadı desek daha doğru olur.
***
Çocuk bedeni ve ruhuyla bir çocuk dünyaya getirdi, üstelik kız çocuğuydu. Bunun da bedelini rahmini aldırarak verdi. Aslında bu Rindê için bedel değil ödüldü; dünyasına bir çocuk daha almak istemediğinden yaratan onu ödüllendirmişti. Kızına Delal adını verdi. Ana dilinde “güzel” demekti, kendi adıyla neredeyse eş değerdi anlamı. Bu isim, içinde hâlâ umudun olduğunun göstergesi miydi? Yoksa her anlamda kendisine benzeyen bir kadını büyütmek istediğinden miydi? İkinci seçeneğin asla bilincinde olmadı ama fark etmeden kendine benzeyen bir kadın büyüttü. Bunu 24 yıl sonra fark edecekti.
***
Büyük bir kaygı, endişe ve koruma iç güdüsüyle sıvadı kollarını. Artık kocasına ve topluma karşı kendini değil Delal’i koruması gerekiyordu. Kalkanlarını onun için açıyordu. Bu görevler altında kendini sevmeyi unutmuş, haliyle kızını da sevmediğini, hatta bir kez bile olsun öpmediğini çok sonradan anlayacaktı. Delal’i, sonunda hayalini kurduğu prestijli okulun sosyal bölümüne yerleşmişti. Bu arada baba her zaman yaptığı zulümlere devam ediyordu. Ara ara şiddetini artırıp, bazen de uzun süre ortadan kayboluyordu. Süpürge edilen saçlar işe yaramış, Delal uzakta ve istediği eğitimi almaktaydı. Rindê’yi ayakta tutan bu güç Delal’in tıpkı babası gibi bir adam bulup evlenmeye karar vermesiyle yok oldu. İşte şimdi yıkılmıştı gerçekten. Delal, babasının yapamadığı bir yıkıma uğrattı annesini. Çatıştıkları zamanlar olurdu elbette ama bunu nasıl yapabilirdi? Bu döngü nasıl olur da devam ediyordu aklı almıyordu. Ne yani babasının boşluğunu babası gibi bir adamla evlenerek mi dolduracaktı. Rindê babasının yerini doldurduğunu düşünürdü çoğu zaman çünkü her şeyi onun için yapıyordu. Demek yetmemişti, yanılmıştı, geriye kalan tek şey aynadaki yansımasından gördüğü; saçlarında, kaşlarında büyümüş boşluklar… Bu boşlukları çok severdi adeta hayatının özetiydi. Bir daha başladı yolmaya daha da şiddetlenerek, evlendirileceğini öğrendiği ilk gün ki gibi…
GÜL SELÇUK KİMDİR
1995 Siirt doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Enstitüsünde sağlık çalışanıyım. İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümünde öğrenimim devam etmekte. Sanal Yazıevine yazılar yazıyorum. Evli, 2 yaşında bir kız çocuğu annesiyim.
Görsel: Freepik
İlgili haberler
GÜNÜN ÖYKÜSÜ: Geçmiş mi?
Dibe vurmak güzeldir değil mi? Çakılırsın yere sonra yavaş yavaş çıkarsın yukarı doğru. Yani eğer bi...
GÜNÜN ÖYKÜSÜ: Dokuz Numaranın Yolcuları
Aylardır dokuz numaranın yolcularından biriydi kendi de. Ustaca kesilmiş bakımlı saçları, düzgün kıy...
GÜNÜN ÖYKÜSÜ: Bir Falın Yüzü Suyu Hürmetine
‘Artık bir işim var. Fal bakacağım. İyi de nasıl? Bakıp ne yazacağım? Felsefe okumuş insanız bunu mu...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.