Yaşamı mücadele dolu bir kadın: Simone Veil hayatını kaybetti
Yahudi soykırımından şans eseri sağ kurtulmuş, savaşa karşı verdiği mücadelenin yanında kürtajın da yasallaşmasını sağlamıştı. Fransız kadın hakları savunucusu Simone Veil 89 yaşında yaşamını yitirdi.

Fransa’da kürtajın yasallaşması konusunda önemli rol oynayan kadın hakları aktivisti ve Avrupa Parlamentosuna bir dönem başkanlık yapan siyasetçi Simone Veil 89 yaşında yaşamını yitirdi. Yahudi soykırımından sağ kurtulan Veil’in cenaze töreni çarşamba günü Napolyon’un mezarının bulunduğu yer olan Leş Invalides’de, yapılacak. Veil’e duyulan saygı göstergesi olarak Fransız bayrakları siyah şeritlerle kaplanacak ve Avrupa bayrakları yarıya indirilecek. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, Veil'in ölümü nedeniyle bir taziye mesajı yayımlayarak Veil’i, ‘ilham verici bir kişi’ olarak nitelendirdi. Başbakan Edouard Philippe ise taziye dileklerini iletirken “Fransa, tarihin nadiren ürettiği bir figürü kaybetti” ifadelerini kullandı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’de “Onun yorulmak bilmemesini hatırlayacağız... Aynı kaderi paylaştığı Yahudi soykırımından kurtulanlara bağlılığını unutmatayacağız” dedi.

‘OLASI TEK SEÇENEK BARIŞI SAĞLAMAKTI’
2007 yılında ABD merkezli haber ajansı Associated Press’e verdiği röportajda Veil, “Savaş fikri benim için çok kötü bir şeydi. Olası tek seçenek barışı sağlamaktı” diyerek Nazi toplama kamplarında yaşadığı tecrübenin onu Avrupa’nın birleşmesi inancına sıkı sıkıya bağladığını söylemişti. Ayrıca Veil’e göre onun yükseliş hikayesi; barışın güçlü bir sembolüydü. Çünkü o sürgün edilen bir genç kadınken Avrupa Parlamentosu başkanlığına yükselmişti.
İki kez Bakanlar Kurulu Başkanı olan Veil, Fransa’da 1970'lerde kürtajın yasallaşması içinde mücadele etmiş, adeta bir bunun için savaş vermişti. Öyle ki Fransa'nın kürtaj hakları kanunu kırk yıl sonra bile ‘Veil kanunu’ olarak biliniyor. Veil de bunun hayatındaki en gurur verici başarısı olduğunu birçok kez söylemişti.
Birçok kadının kendilerini feminist olarak nitelendirmekte tereddüt ettiği bir ülkede, Veil bu etiketi kucakladı. Kendisini ezilenlerin savunucusu olarak gördü ve kariyerinin ilk yıllarını Fransız cezaevindeki koşulları iyileştirmeye adadı. Daha sonra, Fransa'nın giderek azalan Holokost topluluğunun en göze çarpan yüzlerinden biri haline geldi ve hafızayı canlı tutma ihtiyacını hep savundu.



SIMONE VEIL’İN SÜRGÜN YILLARI VE YÜKSELİŞİ...
13 Temmuz 1927’de Akdeniz’in Nice limanında ‘Simone Jacob’ adıyla doğan Veil, Jacob ailesinin dört çocuğun biriydi. Babası, Fransa’da Vichy hükümetinin ‘1941 kanunu’ ile Yahudileri işten atana kadar mimar olarak çalıştı.
Mart 1944’te Gestapo, (Hitler Almanyasının gizli siyasal polis örgütü) Simone ve ailesini (bir kardeşi hariç) tutukladı ve sınır dışı etti. 16 yaşındaki Veil, kız kardeşi ve annesi kendilerini Auschwitz-Birkenau’daki ölüm kampında buldu. Babası ve erkek kardeşi ise Baltık ülkelerindeki bir kampa gönderildi ve birbirlerini bir daha hiç göremediler. Veil, Holokost’la ilgili 2005 tarihli bir kitabın önsözünde “Kendimi bir ölüm, aşağılama ve barbarlık evrenine atılmış buldum. Görüntüler, kokular, çığlıklar, aşağılamalar, darbeler... Gökyüzü ve krematoryumlardan çıkan dumanla oyalanmaya başladım” dedi.
Birkenau kampına gönderildiğinde genç ve sağlıklı bir genç kız olan Veil kestane rengi dalgalı saçları ile kampı yöneten Polonyalı bir kadının dikkatini çekti. Kadın onu bir kenara çekip, kırık bir Fransızcayla: “Burada ölmek için çok güzelsin, hayatta kalabilmen için bir yol bulacağım” dedi ve Veil’i, annesini ve kız kardeşini kamp dışındaki bir Siemens fabrikasına gönderdi. Daha sonra, Veil, SS mutfağında çalışmaya başladı ve buradan hasta ve güçsüz annesi için yiyecek alabildi. Fakat kısa bir zaman sonra Veil’in annesi Bergen-Belsen kampında tifüs nedeniyle öldü. Veil’in kız kardeşi ise savaştan sonra Veil ile birlikte Fransa’ya dönerek kamptan sağ kurtulabildi.
Fransa’ya döndüğünde Paris’de prestijli bir okul olan Institut d’Etüdes Politiques’de hukuk eğitimi alan Veil, kamu görevlisi olan Antoine Veil’le tanıştı ve çift 1946’da evlendi.
Okulu bitirdikten sonra hâkim olan Veil, çalıştığı düzeltmeler departmanında hapishane koşullarını iyileştirmek için yedi yıl mücadele etti. Mahkumlar için mücadelesindeki motivasyonunu toplama kampında yaşadıkları ile ilişkilendiren Veil, “Özgürlüğümün elimden alınması tutsaklarla gerçek bir empati hissi kurmama neden oldu” dedi.
1974'te merkez sağdaki Başkan Valery Giscard d’Estaing Veil’i sağlık bakanı olarak atadı. Bu atama, Veil’i Giscard d’Estaing’in yasal hale getireceğine söz verdiği kürtaj mücadelesinin merkezine itti.

VEIL’İN KÜRTAJ MÜCADELESİ
Tartışmalı mevzuatın en göze çarpan savunucusu Veil, yasama meclisinde tasarı üzerine ortaya çıkan sert saldırıların hedefi oldu. Kürtaj serbestliği yasasının kabulü öncesinde bir milletvekili, Veil’i “Çocukları fırına göndermek istiyor" diyerek suçladı ve bu durum Veil’in gözyaşlarını tutamamasına sebep oldu. Fakat bütün saldırılara rağmen Veil, 1993-1995 yılları arasında, bir kez daha Başbakan Edouard Balladur kabinesinde sağlık bakanı olarak görev yaptı.
Veil, 1979’da Avrupa Parlamentosu’nun ilk popüler seçimine Avrupa Merkezi partisi ile katıldı. Diğer milletvekillerinin oyu ile başkan seçilen Veil yasama organına başkanlık eden ilk kadın oldu. 1982 yılına kadar Parlamento başkanı olarak görev yaptı ve 1993 yılına kadar Parlamento’da kaldı.
Veil, Ocak 2005’te kurtuluşunun 60. yıl dönümünü anmak için Auschwitz’e döndü. Hafızasındaki en korkutucu yer olan Auschwitz’in artık sadece Avrupa Parlamentosuna (AP) ait bir konut binası olduğunu söyledi ve insanların cinayet işlemediği sürece buranın korkutucu bir yer olmadığını belirtti.
Veil'in siyasi popülaritesi, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakâr Nicolas Sarkozy’yi destekleyince yara aldı. Yasadışı göçle ilgili sert tutumuyla tanınan ve Göçmenlik ve Milli Kimlik Bakanlığı oluşturan bir adayı desteklediği için Veil eleştirilerin hedefi haline geldi. Saldırılar karşısında şaşkınlık duyduğunu söyleyen Veil, saldırıların büyük kısmını dikkate almadığını da ekledi. Kürtaj savaşından 30 yıl sonra bile hâlâ bu konu ile ilgili nefret mektupları aldığını belirten Veil. “Ben böyle saldırılara alıştım” dedi.
2010’da Academie Française’ye giren Veil, 1635’te kurulduğundan beri Fransız dilini koruyan altıncı kadın oldu.

Elif Özmen BELEK, Ekmek ve Gül için nytimes’ten çevirmiştir.

İlgili haberler
GÜNÜN BELLEĞİ: Aykırı bir kadın Mary Wollstonecraf...

Doğum gününde 18. yüzyılın aykırı kadını Mary Wollstonecraft ile tanışalım. Fransız devriminin tanık...

GÜNÜN PORTRESİ: Betty Bausch-Polak

'Holocaust’u yaşayan yaşama dört elle sarılır' sözünü tüm yaşamına ilke edinen Betty Bausch-Polak sa...

GÜNÜN KADINI: Bertha Von Kinsky

Tüm benliği ile barış mücadelesi veren ve bu sesi yükselten Bertha Von Kinsky ile tanışın...