Ekmek ve Gül dergisi Şubat 2019 sayısı
Kriz fırsatçıları, geçim derdimiz, tatil demeden dinlenme demeden çalışıp duran işçi kadınlar… Peki nereye kadar? Bu sorunun yanıtını bizzat kadınlar veriyor dergimizin sayfalarında…
Salon dediğin, ev gibi, işyeri gibi dört duvar… Oysa sokak öyle mi? Sokak candır, canlıdır. Kol kola, yan yana yürümektir. Sokak dayanışmadır, çoğalmaktır…
Onlar çözülemeyen sorunları ailenin sırtına, yani ‘ailenin lokomotifi’ diye adlandırdıkları kadınların sırtına bindirme derdinde. Krizin yükünü aile içinde kadınlar eliyle ‘hafifletmek’; niyetleri bu!
Sendikalı fabrikalarda hediyeler dağıtarak yapılan kutlamalar kadınları beklentiye sokuyor. Kadınlar hediye seçer hale geldi. 8 Mart, sendikalar eliyle ‘Kadınlar Günü’ne çevriliyor.
Dersim’den bir kadın işçi sesleniyor: Onlar zenginleşirken biz hakkımız olan zammı dahi hak etmeyen oluyoruz. Ne kadar baskı kurarlarsa kursunlar emeğimiz için bir arada olmamız gerektiğini biliyoruz.
Malatya’da kayısı fabrikalarında özellikle tatil dönemlerinde çalışan kadın işçilerin yaş aralığı 15 yaşındaki lise öğrencisinden 55 yaşında eve ek gelir olsun diye çalışan kadınlar arasında değişiyor
Gebze’de bulunan Tayaş Gıda işçisi bir kadın: Müdürler hazır su içerken bize sözde arıtılmış çeşme suyu veriliyor. Etrafı kirli ve su birikintisiyle dolan bu çeşmeden su içmek zorunda kalıyoruz.
Birleşik Krallık’ta 1846’da Yıkama Evleri ve Hamamlar Yasası çıkarıldı. Yıkanmak ve çamaşırları, çarşafları yıkamak daha kolay olmuştu işçi sınıfı için. Ama bu yasanın çıkmasının bir nedeni vardı...
Hanımlarına olan nefretleri, bir taraftan da birbirleriyle olan çekişmeleri... Sürekli aynaların karşısında yaşadıklarını sorgulayan ‘Hizmetçiler’ seyirciyi de sorgulamaya itiyor.
Kadın işçilerin yıllık izinleri 3 güne düşürülüyor. Ustabaşları hızlı üretim için şiddet uyguluyor. Haftada 80 saati bulan çalışma süresi sonunda kadınlar aylık sadece 37 dolar ücret alıyor!
12 yıllık eşit işe eşit ücret savaşlarını kazanan kadınlar, 500 milyon Sterlinin üzerinde olan geriye dönük haklarını alacak. Kadınlar bu sonuca mücadele ve grev silahıyla geldiklerini vurguluyor.
25 yıldır erkek muhtarlar tarafından yönetilen Esenyalı Mahallesinde bu seçimde kadınlar aday. Sabahat Akyıldırım ve işçi azası Ayşegül Kurubaş ile seçim çalışmalarını konuştuk.
Büyük bir zorluğun ve yokluğun içinden çıkarak kendini var eden ve mahallesindeki kadınlardan başlayarak tüm kadınlar adına daha yaşanılır bir hayat için mücadele etme uğraşı veren bir kadın Aysel.
Malatya’da muhtar adayı kadınlar, önceliği kadınların hayatlarını kolaylaştırmaya vereceklerini söylüyor. Ortak çağrıları; “Kadınlar olarak her alanda var olmalıyız.”
Ankara Yenimahalle’nin yoksul semtlerinden Demetevler Lalegül Mahallesi Muhtarı Ebru Mert kadınların muhtarlığın kapısını özellikle taciz, şiddet ve iş bulma talebiyle çaldığını anlatıyor.
İkitelli’den Gül, Neriman, Dilek ve Saniye nasıl bir mahalle ve ilçe istediklerini işte böyle anlattı...
Yoksulluk, savaş, göç, istismar, sömürü ve daha pek çok Ortadoğu gerçeğini anlatan Kefernahum filmi, bir yanıyla koca bir dünyanın gerçekliğine dayanıyor.
Kan için 5 lira bulmak savaşı ile milyoner düğününde yaşanan şatafat; karşıtların çatışmalı bir sarmalı... Ne var ki bu çelişkinin çözülmediği her gün, yoksullar için sonraki karanlık geceye gebedir.
Grip bile yapmayan rhinovirüs ailesinin günümüz fertleri, sadece isim benzerliği sebebiyle rhino=gergedan diye tercüme edilerek sağlık sistemimize servis edilmiştir.
Galiba mesele poşetin paralı hale getirilmesine verdiğimiz tepkiyi, poşetin içini dolduramayacak duruma düşmemize vermemizde.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.