Yeniden geleceğiz, yeniden kuracağız, yeniden kent olacağız
Hani insan şehrin en güzel sitesinden milyonluk ev alınca güvenli olduğunu düşünür ya. Para hırsıyla insanların hayatlarını hiçe saydıkları o yerden 104 ölü 27 yaralı çıktı, bir de 10 kayıp var.

6 Şubat 2023, 04.17. Öncesini anlatmadan depremi, o anı, nasıl kurtulduğumu anlatmam çok zor. 20 Ocak tarihinde saçlı deride yumuşak doku kanseri teşhisi konmuş, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Yeni bir ev almıştım, mis gibi bir işim, dünyalar güzeli kızımla muhteşem hayatımın başındaydım aslında. Tanı sonrası ameliyat planları, ilaçlar derken Ankara’da ameliyat olmaya karar verdim ve 6 Şubat 08.30’a Ankara’ya bilet aldım. 4 Şubat akşamı evimdeki saksıya diktiğim 5 yaşındaki kamkat ağacıma dilek ağacı misali dileğimi astım ve sanki evle vedalaşıyormuş gibi ağacımın fotoğrafını çektim, tüm odalarını gezdim. Meğer gerçekten vedalaşıyormuşum.

Kanser olduğumu öğrendiği günden bu yana babam her gece beni aradı. Önceki gece de aradığında ağzımdan çıkıverdi: “Baba yarın sizde kalsam olur mu?” Aslında evimi o kadar çok seviyordum ki bir gece bile ayrı geçirmedim 45 gün boyunca. Sadece 45 gün önce aldığım ev hayal ettiğim evdi, önünden her geçtiğimde “Bura benim olacak” dediğim ev.

5 Şubat akşamı kızımla ailemin evine geçtim. İyi ki geçmişim. Kanser olduğumu öğrendiğimde “Ölürsem kızımın hali ne olacak” korkusu duymuştum, stresten uyuyamıyorum günlerdir. 6 Şubat gecesi babam uyandı, su içti, “Uyumadın mı hâlâ” dedi bana, uyku halindeydim. Sadece 10 dakika sonra korkunç bir ses duyduk. Babam içeriden “Kızım deprem oluyor” diyerek seslendi. Sonrası felaket. 60 saniyelik bir sarsıntı bize 60 saat gibi gelmişti, hissettiklerimi ömrümün sonuna dek unutmayacağım. Bir an önce evden çıkma isteğiyle kapının koluna attım elimi ancak kapı tam 50 dakika açılmadı. Dışarıdan 3 kişi içeriden babam ve ben kıramadık o kapıyı. O evin içinde açılmayan bir kapıyla, elimde kemiğe kadar açılmış yaramla, içindeki ayna kırıklarıyla tam 50 dakika geçirdik, 3 buçuk yaşında bir kız çocuğu 70’li yaşlarındaki anne babamla birlikte… Sonunda yardımlarla evden çıkabildik.

Meğer şehir ne hale gelmiş, sabah olunca anladık her şeyi. Çöken binalardan gelen sesleri gün doğunca daha çok duyduk. Susadık, acıktık, tuvalet yoktu artık. İlaçlarımız evdeydi, şarj aletlerimiz evdeydi, hatta kızımın ayağında çorap bile yoktu. Markette insanlar yiyecek, su almaya çalışıyor ama yarısı yıkılmış bir marketten nasıl alışveriş yapılabilirdi ki? Kızıma bisküvi ve su aldım. Annem beyin kanaması geçirmişti daha önce, ağlaya ağlaya ilaç aradım. Evlere bakıp ağladım. Enkaz altında kalan insanların sesini duya duya yürüdüm çocukluğumun anılarına. Sokaklar caddelerde insanların yüzündeki korkuyu ömrümün sonuna kadar unutamayacağım.

Ve 9 saat sonra olan ikinci deprem. Evlerin birbirine çarptığını gördük gözlerimizle çarptıkça yıkılmaya başladığını o toz bulutunu… O depremden tam 20 dakika sonra babamın kırık ayak parmaklarına, annemin alnının yarılmış olmasına, benim elimin kemiğe kadar kesilmiş olmasına aldırmadan çıktık yola. Evim yıkılmaz diye düşünmüştüm ben. Eşyalarımı kurtarırım en azından diyordum. Hani insan şehrin en güzel sitesinden milyonluk ev alınca güvenli olduğunu düşünür ya. Para hırsı bürümüş gözleriyle insanların hayatlarını hiçe saydıkları o yerden 104 ölü 27 yaralı çıktı, bir de 10 kayıp var. İnsanlar cenazelerini bulamadılar. Antakya Türkiye’nin en kadim kentlerinden biriydi. Büyükler hep anlatırdı da inanmazdık. Tam 7 kere yıkılmış yeniden yapılmış. İşte bu 8. yıkılışıydı… Sevdiklerimin yarısı enkaz altında kaldı. Bazılarına hâlâ ulaşılamadı. Cenaze töreni bile yapılamadı. İçim yanıyor… Birkaç ay toparlanmamıza izin ver. Yeniden geleceğiz, yeniden kuracağız, yeniden kent olacağız. Seni hiç bırakmayacağız.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bol sohbetli, güzel sofralara hasret ama dayanışma...

Çadırkentte kendine yeni bir yaşam kurma mücadelesi veriyor Serap. Küslüklerin bittiği, dayanışmanın...

Çöken hastaneler, enkazda kalan sağlık hizmetleri

Depremle birlikte, çöken sağlık sistemini gördük hep birlikte. Oysa felaket ne kadar büyük olursa ol...

Antep’ten Van’a gelen depremzede kadınlar: Devlett...

Antep’ten Van’a ailesiyle beraber gelen Yasemin ve Nergis yaşadıklarını anlatıyor…