DERGİMİZDEN

Vazgeçmiyoruz ve veazgeçmeyeceğiz haklarımız ve hayatlarımız için birleşmekten. Birlikleri güçlendirmekten. Eylül ayına kocaman bir merhaba!

Yeter mi her mevsim sıcacık olacak bir ekmeği kazanmaya ve her mevsim cap canlı açacak bir gülü koklamaya bildiklerimiz? Yetmez.

Bu eğitim öğretim dönemine girerken kaygılar doldu taştı. Beslenme listelerini tutturabilene aşk olsun. Ancak talep net...

Gülsuyu’nda yaşayan iki genç kadınla konuştuk; hem mahallenin gündelik yaşamını hem de arkadaşlarının uyuşturucuya, çetelere nasıl sürüklendiğini anlattılar.

‘Devletin, çocuk refahı ve korunmasına yönelik hizmetleri doğru ve eksiksiz olarak yerine getirmesi, çocuğun suç tekrarı riskini ciddi olarak azaltacak ve engelleyecektir.’

Laiklik bugün bu ülkede kadınların hakları ve hatta yaşamları için olmazsa olmaz bir noktada görüyoruz ki...

Dergimizin Eylül sayısında hazırladığımız dosyada kadınların miras hakkına yapılan saldırıları inceledik.

Parçalı görünen bütün taleplerimiz aynı yerde birleşiyor: Kadınların eşit ve özgür bir yaşam mücadelesinde.

‘Tarihsel incelememiz, Avrupa ve Amerika’dan Ortadoğu’ya kadar dinin kapitalizm tarafından nasıl bir araç olarak kullanıldığını gösteriyor.’

'Kadınların mücadelesi yalnızca İngiltere, ABD ve Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde kadınların eşit miras hakkına kavuşmasını sağlayan ana güç oldu.'

Üç yıldır kadınların memleketin dört bir yanında haykırdığı okullarda 1 Öğün Ücretsiz Sağlıklı Yemek talebi, aciliyetini koruyor. Çocuklar okul başlamadan taleplerini Ekmek ve Gül'e anlatıyor...

Okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek kampanyasından haberdar Zekiye. ‘Ülkede bir şey olduğu an ilk el uzattıkları, ilk vazgeçtikleri şey öğrencilerin yemek hakkı oldu’ diyor.

Biz, özel gereksinimli çocuklar için çalışmaya gelen öğretmenleriz. Ama patronların gözünde tek bir şeyiz: kolayca harcanabilecek, yerine yenisi bulunabilecek işçiler.

Bir çocuğun muz yiyebilirken diğerinin ona bakması ne kadar can yakıcı bir durum. Çocuk sormaz mı, ‘Anne, neden Zeynep yiyor da ben yiyemiyorum?’ diye.

Bu oyun, bir isyanın estetik biçime bürünmüş haliydi. Sessizliğin sesi, bastırılanın çığlığı, görmezden gelinenin yüzleşmesiydi...

Çözüm sürecini ve halkın beklentilerini kendi bekasına dayanak yapmak isteyen Saray oligarşisi ve Cumhur İttifakı’yla demokratik bir Anayasa yapılamaz.

‘Bu düzenin böyle devam etmesine engel olacak şey de hem tüm metal işçilerinin birliği hem de kadın işçilerin kendi taleplerine sahip çıkması.’

‘MESS sürecinin nasıl sonuçlanacağının ve ağır yükler altında ezilecek olan biz işçiler için neler getireceğini merak ve korku içerisinde bekliyorum.’

‘Kararlılıkla direnişlerine devam eden metal işçilerini kendimize örnek alıp biz de istediğimiz sözleşmeyi imzalatalım.’

‘Bursa’nın çeşitli fabrikalarında çalışan tekstil, metal, gıda gibi sektörlerde yaşadıkları zorlukları anlatan kadınların sözlerinden dayanışmanın özlemini ve önemini duyuyoruz.’
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.