Türkiye geçtiğimiz haftalarda kritik bir seçim sürecinden geçti. Yirmi iki yıllık iktidarı boyunca biz kadınların hayatlarını zindana çeviren AKP hükümeti en gerici kesimlerle ittifak kurarak kendine yeni bir yol haritası belirlerken biz kadınların yaşamlarını daha da çekilmez hale getirmek için oy istedi bizden. Şeriat kurallarını savunan ve biz kadınların eşitlik haklarını elimizden almak için bas bas bağıran HÜDA PAR’ın Meclise girmesini sağlayan AKP karşısında emekten, özgürlükten, demokrasiden, kadın haklarından yana olan adaylarımızla değişimden yana oy kullanmalarını istedik kadınlardan. Birinci turda seçilmeyen iki sermaye ittifakı yörüngelerini kazanmak için milliyetçilik üzerinden oy alan Sinan Oğan’ın oy aldığı çevreler üzerinden propagandasını sürdürdü. Burada dikkat çekici olan Millet ittifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun göçmenler üzerinden yürüttüğü propagandaydı.
Geçim derdi yaşayan, ırkçı söylemler karşısında sürekli saldırıya maruz kalan, üç dört aile tek dairde kalan ailedeki kadınlardan ikisi ile sohbetimizin konusu oldu köpürtülen bu propaganda. Gündelik yaşamlarında karşılaştıkları sorunları konuştuğumuz bu kadınlar, seçimi sorduğumuzda önce biraz susup sonra “Bizden ne istiyorlar? Keyfimizden mi geldik Türkiye’ye. Üzerimize bombalar yağdı, Türkiye’ye sığındık. Ancak burada da insan gibi yaşadığımız söylenemez, en kötü koşullarda yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz” dedi. Eşlerinin yaşamlarını sürdürebilmek için uzun saatler, ağır koşullarda, güvencesiz çalıştığını söyleyen kadınlar, “Bazen iş olmuyor, eşlerimiz çalışmıyor, kiramızı, faturalarımızı zar zor ödüyoruz. Çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta çok zorlanıyoruz. Kim böyle yaşamak ister” dedi. CHP’nin sürdürdüğü siyasetten korktuklarını dile getiren kadınlar, sınır dışı edilme korkuları yüzlerinden okunuyordu. Vatandaşlık almış olan akrabalarının AKP’yi desteklediğini söyleyen kadınlar “Biz de AKP’ye verirdik. Çünkü bizim gidecek yerimiz yok. CHP gelse bizi gönderecek. Ev sahipleri, komşularımız bizi çok dışlıyor” diyor. Göçmen kadınlar yaşadıkları mahallelerde siyasetin ayrımcı yanlarına nasıl maruz kaldıklarını böyle anlatıyor.
PES ETMEDİK, ETMEYECEĞİZ
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Depremzedeyiz, gelirimiz yok, kaygımız çok…
Devlet sadece yandaşlarını koruyor ve önceliği onlara veriyor. Bizlerse yine küllerimizden doğmaya ç...
Özgürce yaşamak için…
Haklarımızı ve özgürlüklerimiz için bunu yapmamız gerekiyor. Yaşamlarımızı zor şartlar altında korum...
Deprem, seçim, kutuplaşma: Büyük resme bakmak zoru...
Ekonomik gidişatın ne halde olduğunu yaşayarak anlasalar da yine bu işin altından en iyi “İstikrar”...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.