Sağlık emekçileri: Ateş düştüğü yeri değil hepimizi yakıyor
Sendikalar işyerlerini dert etmeyince, işyerinde yaşanan sorunlardan, kadınların taleplerinden bihaber genel-geçer açıklamalarla, kendi söyleyeceği sözün söylenmesini dert ederek geçiştiriyorlar.

Mayıs ayı tüm dünyada mücadele günü olarak kutlanarak başlayan bir ay olmasıyla birlikte aynı zamanda 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü ve 12 Mayıs Hemşireler Günü’nün de kutlandığı bir ay. Peki ebeler ve hemşireler şu koşullarda günlerini gerçekten kutlayabiliyor mu? Yüksek oranda kadınların çalıştığı bu mesleği ifa ederlerken birçok kıskacın içindeler.

Türkiye'de 2020'nin ocak ayında yayımlanan son verilere göre 198 bin 465 hemşire bulunuyor. Buna göre bin kişi başına 2,4 hemşire düşüyor. Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütüne (OECD) göre kişi başına düşen hemşire sayısında, 37 ülke arasında 36. sırada.

Sorunlar yeni değil ama pandemi süreciyle birlikte daha da derinleşti. Dolayısıyla tepkiler de arttı. 2021 yılı kasım ayından bu yana sağlıkçılara verilecek haklar ancak yapılan protestolar, büyük iş bırakma eylemlerinin sonucunda iktidarın dilinde az da olsa yer etti. Kazanılmış haklar olsa da sağlıkçı kadınların derdine derman olmadı.

Türk Hemşireler Derneği geçtiğimiz aylarda hekimlerden sonra yurt dışına taşınma planları yapan hemşirelerin de sayısında artış yaşandığını, 2022 yılında hemşire göçünün kapıda olduğunu açıkladı. Özlük haklarında özellikle maaş konusunda yaşanan sıkıntılar, 30-35 yıllık hemşirelerin bile neredeyse açlık sınırı altında maaş alması, uzun nöbet saatleri ile insanlık dışı şartlarda çalışıyorlar. Hastanelerde yıla, yaşa göre görev tanımlamaları olmadığı gibi hizmet yılı 20 ya da 30 yılı aşan hemşire ve ebe arkadaşlarımız hâlâ yoğun olarak nöbet tutmak zorunda kalıyor. En büyük açmaz: geçinmek için nöbet parasına ihtiyaçları olduğu için kendileri de nöbetten çıkmak istemiyor.

Oysa gerçekten insanca yaşayacak bir ücret almış olsak hiçbirimizin o nöbet parasına ihtiyacı olmayacağı gibi yasal düzenlemeler ile hizmet yılı ve yaşa göre, klinik ve nöbet sayıları düzenlenmiş olsa, daha insanca çalışacağımız bir ortam oluşmuş olacak. Şu an hastane, çocuk, bakım işleri, ev işleri çıkmazında yaşamına devam etmek zorunda kalan sağlık çalışanlarının “Artık yeter” çığlığına hem idareler hem Bakanlık hem de iktidar tarafından kulak tıkanıyor.

ÇALAKALEM SÖZLEŞMELER

Ancak kulak tıkayan sadece sistemin işleticileri mi? Aynı zamanda üyesi olduğumuz sendikalar da bu çığlığa kulaklarını tıkıyor. 2021 yılında toplu sözleşme masasında kadınların adı geçmemiş hatta toplu sözleşme masasına gidilirken sağlıkçı kadınların talepleri bile sorulmamıştı. Burada sözüm sadece toplu sözleşmeyi imzalayan sendikaya değil diğer sendikalar da. Bu dönemde bu talepleri güçlü bir şekilde haykırmaları gerekirken sessiz kalmayı yeğlediler. Çalakalem hazırlanmış taslaklarda kadınların adı doğru düzgün geçmedi bile.

8 Mart’ta birer karanfil dağıtılarak geçiştirilmeye çalışılan kadınların talepleri Emekçi Kadınlar Günü’nde bile görülmedi maalesef. Herkesin kendi sözünü söyleme telaşında olduğu 8 Mart’ta ne işyerlerinde ne alanlarda (birkaç hastaneyi dışında tutarak söylüyorum) sağlıkçı kadınların yaşadığı sorunların biri bile gündeme gelmedi. Sadece sağlıkçı kadınlar da değil kamu emekçisi kadınların tamamının öyle… Sendikalar işyerlerini kendine dert etmeyince, işyerinde yaşanan sorunlardan, kadınların taleplerinden bihaber genel-geçer açıklamalarla, kendi söyleyeceği sözün söylenmesini dert ederek geçiştiriyorlar. Masa başında hazırlanan talepler, işyerlerinde tartışılmadığı için bazen ne kadar haklı olursa olsun sahiplenilmiyor. Her koyun kendi bacağından asılır misali ateş düştüğü yeri yakıyor...

1 MAYIS’IN ARDINDAN

İşte ateş düştüğü yeri yakmasın diye ülkenin ekonomik koşullarını karşısında “geçinemiyoruz” çığlığını büyüterek, çalışma koşullarımızın insanca olmasını talep ederek 1 Mayıs alanlarını doldurduk. Şimdi hem sendikalarımızı gerçek bir mücadele örgütüne çevirmek üzere hem de haklarımızı elde etmek üzere meslek günlerimizi mesleki onurumuza yakışacak şekilde kutlamak için mücadeleye devam etmeliyiz, edeceğiz.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Sendika dışına itilen kadınlar

Kadınların sendikalarda örgütlenmesi bakım yükü, cinsiyetçi bakış açısı gibi sebeplerle zaten zor. S...

İşverenle ahbap çavuş olan sendika ne işimize yara...

Seyhan Belediyesinde Genel-İş’te örgütlü bir kadın işçi, sendika ve belediye yönetiminin işçinin har...

Şeffaf, demokratik, mücadeleci sendikaları biz yar...

Yılgınlığa düşmüş arkadaşlarıma seslenmek istiyorum; yeter ki biz birbirimize ve taleplerimize sahip...