Ben 696 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi (KHK) ile taşeron şirketlerden belediyenin şirketine geçirilen kadın işçilerden yalnızca biriyim. Her ne kadar kadroya geçtiğimiz söylense de kadrolu işçilerle aynı haklara sahip olamadık. Daha önce sendikalı değilken ve hatta taşeronken bile aldığımız maaş daha iyiydi. Şimdi hem adına “devrimci” diyen bir konfederasyona bağlı sendikada örgütlüyüz, güya kadroya geçmişiz ama halimiz taşerondan da beter. Bu yüzden de norm kadro hakkımızı her fırsatta talep ediyoruz.
Biz kadınlar, hayatın her alanında erkek egemen bir yapının içinde görünür olma mücadelesi veriyoruz. Her alanda emeğimizle, direncimizle, azmimizle varız. Fakat bu emeğimiz hiçbir yerde görülmüyor. Buna sendikalar da dahil. Sendikalar da diğer tüm yapılar gibi ne yazık ki erkek egemen. Genel Başkanı kadın olduğu için DİSK farklı olur ümidi taşımıştık. Fakat bizim de üyesi olduğumuz DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasının yönetiminde de hep erkekler var. Her kurumda olduğu gibi Genel-İş sendikasında da işçi temsilcisi seçilirken göstermelik bir kadın temsilci oluyor. Fakat ne yazık ki sendikanın desteklediği ve sendika eliyle seçilen bu kadın temsilciler de erkek akıl ile düşünen, kadın bakış açısından uzak kadınlar oluyorlar. Çünkü diğer türlüsü erkek egemen olan sendika yönetiminin işine gelmiyor.
Genel-İş örgütlendiği CHP’li belediyelerde CHP ile sorun yaşamamak için işverenin çıkarına ters düşecek hiçbir adım atmıyor. Bizim sendika şubesinin başkanı da CHP kurultay delegesi olunca seyreyleyin halimizi!
Fotoğraf: Evrensel
SORGULAYAN İŞÇİLER HEDEF GÖSTERİLDİ
Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sürecinin uyuşmazlıkla sonuçlanıp grev kararı alınmasıyla birlikte başta sendika şube başkanı, bazı temsilciler ve de bazı işçiler tarafından grev kırıcılık ile kuşatıldık. Hepsinin ağzında hep aynı argümanlar vardı: “Arkadaşlar greve gidip partimize zarar vermeyelim. Arkadaşlar greve giderseniz işveren sizi işten çıkarabilir. Teklif çok güzel bir teklif nesini beğenmiyorsunuz.” Hal böyleyken neden sendikalı olduğumuzu, neden bize hiçbir kazanım sağlamayan sendika için aidat ödediğimizi sorgular olduk. Bu tezat durumu açık yüreklilikle sorgulayan ve eleştiren arkadaşlarımız da sendika tarafından işverene hedef gösterildiler. Bu süreçte sendikanın sarı pratiklerini eleştiren 4 arkadaşımız hiçbir sebep gösterilmeden sürgün edildiler. Sendika bunun “yer değişikliği” olduğunu ifade etti.
Biz işçiler bu olanların sürgün edilen 4 arkadaşımızın nezdinde tüm işçilere uygulanan bir yıldırma politikası olduğunu görebiliyoruz. Bugün sürgünleri normalleştiren ve işçinin hakkını savunmayan sendika yarın işçiler sırf greve katıldığı için işten çıkarılsalar işçilerin arkasında durmayacak. İşçiler bu yüzden sendikaya güven duymuyorlar. Bir sendika işverenin hakkını gözetiyorsa, bir siyasi partiyle ahbap çavuş ilişkisi içerisindeyse orada işçilerin örgütlülüğü açısından ilk engel de konulmuş oluyor. Şimdiden sendikadan toplu istifalar gündemde.
Yaşanan tüm bu olumsuzluklar yalnızca ilimizde değil Türkiye genelindeki birçok CHP’li belediyede yaşanıyor. Kadıköy Belediyesinde işçi temsilcisi arkadaşlarımızın sırf sendikayı eleştirdikleri için sendika temsilciliklerinin düşürüldüğünü biliyoruz. Hem de teamüllere aykırı bir şekilde, bir Whatsapp mesajıyla! İktidara yürüdüğünü söyleyen bir parti nasıl olur da kendi belediyelerinde iktidarın pratiklerini aratmayan yaptırımlarda bulunabiliyor? Nasıl olur da içinde “devrimci” kelimesi geçen bir konfederasyon ülke genelindeki tüm şubelerde benzer sorunları yaşarken 3 maymunu oynayabiliyor? Böyle bir ortamda işçilerin örgütlü olamamasını ve çekingen davranmasını gayet normal buluyorum.
Hali hazırdaki grev kararımızın hala uygulanmaması, işçilerin fikrini açıkça beyan etmekten korkmaları ne yazık ki tutarsız ve de samimiyetsiz siyasetlerin bir sonucudur. Bu noktada işçilerin örgütsüzlüğünü eleştirmekten ziyade sendikaların kızıldan sarıya doğru değişen renklerini eleştirmek daha doğru olacaktır.
Görsel: Freepik
İlgili haberler
Şeffaf, demokratik, mücadeleci sendikaları biz yar...
Yılgınlığa düşmüş arkadaşlarıma seslenmek istiyorum; yeter ki biz birbirimize ve taleplerimize sahip...
‘Sanki sendikacılık erkeklerin işi gibi davranılıy...
Sağlık iş kolunda taşerondan devlete geçen kadın işçiler, çalışmanın arattığı özgüveni, kadınların y...
Sendikal bürokrasinin duvarları kadınları sendikan...
Ankara’da belediyelerde farklı sendikalarda örgütlü kadın işçilerin anlattıkları sendikalarda kadın...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.