Meclis tatile girdi. 1 Ekim’de yeniden yasamaya başlayacak. Bu yıl Meclisin gündemi, işçi ve emekçi kadınlar açısından oldukça yoğundu. İktidarın gündeme getirdiği, altında imzası olan yasalar ve önümüzdeki dönem yasalaşmayı bekleyen gündemler ise kadınlar açısından hiç iç açıcı değil. Tüm itirazlara rağmen iktidarın ısrarla geçirdiği yasalar, birbirinden alakasız yasaların toplandığı torba yasalar ile haklarımızdan, bizlerden patronların kasasını doldurmak üzere daha da kısıldı.
9. YARGI PAKETİ
9. Yargı Paketi, iktidarın uzun bir süredir dilindeydi. 39 maddeden oluşan paket, ceza infazındaki bazı düzenlemelerden Medeni Kanun’da yapılacak olan değişikliklere pek çok madde içeriyordu. Kadınlar açısından ise en öne çıkan şey ise kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını tek başına kullanmalarını engelleyen bir maddenin paketin içinde yer almasıydı. Anayasa Mahkemesinin kadınların eşlerinin soyadlarını kullanma zorunluluğunu düzenleyen Medeni Kanun maddesini Anayasa’nın “eşitlik ilkesine” aykırı bularak iptal etmesi ardından bir seneden uzun süre geçmesine rağmen Meclis yeni bir yasa yapmamış ve sonunda 9. Yargı Paketi’nin içinde AYM’nin iptal ettiği madde küçük kelime oyunlarıyla aynı şekilde eklenmişti. Gerekçesi de “kadının kendi soyadını kullanmasının aileyi tehdit etmesi ve çocukların psikolojisini olumsuz etkilemesi” olarak açıklandı.
İktidar, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade ederek iptal ettiği bir maddeyi aynen yeniden yasalaştırmak istiyor. 9. Yargı Paketi, Meclisin Adalet Komisyonundan geçmiş olsa da AKP’li vekillerin soyadı düzenlemesine yönelik gelen tepkiler sebebiyle bu maddenin düzenlenebileceğini belirtmesi, daha sonra bu maddenin pakette yer almayacağı söylemleri de gündeme geldi. Meclisin yasama yılı bir ay kadar uzatılsa da 9. Yargı Paketi Genel Kurula gelmedi. Ancak böylesi bir gerekçe ile önümüzdeki dönem bu maddenin geçmesi “aileyi koruma” adı altında kadınların her türlü anayasal hakkının gaspının önünü açacak bir kapıdır.
TASARRUF GENELGESİ
Mecliste Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi adı altında kamuda tasarruf tedbirleri içeren bir kanun da bu yıl Meclis Genel Kurulunda kabul edildi. Bu kanun kabul edilmeden önce de Cumhurbaşkanlığınca bir “Tasarruf Tedbirleri Genelgesi” Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.
Özellikle kamu emekçileri açısından oldukça tartışma konusu olan kamuda tasarruf tedbirleri; kreş, servis, lojman gibi kamu emekçilerinin sahip olduğu birçok hakkı budamaya yönelikti. Ege Üniversitesi’nde “zarar ettiği” gerekçesiyle üniversite bünyesindeki kreş kapatıldı. Eskişehir’de yine “kamu zararı” denilerek bir ortaokulun kapatılacağı ortaya çıktı ama MEB’in iktidara yakın Maarif Vakfı’na 5 milyon lira aktarabilmesi “kamu zararı” olarak görülmedi.
Birçok kamu kurumunda servisler kaldırıldı; sağlık, eğitim gibi kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için gerekli olan kaynaklar sınırlandırılmaya başlandı. Özel sektörde de patronlar kendilerince “tasarruf” önlemleri almaya başlayarak işçilerin servis, yemek, klima gibi çeşitli haklarını törpülemeye başladı.
SOKAKLAR KARARACAK
Tasarruf tedbirleri içeren kanunla birlikte kadınların güvenli bir yaşam talepleri açısından önemli bir nokta olan sokak aydınlatmalarının da maaliyetinin merkezi bütçe içindeki payının azaltılarak yerel yönetimlere devredileceği yer alıyordu. Gerekçe olarak da “otokontrolün sağlanması” deniyordu. Yani aydınlatmaların azaltılması için belediyelere bilinçli bir mali yük yüklendi. Bu, özellikle işçi ve emekçi kadınlar açısından daha karanlık sokaklara ve güvensizliğe mahkum olmak anlamına geliyor. Ekmek ve Gül olarak yasanın ardından 572 kadına sorduk: “Sokaklar sizin için yeteri kadar aydınlık mı?”
Kadınların yüzde 82.7’si yaşadığı veya iş yerinin bulunduğu sokakta aydınlatmaların yeterli olmadığını söyledi. Kadınların çok büyük bir bölümü güvenle sokakta yürüyemediğini ifade etti. Ankete katılan kadınların sadece yüzde 0,8’i gece sokakta yürürken bir sorun yaşamadığını, rahatça yürüdüğünü söyledi.
VERGİ PAKETİ
Meclisten geçen bir diğer paket ise vergi paketi. Bu paketin iktidar tarafından propaganda edilişi “vergide adalet”, “çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi” şeklindeydi. Ancak paket açıklandıktan sonra çok da şaşırtmayan bir sonuçla karşılaştık. Yeni vergi paketiyle yerli şirketlerden alınan kurumlar vergisi yüzde 25’ten yüzde 10’a düşürüldü. Çok uluslu şirketler için ise vergi düzeyi asgari olarak yüzde 15 olarak belirlendi. Dolaylı vergiler dışında işçi ve emekçilerden alınan gelir vergisi yüzde 27 oranında kesilmeye devam ederken patronların vergi oranları düşürüldü. İşçi ve emekçilerin ücretleri vergi kesintileri yüzünden yıl sonunda kuşa döner, işçi e emekçilerin cebinde bir şey kalmazken patronların kasasından gram eksilmesin diye bu paket çıkarıldı.
Vergi paketi görüşülürken öne çıkan bir nokta vardı. Görüşmeler sırasında AKP’li milletvekilleri vergide asgari ücret istisnasını hedef alarak, “Bu haliyle asgari ücret istisnasının, vergi harcamasının içerisindeki payı yüzde 31'e yaklaşmıştır” dedi. Açlık sınırının 19 bin 234 olduğu ve asgari ücretin açlık sınırının altında yer aldığı; AKP’nin 190 milyar liralık kamu ihaleleri verdiği 20 inşaat patronunun 8’inin 2023’te hiç vergi vermediği, birçok sanayi odası başkanının hiç ya da çok cüzi miktarda vergi verdiği hatta paketin altına imzasını atan AKP Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve ailesine ait şirketin vergi vermediği ortaya çıktı.
HAYVAN KORUMA(?) YASASI
Birçok siyasetçinin, kadın örgütünün, işçi ve emekçinin karşısında yer aldığı “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis Genel Kurulunda onaylandı. Bu kanun, “ötanazi” adı altında sokak hayvanlarının toplu katliamını ön gören bir kanun. Tüm itirazlara rağmen cumhur ittifakının oyları ile kanun Meclisten geçtikten sonra, AKP’li ve MHP’li vekiller hayvanların katlini onayladıklarını bir hatıra fotoğrafı ile taçlandırdılar.
AİLE VE GENÇLİK FONU
Orta Vadeli Programda özel olarak “ailenin korunmasına” yönelik çeşitli vurgular yapılarak belli planlamalar yer almıştı. Bu planlamalardan biri de Aile ve Gençlik Bankası kurulmasıydı. Bu banka kuruldu ve Aile ve Gençlik Fonu kurulması Mecliste onaylandı.
Aile ve Gençlik Fonundan evlenecek çiftlere kredi uygulaması da yakın bir zamanda başlatıldı. sınırs Bu kredinin ön koşullarından biri ise çiftlerin kabul almadan önce geçmesi gereken evlilik eğitimiydi. Eğitimin içeriği ise kadınların toplumsal yaşamdaki eşitlik mücadelesinden uzak birçok unsuru barındırıyor. Bu unsurlardan çarpıcı olanı ise eğitim içeriğinde bulunan, kürtaj hakkının kullanılmamasına yönelik telkinlerin bulunduğu kısım.
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU
Türkiye’nin dört bir yanında öğretmenlerin karşı çıktığı, AYM’nin daha önce iptal ettiği Öğretmenlik Meslek Kanunu da TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda kabul edildi, Genel Kurul’da ise 22 maddesi öğretmenlerin tüm karşı çıkışlarına rağmen kabul edilen yasanın diğer maddelerinin görüşülmesi ise Ekim 2024’e ertelendi.
Bu kanun öğretmenler için mesleğin değersizleştiği, iş güvencesini ortadan kaldıran, kurulacak Milli Eğitim Akademisi’yle eğitimde gericileştirmenin hızlanacağı, eşit işe eşit ücretin ortadan kaldırılacağı ve öğretmenlerin özlük haklarını hedef alan bir kanun olarak karşımızda duruyor. Kadın öğretmenler ise hem eğitimdeki gericileşmeden hem de mesleğin güvencesizleştirilmesinden daha çok etkilenecek.
MECLİS NELERİ YAPMADI?
Bu yasama döneminde çoğunluğunu Cumhur İttifakının oluşturduğu Meclis, tüm çocuklar için okullarda bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek sağlanmasını, kadınların şiddete karşı daha etkin korunmasını, tüm kamu ve özel kuruluşlarda çalışan kadınların iş yaşantısını kolaylaştırmak ve istihdamını artırmak için ücretsiz kreş ve bakımevleri kurulmasını, güvenceli iş ve insanca yaşanılabilecek bir ücreti garanti almayı, kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını tek başına kullanabilmesini sağlamayı ön gören yasalar yapmadı.
Kadınların eşit ve özgür bir yaşam taleplerini ifade eden birçok yasa teklifi, soru önergesi ve gündem Mecliste işçi ve emekçi kadınların temsilcileri tarafından ifade edildi. Kadınların taleplerini görünür kılmak açısından kadınların mücadelesi bu vekiller tarafından Meclise taşındı. Ancak tek adam iktidarı bu teklifleri reddetti, soru önergelerini görmezden geldi, gündemleri başından savdı.
Önümüzdeki dönem, haklarımızın daha fazla hedefe alınacağını, biz örgütlü bir tepki vermedikçe ipin ucunun kaçacağını öngörmek yanlış olmaz. Bizler adına, bizlerin aleyhine kararlar alarak hayatlarımızdan tasarruf eden, kendisini dışında hiçbir emekçiye, canlıya yaşam hakkı tanımayan sermaye iktidarına karşı birbirimize sırtımızı yaslayarak mücadele etmenin vakti geldi de geçiyor. Bunu gerçekleştirmediğimiz ölçüde nefes alabilmemizin koşulları her geçen gün daralıyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
İşte iktidarın vergi adaleti
Açıkladıkları paketlerde milyonlarca işçi ve emekçinin ciddi ücret kaybı yaşamasına neden olan vergi...
Zenginlere vergi affı, bize zindan hayatı
‘Asgari ücrete zam yapılmayacağını öğrenir öğrenmez sıkıntı ve yaşadığımız ekonomik dar boğazı dille...
İşe gitmek için kaç vesait değiştireceğiz?
Tasarruf tebdirleriyle birlikte kaldırılacak servislere dair kamu emekçisi bir kadın endişelerini di...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.