2021, İsviçreli kadınlar için üç önemli yıl dönümüne denk düşmektedir. 7 Şubat 1971’de İsviçreli erkekler, kendilerinin sahip olduğu politik haklardan İsviçreli kadınların da yararlanmasını sağlamak üzere sandığa giderek yüzde 65,7 oranla ‘evet’ derler. İsviçreli kadınların tercihen “oy kullanma hakkı” diye adlandırdıkları seçme ve seçilme hakkı, İsviçre’de sadece erkeklerin katıldığı referandum ile gerçekleşse de, tabi ki kamuoyunu bu olgunluğa eriştiren kadınlardır. Kadınların, çok sevdikleri babalarına, erkek kardeşlerine, eşlerine ve oğullarına karşı yürüttükleri bir mücadele sonucu gerçekleşen bu olumlu değişim, 7 Şubat 2021 günü “İsviçreli kadınların seçme hakkının 50. Yılı” nedeniyle kentlerde meşalelerle kutlanırken, basın 1971’deki seçime tanıklık edenlere çağrıda bulunarak anılarını gazete sayfalarında yayınlamaya davet ediyor.
Kadınlar seçme hakkını 1971’de elde etseler de İsviçre Anayasası’na “Kadın ve erkek eşittir” ifadesi bir on yıl sonra, 14 Haziran 1981’de kayıt düşülüyor. 2021 böylece eşitlik ibaresinin 40. yıldönümüne de denk geliyor. Ancak Anayasa’da yer alması, uygulamada da gereği gibi yaşama geçirildiği anlamına gelmiyor. İşte bu nedenledir ki bir on yıl daha sonra, 14 Haziran 1991’de İsviçre genelinde 500 bin kadın, birçok erkeğin de desteklediği bir eylem ortaya koyar. İsviçreli işçi kadınların 1918 ve 1945 yıllarında gerçekleştirdikleri büyük grevlerden sonra, ilk kitlesel kadın grevinin 30. yıl dönümü 2021 yılının üçüncü kutlaması oluyor.
OY HAKKININ KAZANILMASINA GİDEN TARİHİ SÜREÇ: SALYANGOZA HIZ KATAN KADIN MÜCADELESİ
1971’e götüren tarihi sürece kısaca baktığımızda; İsviçre’de dönüm noktası 1848’de seçme ve seçilme hakkının anayasa ile yalnızca erkeklere tanınmasıdır. Kadınların ise aynı haktan yararlanmak üzere yılmadan, mücadeleyi sürekli gündeme taşımasıdır.
Örneğin, döneminin genç devrimcilerinden ve sonraki yıllarda Barış Derneği kurucusu Amand Goegg ile evlenen kadın hakları savunucusu Marie Goegg-Pouchoulin (1826-1899), Uluslararası Kadın Derneği’nin kurucusu ve başkanıdır. Cenevre’de kurulu derneğin en çok mücadelesini verdiği konu, eğitimde, meslek edinmede ve hukuki konularda kadın erkek eşitliğinin sağlanmasıdır. Bu amaçla 1886 yılında, Goegg-Pouchoulin öncülüğünde 139 kadın, oy hakkı için tarihte ilk kez topluca dilekçe verir ve tarihe bu inisiyatifleriyle not düşerler.
1890 yılında emekçi sınıflardan ve her sektörden işçi kadının lokal bazda kurdukları dernekler 1893’de İsviçre Kadın Dernekleri Federasyonu’na dönüşür. Kadın Dernekleri Federasyonu aynı yıl ilk kez resmi yoldan kadınlar için seçme ve seçilme hakkını talep eder; sonuç alamaz.
Bir siyasi parti olarak ilk kez 1904 yılında Sosyalist Parti kendi programında, İsviçre’nin genelinde kadına seçme hakkı tanınmasına yer verir, aynı yıl içinde de St. Galler Grossen Kanton meclisinde, 1848’den sonra ikinci kez, kadınların oy hakkı savunulur. Ancak yine sonuç alınamaz.
Yirminci yüzyılın başı, yani 1909 yılından itibaren kadınların seçme hakkı lehine ve aleyhine kadın dernekleri kurulur. Bunların içinde Helene von Mülinen’in (1850-1924) başkanlığını yürüttüğü İsviçreli Kadın Dernekleri Federasyonu (Bund Schweizerischer Frauenvereine, BSF) ile İsviçreli Kadınların Oy Hakkını Savunma Konfederasyonu (Schweizerische Verband für Frauenstimmrecht, SVF) önemlileridir.
1914-1918 yılları arasında Birinci Dünya Savaşı, kadın hareketini sekteye uğratır. Fakat kadın dernekleri faaliyetlerini durdurmaz, İsviçre’de o dönemde sosyal güvencenin hâlâ yerleşmemiş olmasından dolayı tüm sosyal yardımları bu kadın dernekleri gerçekleştirirler.
1919-1921 yılları arasında farklı kantonlarda kadının seçme hakkı ile ilgili oylamaların hepsi olumsuz sonuçlanır.
Bir grup Bernli kadın 1923 yılında “yerel seçimlerde, kanton seçimlerinde ve genel seçimlerde oy hakkı” için hukuki itirazda bulunur. Ancak Federal Mahkeme, örfi hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bu isteği reddeder.
1928 yazında İsviçreli Kadın İşleri Sergisi (Schweizerische Ausstellung für Frauenarbeit, SAFFA) kortejinde bir kağnı arabasının üzerine, taleplerinin karşılanma hızını simgeleyen salyangoz şeklinde dev bir maket konur, üzerine de “Kadınların Oy Hakkı” yazılır. Bu görsel, kadınların oy hakkı mücadelesi karşıtlarınca, kadınların olgunlaşmadığının göstergesi olarak nitelendirilir ve eleştirilir.
1929’da, İsviçreli Kadınların Oy Hakkını Savunma Konfederasyonu tarafında rekor sayıda imza toplanır. Sendikaların, Sosyalist Parti’nin ve diğer kadın derneklerinin de desteği ile 78 bin 840’ı erkeklerden, 170 bin 397’si de kadınlardan olmak üzere, toplam 249 bin 237 imza yedi yiğit kadın tarafından ilgili mercilere iletilir.
1930’lu yıllar, ne yazık ki faşist dalganın etkisi ile kadınların, yeniden mutfağa ve ocağın başında kalmaya mahkûm edilmeye çalışıldığı yıllardır. Kadınları toplumsal cinsiyet rollerine hapsetme düşüncesi erkeklerle sınırlı kalmaz, burjuva sınıfından kadınlar da kurdukları dernekler aracılığı ile aynı fikre hizmet ederler.
1948’de İsviçre Anayasanın 100. yılı, “İsviçre, erkek kardeşlerden oluşan bir halk” sloganı ile kutlanır. Kadın dernekleri bu sloganı “Kız kardeşleri olmayan erkek kardeşlerin halkı” olarak değiştirir. Durumu protesto etmek için de Federal Konsey’e (Bundesrat) ortasında siyah bir nokta olan Avrupa haritası iletirler. Çünkü o tarihte kadınlar, İsviçre, Lichtenstein ve Portekiz dışında Avrupa’nın bütün ülkelerinde seçme hakkına sahiptir.
Kadınlar, ülke genelinde oy kullanma hakkından 14 yıl önce ilk kez 5 Mart 1957 yılında İsviçre’nin Unterbäch kantonunda yerel seçimlerde oy kullanırlar.
The Divine Order filminden bir sahne
1958 yılında kadınlara Sivil Savunma zorunluluğu getirilmek istendiğinde, kadınlar buna karşı direnir ve hak elde etmeden sorumluluk almayacaklarını deklere ederler. Yönetim, yeni tasarıyı kurtarmak adına 1 Şubat 1959’da kadına seçme ve seçilme hakkı tasarısı referanduma sunar. Referandum sonucunda, yüzde 33,1’e karşı yüzde 66,9 ‘hayır’ oyuyla tasarı reddedilir. Bu sonucu protesto eden Basel kentindeki - ağırlıklı olarak kadın - öğretmenlerin eylemi tüm İsviçre’de “Kadın Öğretmenlerin Grevi” olarak yankı bulur. Ülke genelindeki bu olumsuz tutuma rağmen, Waadt kantonu ve birçok kanton bu tarihten sonra süreç içinde kadına seçme hakkını kabul eder.
Yazının ilk paragrafında ifade edildiği gibi, İsviçre çapında kadının seçme ve de seçilme hakkı 7 Şubat 1971’de, “Kadınlar için, erkekçe bir ‘evet’” sloganının da yer aldığı kampanya sonucu kabul edilir. Kadınların oy hakkı, İsviçre Anayasası’nın 74. maddesinin yeniden düzenlenmesi ile hukuki dayanağını bulur.
Görsel: ch2021.chgeschichte
O 10 YILDA NE OLDU DA ‘HAYIR’LAR EVET’E DÖNÜŞTÜ?
Tüm ülkelerde olduğu gibi, İsviçre’nin de gerçek demokrasiye kavuşması ancak kadınların da seçme ve seçilme hakkını elde etmesiyle olabilirdi. Ancak erkekler kadınların vatandaşlık hakkına karşı duruşları devam ederken, 1959-1969 arası ne tür gelişmeler yaşandı ki ‘hayır’ diyen erkekler bu kez ‘evet’ oyu kullandılar? Öncelikle dünyanın birçok yerinde olduğu gibi İsviçre’de de 1968 gençlik hareketinin etkin rüzgârı eser. Bunun yanı sıra tarihçi Franziska Rogger’in gözlemi de dikkat çekicidir: “Doğum kontrol hapı bulundu. Böylece kadınlar, ailenin bağımlı üyesi olmaktan kurtuldu, bağımsız bireyler oldukları anlaşıldı. Meslek sahibi olmaları kendi sosyal çevrelerini ve kendi toplumsal ağlarını sağladılar, bir de [görece] kendi cinsel yaşamları oldu. Erkekler de artık bunun farkındaydı.”
Ne yazık ki mücadelelerle kazanılan yasal hakların somut yaşama yansıması kolay gerçekleşmiyor. Kazanılan hakların yaşama tüm boyutları ile uygulanabilmesi için 14 Haziran 1991 yılında “Kadın isterse, hayat durur” sloganı ile eşitlik talebi doğrultusunda gerçekleştirilen grev, 14 Haziran 2019’da “daha fazla zaman, daha fazla ücret, daha fazla saygı” talebiyle tekrarlanır. Bir asır süren bu kararlı mücadele boyunca İsviçreli kadınlar, senaryo ve yönetmenliğini Petra Volpe’nin yaptığı ve 2017 yılında gösterime giren Tanrısal Düzen adlı filmde gösterildiği gibi hiçbir zaman şiddete başvurmazlar. Thurgau kanton gazetesinin yayın yönetmeni Michael Lünstroth, filmin gösterimi nedeniyle bir araya geldiği tarihçi Verena Müller ile yaptığı röportajda, kadınların eylemlerde ortaya koydukları kültürel farkı anlatır: “Filmin fragmanında gördüğüm bir kare, ki bu büyük olasılıkla İngiltere’den esinlenmiştir, İsviçre’deki mücadele anlayışını yansıtmıyor. Bu ülkede kimse cam kırmazdı, çok çok herhangi bir cama gizlice muzip bir afiş yapıştırılırdı. İsviçreli kadınlar erkekleri kazanmak zorundaydı, yıkıcı eylemler verimli olmazdı.
[…] Güzel bir mesel anlatılır: İngiliz’e sorarlar, ‘kadınların seçme hakkı nasıl elde edilir?’. Bireysel mülkiyeti yerle bir edin!, der. Aynı soruyu Fransız’a yöneltirler, o da der ki: ‘Güzel şapkalar başınıza takın’. Bu yanıtlar, her eylemin yaşanılan ülkenin mantalitesine uymak zorunda olduğunu gösterir. İsviçre’de kadınlar, militan İngilizlerdense, daha çok barışçıl Fransız tarzına eğilim gösterirler.”
50. YILINDA HALA SALYANGOZ AĞIRLIĞINDA!
Seçme ve seçilme hakkının elde edilişinin 50. yılında İsviçre parlamentosunda yüzde 41,5 kadın parlamenterin temsili, bir başarı örneğidir. Bu oran İsviçre’yi dünyadaki 191 ülke içinde 17. sıraya taşır. Ulusal boyutun aksine yerel boyutta, tarihçi Rogge’nin üzülerek ifade ettiği gibi, Bern kantonunun yönetiminde ne kadar çok kadın varsa altı kanton yönetiminde ise hiç kadın yoktur. Kadının seçilme hakkı, yerel yönetimlerde hâlâ salyangoz ağırlığında ilerlemektedir. Parlamentoda kadın oranının yüksek olmasını sağlayan etkenlerden en önemlisi, sol-yeşil partilerin listelerinde kadın adaylara yer vermeleri ve bu kadın adayların seçimleri kazanarak parlamentoya girmeleridir.
* Bu yazı için Almanca farklı kaynaklar tarafımdan Türkçe’ye çevrilmiştir.
Ana fotoğraf: expoarchiv
Kaynakça
“Frauenstimmrecht”, CH2021, https://ch2021.ch/geschichte/ [Son erişim: 01.02.2021]
Burkhard. Melissa/Knecht/ Andrea, “Zeitzeuginnen gesucht. Sie erinnern sich an den Kampf ums Frauenstimmrecht? Rufen Sie uns an!”, Berner Zeitung: , 12.01.2021.
Daily Sabah Europa, Schweiz: Hunderttausende Frauen streiken für mehr Gleichberechtigung, 15.06.2019.
Frauenstımmrecht ın der schweız: 100 jahre kampf, Die Bundesversammlung - Das Schweizer Parlament,
Glatthard, Jonas. “Der lange Weg zum Frauenstimmrecht. Frauen in der Schweizer Politik sind noch lange nicht am Ziel”, swissinfo.ch (SWI), 28. Januar 2021
Karabatak, Müslime. “Bu trajikomik bir referandum hikayesidir”, Evrensel, Ekmek ve Gül, 04 Mart 2017, [Son erişim: 02.02.2021]
Ludi, Regula. “Marie Goegg-Pouchoulin”, Historisches Lexikon der Schweiz, 28.12.2006,
Lünstroth, Michael. “Gebt nicht auf!”, thurgaukultur.ch, Film, 01.03.2017, https://www.thurgaukultur.ch/magazin/gebt-nicht-auf-3109
Wüst, Aline. „Interview: Historikerin Franziska Rogger über Frauenstimmrecht: ‚Schweizerinnen brauchen mehr Selbstbewusstsein!‘“, Blick Schweiz, 01.02.2021 .html
İlgili haberler
Oy hakkı için mücadele eden bir kadın: Anita Augsp...
Avukat, radikal kadın hakları savunucusu, pasifist Anita Augspurg 22 Eylül 1857'de Verden an der All...
İsviçreli kadınlardan ücret eşitliği grevi
İsviçreli kadınların eşitlik mücadelesinin geçmişine, bugününe ve geleceğine bakalım bu yazıda...
Kadınların oy hakkı mücadelesi
Kadınların hiçbir hakkını kazanması kolay olmadı, oy hakkını da tabii ki. Kadınlar dünyanın çeşitli...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.