Bir değişimin dönüştürdüğü ev işçisi Sevgi
Sevgi bir emlak dükkanı sahibiyken eşinin iflas etmesiyle maddi sıkıntılar içine girmiş, ev işçiliği yapmaya başlamış. Uzun süre kimseye söylemediği işi bugün hayata bakışını değiştirmiş.

Yaklaşık beş senedir tanışıklığımız vardır, ortak bir arkadaşımın evinde Sevgi’yi ilk gördüğümde giyinmeyi seven şıkır şıkır, kahkahalarına bir kahkaha daha katan neşe dolu, durumu da orta halli bir ev kadınıydı. Sesinde yanık bir ton vardı. Bir türkü de tutturdu mu alıp giderdi insanı ta uzak diyarlara… Kendisinin çalışıp çalışmadığını merak ederek sormuştum, “Emlak dükkanımız var” demişti. Halihazırda bir koromuz vardı, oraya çağırdım “Sen de katıl, sesin de güzel, hem bize hem de kendine değişiklik olur” diye. Önceleri çekinerek geliyordu, ortamı gördükçe rahatladı. Biz de sevmiştik Sevgi’yi; kararlı, tutarlı, sözüne sadık ve mücadeleci. Bizimle olduğunda vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor. Çok keyif alıyordu, ama Sevgi’nin gelirken yorgun olduğu gözümüzden kaçmıyordu, evde yaptığı işlerden olduğunu tahmin ediyorduk.

GEZMEYE GİDER GİBİ EV TEMİZLİĞİNE GİTMEK
Zaman geçtikçe paylaşımlarımız ilerlediğinden Sevgi döker oldu içinde esen rüzgarları. O rüzgarların fırtınaya nasıl dönüştüğünü, her hafta borç yüzünden kaybettiği Silivri’deki evini karşıdan seyretmek için kilometrelerce yol gittiğini, eşinin işini kaybettiğini, varken nasıl yokluğa düştüğünü... Kirayı ödeyemediği için apartmanın içinde pabuçlarını çıkararak eve girdiğini, ev sahibi geldiğini görmesin diye ışıkları yakmadığını, karanlıkta oturduğunu döküvermişti. Anneydi, eşti, ekmek kazanması gereken bir kadındı. Başka çaresinin olmadığını söylemiş, “Bir yerlerden başlamam gerek” demişti. “Birçok işe baktım, ama benim yapabileceğim ancak bu iş vardı” demiş, ev temizliğine ilk giderken kimselere söyleyememiş meğer. “Üstümü şıkır şıkır giyinip, makyajımı yapıp çıkıyorum evden, sanki gezmeye çıkar gibi gidiyorum.” Bir gün işe giderken yanındaki kadınla sohbet etmişler ve “sen kültürlü birine benziyorsun, ne iş yapıyorsun?” diye sorunca, emlak danışmanlığı yaptığını söylemiş. “Utandım bir an” diyor. Hiç umudunu yitirmemiş, karamsarlığa düşmemişti oysa; hayat dolu ve zorluklarla mücadele etmeyi seviyordu. İlk defa çalışmış ve para kazanmanın nasıl olduğunu tatmış, kadınların hangi koşullarda çalıştığını görmüştü. Temizliğine gittiği evlerde gördüğü muameleler, eşitsizlikleri sorgulamaya artırmıştı Sevgi’de. Çalışmadığı yıllardaki o boşluklar teker teker dolmaya başlamış, mücadelenin daha yeni başladığını fark etmişti. Kendisi gibi sabahın kör karanlığında otobüste onlarca kadının; balık istifi gibi üst üste, dinlenememiş bedenlerinin ifadesinin yüzlerinden okunduğunu, kafalarını otobüslerin camlarına yapıştırmış uyumaya çalıştığını ve yaşam kavgasının içinde olduğunu biliyor ve utanmıyordu. Aksine artık ekonomik özgürlüğünü kazanmış, kendi kararlarını kocası değil kendisi vermeye başlamış, kendi hakları olduğunu, onun üstünde kimsenin üstünlük kuramayacağının farkına varmıştı. Ve Ekmek ve Gül çalışmalarına katılmaya, Ekmek ve Gül dergisine yazı yazmaya başladı. Şimdi Sevgi dünyadaki bütün insanların eşit şartlarda, özgür ve barış içinde yaşamaları gerektiğini düşünüyor; hem ev işçiliğine hem de mücadeleye dört elle sarılıyor.

İlgili haberler
Ev işçisinin cam silerken düşüp ölmesinde ev sahib...

İstanbul Bostancı’da cam silerken dördüncü kattan düşerek hayatını kaybeden Rukiye Şimşek davasında,...

Ev işçisi Nermin, çalıştığı evden yayında!

Ev işçisi Nermin Özcan Ekmek ve Gül için çalıştığı evden çekim yaparak hangi koşullarda çalıştığını...

Ev işçisi kadınlar: Görünmesek de varız, hayalleri...

Evdeki her işi, yemeği, ütüyü, bulaşığı aklınıza ne gelirse yapan, emeğiyle var olan ama görünmeyen...