Daha önce göreve gelir gelmez Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un da "mağduriyet yarattığını" iddia ettiği nafaka hakkı yeniden hedefte. Yeniden Refah Partisi, 4 Kasım 2023’te verdiği nafakanın 5 yıl ile sınırlandırılmasını ve nafaka alan tarafın mağduriyetinin devam etmesi halinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca oluşturulan bir fon ile ödemenin yapılmasını öngören kanun teklifini 10 Mayıs 2024’te yeniden verdi. Gerekçesinde çeşitli değişiklikler yapılarak Meclisin Kadın Erkek Fırsat Eşitli Komisyonuna verilen kanun teklifi, nafakanın bir hak olmaktan çıkartılarak sosyal yardıma dönüştürülmesi, kadınların boşanma hakkını fiilen kullanamaması ve kadınların toplum içinde güçlendirilmesinin önüne yeni engeller çıkartması gibi tehlikeler barındırıyor.
AYNI BAHANELER
Yeniden Refah Partisinin tekrar verdiği kanun teklifinde genel gerekçe kısmı genişletilerek evlilik ve yoksulluk nafakasının tanımlarına ve nafaka şartlarını düzenleyen Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesine yer verildi. Kanun maddesindeki “süresiz” ifadesinin mağduriyet yarattığı iddiası yinelendi. Ancak nafaka hakkının hedefe konulmasında en birincil bahane olarak kullanılan nafaka mağduriyetine dair Türkiye’de toplam kaç kişinin nafaka aldığı, bunların kaçının kadınlar olduğu, ortalama yoksulluk nafakası miktarının ne olduğu, nafakaların ne kadarının ödenip ödenmediği gibi veriler yok. Diyarbakır Barosu’nun 2017-2018 yılları içinde açılan dosyalara dair yaptığı araştırma da 1897 dosyanın boşanma ve ferilerine dair olduğunu ancak bu dosyalardan yalnızca 342’sinde yoksulluk nafakası kararı alındığı ortaya konuluyor. 342 dosyanın da 334’ünde verilen nafaka miktarı, dönemin açlık sınırının altında. Keza bırakalım yoksulluk nafakasını, kadınlar çocukları için olan iştirak nafakasını dahi alamıyor.
Nafaka hakkının halihazırda koşulsuz, şartsız süresiz olmadığı kanun gerekçesinde belirtilirken nafakanın kesilmesi şartlarının sağlanmasının hayatın olağan akışına uymadığı iddia edildi. Ancak kanunda belirtilen şartları -yeniden evlenme ya da taraflardan birinin ölümü dışında- nafaka yükümlüsünün ispatlaması mümkün olmayan bir şey değil ve kanuna göre her davacı kendi davasını ispatla yükümlü.
Aynı zamanda kısa süren evliliklerin ardından ödenen nafaka, nafaka ödeyen kişinin aile kurmasına engel olduğu gibi ifadeler tekrarlandı. Nafaka tartışması başladığından bu yana kadınlar ise kendi yaşamlarından kalkarak bu gerekçeye çeşitli yollarla cevap verdi. Birçok kadın kendi boşanma süreçlerini ya da çevrelerinde boşanma süreci yaşayan kadınların deneyimlerini anlatırken “bir gün evli kalıp ömür boyu nafaka alan” kadınlar olmadığını, birçok kadının da şiddet gibi nedenlerle evliliği hızlıca sonlandırabilmek ya da şiddetin boşandıktan sonra da devam etmesini kendi yöntemleriyle engelleyebilmek için nafaka hakkından vazgeçtiğini ya da nafaka artırımı talep edemediğini anlatıyor.
NAFAKA ŞİDDET NEDENİ SAYILDI
Kanun teklifinin gerekçesinde nafaka hakkının “istenmeyen şiddet gibi olayları da beraberinde getirdiği” söylenerek nafakanın 5 yıl ile sınırlandırılması gerektiği, nafaka alan tarafın mağduriyeti giderilmediği ölçüde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca oluşturulan bir fon ile bu mağduriyetin giderilmesi amaçlandığı ifade edildi.
Şiddetin önlenmesi için senelerdir kadınlar tarafından talep edilen İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması, 6284 sayılı Kanun’un uygulanması gibi taleplere yönelik iktidar kanadından tepkiler olumsuz olmaya devam ederken yapılan kanun teklifinde kadınların boşanma süreçlerinde güçlendirilmesi ve şiddetten uzaklaşabilmesi için de gerekli olan nafaka hakkı şiddet bahanesiyle sınırlandırılmak isteniyor. Kanun teklifinde nafaka hakkının kadına yönelik şiddete neden olduğu ibaresi doğruyu yansıtmamakla birlikte devletin, cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı kadına yönelik şiddeti önleme, kadınların toplumda eşit birer yurttaş olarak var olabilmesini garanti altına alma yükümlülüğünü tamamen görmezden geliyor.
İktidar, kadınları aileye sıkıştırırken düşük ücretle, esnek çalıştırarak ve örgütsüzlüğe mahkum ederek daha fazla sömürmeyi, devletin bakım, sağlık, eğitim gibi çeşitli görevleri kadınların sırtına yıkmayı hedefliyor, kadının içinden çıkamayacağı bir aile düşüncesini bu politikaların destekçisi haline getiriyor. Ve bunu OVP gibi programların yaygınlaştırarak destekliyor. Kadınların güvenceli istihdamını ve toplumda eşit bir biçimde yer alabilmesini sağlanmakla yükümlü devlet kadın yoksulluğunu pekiştirirken, kadınların nafaka hakkı da dahil olmak üzere tüm sosyal haklarını gasbederek bunları “iktidarın siyaseti önünde diz çökme koşuluna bağlı” kısıtlı sosyal yardımlara dönüştürüyor.
Sunulan gerekçelerin birçoğu eğilip bükülmüş tekil örnekler, tersi ispatlanabilir iddialar olsa da nafakanın sınırlandırılmasına yönelik iktidar kanadının uzun süredir yürüttüğü propaganda yalnızca bu hakla sınırlı değil. Özellikle son süreçte Medeni Kanun’a yönelik istenen toptan değişiklik, boşanma hakkının neredeyse kullanılamaması anlamına gelen aile hukukunda arabuluculuk uygulamasının gündeme getirilmesi, “ailenin korunması” adı altında kadınların toplumsal pozisyonunun “annelik” ile sınırlandırılması gibi çeşitli politikalar nafakaya yöneltilen itirazlarla birlikte kadınların toplumdaki konumunun daha da geriye çekilmesi ve kadınların sosyal ve ekonomik haklarına yöneltilen tüm bu saldırıların zemininin güçlendirilmesi anlamına geliyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül (Arşiv)
İlgili haberler
NAFAKA GERÇEKLERİ
Nafaka nedir, ne değildir? Neden kadınlar için vazgeçilmez bir haktır? Nafaka boşanma sonrası kadınl...
Aile Bakanı Mahinur Göktaş, nafakaya göz dikti: ‘M...
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, süresiz nafaka uygulamasına karşı ‘mağdur er...
Yeniden Refah Partisinden nafakaya dair kanun tekl...
Nafaka hakkına saldırılarla gündeme gelen Yeniden Refah Partisi, Meclisin Kadın Erkek Fırsat Eşitliğ...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.