Çocuk istismarına af getirme peşinde olanlar kadınların tepkisine rağmen her fırsatta bu öneriyi yeniden gündeme getiriyorlar. Son olarak TBMM Adalet Komisyonunda AKP’li Abdullah Güler; cezaevlerinde TCK 103 çerçevesinde 2020 yılı rakamıyla 645 hükümlünün bulunduğunu, bunların şu anda yasal olarak evli olduğunu, aile birliği kurduğunu, bu ailelerin korunması için ceza ertelemesinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Aynı gün, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararından hemen önce devreye sokulan Kadına Yönelik Şiddetin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunda, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan 15 yaşındaki çocukların nikahının “insan hakkı" olduğunu savundu.
2016 yılından bu yana sistematik olarak bu fikirler karşımıza çıkıyor. Hatırlayalım; 2016’da üç AKP milletvekilinin imzasıyla gece vakti apar topar Meclis gündemine getirilmişti bu tasarı ilk olarak, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işler” sözleriyle yasaları, sözleşmeleri çiğneye çiğneye savunmuştu af tasarısını. Büyük tepkiler çeken tasarı geri çekildi ama yeniden Meclise getirme yolları hep arandı.
İstanbul Sözleşmesi’nden, bir geceyarısı kararıyla çıkılmak istenmesi, bugün Çocukların Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan Lanzarote Sözleşmesinden de çıkış yöntemi olarak görülebileceği tehlikesini taşıyor. İstanbul Sözleşmesini hedef alan kesim, çekilme kararının ardından “Bu yetmez, Türkiye Lanzarote Sözleşmesinden de ayrılsın” sözlerini sarf etti. Bunu diyenlere çocuk yaşta evlendirilen Feride’nin “keşke”leri en büyük yanıtı veriyor, “Hayata tam adım atmadan, hayatı anlamadan evlendim. Ergenlik çağlarım bile evlilik içinde geçti. Keşke beni erkenden evlendirmeselerdi. Böyle susan bir kadın olmazdım, böyle ezdirmezdim kendimi.”
15 YAŞINDA EVLENDİ, 16’SINDA ÇOCUĞU OLDU
Feride, henüz 29 yaşında. 15 yaşında evlendi. 4 çocuğu var. İlk çocuğunu 16 yaşında doğurdu. Aile zoruyla evlendirildi. Evlendirildiği Hasan ondan 9 yaş büyük, şimdi tekstilde işçi. “Aile dostuydu, tanıdıktı” diye evlendirildiğini söylüyor Feride, “Nişan yaptılar, 7 ay içinde de düğün. Dini nikah yaptık, sonra yaşımı büyüttüler öyle de resmi nikah kıydılar.”
Kocası, kaynı ve kayınbabası üç erkekle yaşadı Feride bundan sonrasını, eve bakacak bir “kadın” olarak alınmıştı. Pişman erken yaşta evlendiğine, ama zaten ona soran olmamış. Ancak devlet 16’sında doğum yapan bir çocuğu en azından doğum yapınca fark edip koruma altına alabilirdi. Yapmadı. Feride çocuk yaşta art arda doğum yapmaya devam etmiş.
‘BAŞKA BİR HAYATIM OLSUN İSTERDİM’
Çocukluğunu yaşayamayan, hayallerini gerçekleştiremeyen bir kadın Feride, güçlendirilmeyen, bir başına bırakılan kız çocuklarının yaşadıklarını özetliyor adeta, “Evlendikten sonra çok ağladım. Erken yaşta evlenmeseydim biraz da büyürdüm olgunlaşırdım. Şimdi kim ne derse desin hayır diyemiyorum, düşmanım bile gelse hayır diyemem. Biraz daha geç evlenseydim işe gider gelirdim, herkesten bir şey öğrenirdim. Böyle susan bir kadın olmazdım belki… Hayır demeyi bilsem belki daha geç evlenirdim, böyle olmazdı. Başka bir hayatım olsun isterdim. O zamana dönsem okumak isterdim. Polis olurdum belki. Çocuk olduktan sonra daha zor oldu, ilk hamileliğimde ağladım çok, ‘Küçücük çocuğa nasıl bakacağım?’ diye. Daha 16 yaşımdaydım. Bilmezdim çocuğa nasıl bakılır… ”
Yoksul bir ailede büyümüştü Feride, evde bir tabak eksilsin diye verildi belki de o yaşta, “Evde hiçbir şey olmazdı yemeye. Evde yağ olmazdı babamızdan para isterdik vermezdi. Annemi aşağılardı. O evde çektiğim acıları yokluğu evlendikten sonra çekmedim, ama çocukluğumu da yaşayamadım.“
YAPAMADIKLARI, YAŞAYAMADIKLARI KURSAĞINDA DÜĞÜM…
Evlendikten sonra hiç güçlü hissedemediğini anlatıyor Feride, eşe bağımlı. Ayakları üzerinde duramaması en çok içini yakan şey, “Eşim beni çok ezdirdi. Gelin kısmı her şeye karışmaz dendi. Eşyalarımı bile ben seçemedim evlendikten sonra, görümcem defolu şeyler aldı. Hayata tam adım atmadan, hayatı anlamadan evlendim. Ergenlik çağlarım bile evlilik içinde geçti. Başka kültürleri başka yöreleri tanımak başka şehirleri gezmek isterdim. Yapamadım… Çalışmayı istiyorum şu anda, hem evimin eksiğini alırım, para biriktirir kenara koyarım istiyorum. Şimdi 4 çocukla zaten nereye gideceğim? Evlenmeseydim bir mesleğim olurdu, hem annemi de bu kadar ezdirmezdim, o da çok ezilmiş… İSMEK’e gidip dikiş nakış öğreneyim el sanatları öğreneyim isterdim, ama çocuk olunca o bile gerçekleşmedi.”
Tüm bunları anlatmaya bile doğru dürüst fırsat bulamıyor Feride, ne kucağındaki bebe ne evde bağrışan çocuklar müsaade ediyor. 12 yaşında bir kızı var ona bakıp “Çocuklarımın asla erken yaşta evlenmesini istemem. Her birini okutacağım. Her birini sevdiği ile evlendireceğim. Kendi ayaklarının üzerinde dursunlar isterim” diyor.
FERİDE BİR TANE DEĞİL AMA MEKANİZMALAR UYGULANIRSA FERİDELER KURTARILABİLİR
Feride tek değil. TÜİK verilerine göre Lanzarote Sözleşmesi’nin 2012 yılında yürürlüğe girmesinden 2018 yılına dek en az 131 bin 544 çocuk doğum yaptı. TNSA Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları verilerine göre ise 16-19 yaş grubundaki kız çocuklarının evlilik oranı yüzde 15.9.
Uluslararası Çocuk Merkezinden Dr. Ayşegül Esin, yakın zamanda geri çekilme kararı alınan İstanbul Sözleşmesi de zorla evlendirilerek eşitsizliğe ve istismara itilen kız çocuklarının korunması ve güçlendirilmesi için devletlere pozitif yükümlülükler yüklediğini söylüyor. “İstanbul Sözleşmesi kapsamında taraflar, mağdurlara koruma ve destek hizmetleri vermekle, her türlü şiddet tanığı çocukların hak ve ihtiyaçlarının dikkate alınmasının sağlanması için gerekli hukuki veya diğer tedbirleri almakla mükellef. Sözleşme çocuğun yaşına uygun psiko-sosyal danışmayı, çocuğun yararını göz önünde bulundurmayı yükümlü kılar taraf devletlere. Yetişkin bir bireyi veya çocuğu evlenmeye zorlayan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere hukuki veya diğer tedbirleri alır.”
Yani Esin’e göre geri çekilme kararı değil, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması Ferideleri kurtarabilir.
CİNSEL ŞİDDETE KARŞI GÜVENCE: LANZAROTE SÖZLEŞMESİ
Tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi hedefte olan Lanzarote Sözleşmesi de çocuklar için bir güvence, EŞİK üyesi Prof Dr. Gülten Sönmez de Lanzarote’yi onaylayan her ülkenin cinsel şiddetin önlenmesi için çocuklara ve ailelerine bilgi sağlayarak onları güçlendirmesini, parlamento ve yerel yönetimlerin çocuğa karşı şiddetin önlenmesi, çocukların korunması ve faillerin cezalandırılması için gerekli bütün önlemleri almasını içerdiğini aktarıyor.
Çocukları, ailelerini/bakıcılarını çocuğa karşı cinsel şiddetin önlenmesi ve rapor edilmesi konularında bilgi ve yöntemler ile donatmak ve bu konuda farkındalığı artırmak da Lanzarote’nin taraf devletlere uygulamasını söylediği yükümlülüklerden.
Ancak Sönmez, Lanzarote Sözleşmesi’nin etkin uygulanmadığını düşünüyor, Dr. Ayşegül Esin de Türkiye’de çocuğu korumaya yönelik tedbirlerin alınmadığı fikrinde.
ERKEN YAŞTA EVLENME: RİSKLİ DOĞUMLAR, KRONİK TRAVMALAR…
Esin, aynı zamanda Lanzarote’nin ve yasaların uygulanmaması sonucunda gerçekleşen erken yaşta evliliklerde risklere şöyle dikkat çekiyor:
• 18 yaş ve altındaki gebeliklerde annenin ölüm riski, 18-25 yaşa göre 2-5 kat daha fazladır,
• Annede ölümle sonuçlanabilen yüksek tansiyon ve beraberinde nöbetler (gebelik zehirlenmesi) görülme riski artar; bunun sonucunda hem anne hem de bebek ölebilir.
• Çocuk bedeninin hamileliğe hazır olmaması yüzünden çocuk yaşta anne olanlarda beslenme yetersizliği ve kansızlık görülmesi artar.
• Annede kemik gelişimi halen devam ettiğinden zor doğumlar meydana gelir ve sonucunda rahim yırtılması, cinsel organlarda yaralanma ve yırtıklara bağlı fistüller, idrar ve gaita kaçırma gibi durumlar ortaya çıkar.
• Çocuğun normal cinsel gelişimini tamamlayamadan evlendirilmesi, fiziksel, ruhsal ve cinsel sağlık yönünden “travma”ya yol açar.
• Çocuk yaşta evlenenler, fiziksel, ruhsal, cinsel, her tür şiddete karşı, yetişkin kadınlara göre daha savunmasızdır. Bu çocuklar, evliliklerde cinsel nesne olarak görülme, aile tarafından ticaret nesnesiymiş gibi para karşılığı verilme, koruyucu mekanizmalar olmadığı için itiraz edememe, şiddet ve kötü muamele karşısında çaresizlikle karşı karşıya kalmakta, intiharlara sürüklenebilmektedir.
• Kendiliğinden ya da isteyerek düşükler, ölü doğum, bebek ölümü ve çocuk ölümleri artar.
Erken yaşta evliliği savunanların “rıza”yı öne sürmesine karşı Esin “ruhsal olgunlaşması tamamlanmamış, gelişimsel olarak hazır olmayan bir çocuğun/ergenin evlenme ile ilgili rıza göstermesinden söz edilemez” cevabını veriyor ve ekliyor: “Çocuğun cinsel istismarı olan bir hakikatin, görmezden gelinip ‘evlilik’ adı altında normalleştirilmesi travmanın şiddetini artırır ve kronik travmaya dönüştürür. Çocuk yaşta evlendirilen çocukların çoklu hak ihlaline maruz bırakıldığını söyleyen Esin, “Bu evlendirmelerin, anne ve doğacak bebek üzerinde son derece ağır sağlık riskleri vardır; ayrıca suçtur. Hiçbir koşulda gerçekleşmemeli, izin verilmemeli ve meşrulaştırılmamalıdır. Bu konuda verilecek mücadelenin temelini ise ‘yoksulluk ve toplumsal cinsiyet ayırımcılığı’ ile mücadele oluşturmalıdır” diyor.
ÇOCUKLAR İÇİN BU SÖZLEŞMELER SAVUNULMALI
Prof. Dr. Gülten Sönmez’e göre Lanzarote Sözleşmesi’nin uygulanmaması çocukları eşitsizliğe itiyor “Lanzarote Sözleşmesi 18 yaşına kadar çocukların çocuk olduğunu savunur, erken yaşta evlendirmelere karşdır, çocuğun cinsel bakımdan kendini koruyabilecek güce gelmesi için,‘hayır’ demesini öğrenmesi için parlamentoya, yerel yönetimlere, ailelere görevler verir. Bu bazı çevrelerin işine gelmiyor. Çünkü 15 yaşında çocuk evlendirilebilir diye bakıyorlar. Bu karanlık tutum çocuklar için çok tehlikeli. Bu kız çocuklarını hayatta etkisiz hale getirmedir. Lanzarote Sözleşmesi çocuk cinsel istismarını önleme sözleşmesidir. Cinsel şiddete karşıdır. Ceza yasalarında, medeni kanunda Lanzarote’yi destekleyen yasalar da var, Sözleşme ve bu yasalar eksiksiz uygulanmalı.”
Sözleşmeden, bir gece yarısı kararıyla çıkılmak istenmesi, Lanzarote Sözleşmesi’nden de böyle bir çıkış yöntemi olarak görülebileceği tehlikesini taşıyor.
Dr. Ayşegül Esin de bu sonuçtan korktuklarını ifade ediyor, “Toplumun, Cumhurbaşkanlığının İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına tepkisini görüyoruz halen devam edip haklarımızı geri almak istiyoruz. Yapılması gereken halka bu Sözleşmelerin işlevinin basit, anlaşılır, hukuk dilinden arındırılarak anlatılması. Savunuculuk çalışmalarının yapılması, özellikle TBMM’de milleti temsil eden vekillere anlatılması, parlamentonun yakından izlenmesi ve medya desteği.
DEVLET OKULLARINDA İSTİSMARA KARŞI EĞİTİMLERE ENGEL
Uluslararası Çocuk Merkezi tarafından yürütülen “Beşte Bir” projesinin yerel ayağı, Türkiye’de ilk olarak Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda 28 Kasım 2013 tarihinde gerçekleştirilen imza töreni ile Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Paktı'na imza atılarak tanıtım toplantılarıyla başladı. Gülten Sönmez de istismara karşı çocukları koruma projesinin bir parçasıydı ve okullarda eğitimler vermeye başlamışlardı: “Biz 2013’ten itibaren anasınıfı öğretmenlerine, çocuklara, velilere bu kapsamda eğitimler verdik. Ancak 2018’de yerel yönetimlere “milli eğitimlere giremezsiniz” diye karar çıkardılar ve biz bu eğitimleri bu kurumlarda verememeye başladık, özel okullarda vermeye devam ettik.”
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
EŞİK: Çocuk istismarcılarına af istismarcılara teş...
Meclis komisyonlarında TİHEK Başkanı Süleyman Arslan ve AKP’li vekil Abdullah Güler’in 'erken yaşta...
Eskişehirli kadınlar: Çocuk istismarını aklamayı a...
Meclis komisyonlarında TİHEK Başkanı Süleyman Arslan ve AKP’li vekil Abdullah Güler’in erken yaşta e...
Lanzarote Sözleşmesi’nin 13. yıl dönümü: Çocuk ist...
Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.