— Hatay, İskenderun'da yaşıyoruz. Ben Suriyeliyim. 2013 yılında buraya geldim. Bu kadar.
— Biz zor durumda kaldık yani hemen çıkamadık. Merdivenler üzerimize döküldü. Üçüncü katta oturuyorduk. O anı ne hatırlıyorum ne unutuyorum. Hiçbir şey hatırlamak istemiyorum. Çocuklarımızı alıp kaçtık hemen. Yağmur altında, çıplak ayak, başım açık. Yani Allah göstermesin bir daha.
— Mustafa Kemal Mahallesi'nde (İskenderun/Mustafa Kemal Mahallesi)
— Çadırda kalıyoruz.
— Çadır kurulmadan önce cemevinde kaldık. Sonra bir gece zaten cemevine gelmeden önce dışarıda kaldık. Sonra cemevine geçtik, sonra buraya geldik.
— Yiyecek dışarıda veriyorlar, günde iki kere üç kere. Hâlâ açık, istediğiniz kadar alabiliyorsunuz. Çocuk bezi, çocuk maması var yani veriyorlar Cemevi'nde. Burada da verdiler zaten bende arttı oradan aldığımda. Sadece her şey sıra bir de ırkçılık. Başka bir şey değil yani.
— Ben iki kere gittim sonra eşim bana izin vermiyordu. Yok, gitme diyordu çünkü itekliyorlar. Benim kucağımda çocuğum var. Sonra çocuğu alıyor, dilenmeye geliyor diyorlar. Yani öyle bir şey yok, zaten ben hayatımda kimseden bir şey almadım ama şimdi almak mecburi. Bakıyorsun çocuğun bir ihtiyacı var, bir şeyi var. Zaten bizi boş ver, biz ne yiyoruz ne içiyoruz düzgün. Sonra böyle bir şey söylenince benim çok zoruma gidiyor ama bu hepimizin bir durumu yani. Hepimiz aynı hâldeyiz. Bir şey diyemem yani…
— Sırada, tuvalet yani affedersin lavaboya geçtiğin zaman kirli ya her taraf ya da bir hırsızlık olduğu zaman ilk siz yaptınız. Ne bileyim yani, herkesi demiyorum ama var, içlerinde var. Direkt diyorlar, aha Suriyeliler yaptı diyorlar.
— Yani işte diyorlar, burasını da mı Suriye yaptınız. Gidin ülkenize. Öyle bir şey diyorlar. Yani biz zaten orada bir şey olsa, biraz güven olsa biz zaten giderdik. Bekleyemiyoruz, böyle bizi kovun demiyorum. Yani zaten koyuluyoruz her gün ama yani orada hayat birazcık iyiyse biz zaten giderdik. Beklemezdik yani.
— Zaten şimdi hani otobüsler bedava. İstanbul’a gidebilirsin, Adana'ya yani her tarafa gidebilirsin ama ben niye çıkmıyorum buradan. Çünkü yani gerçek buradan hani dedim ya sana 2013'den beri buradayım. Yani buraya çok alıştım, çok sevdim. Burada okutuyorum çocuğu burada yaşıyoruz yani. Artık benim için burası çok değerli bir yer. Yani bırakıp gidemem, inan ki. Yani ölürsem burada ölürüm. Ya da ne bileyim Allah ne yazıyorsa…
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Depremin 17. gününden notlar | Kalp hastası bebek,...
Kendileri de depremzede olan, depremin ilk gününden bu yana dayanışma ağlarında yer alan, özellikle...
Depremden 17 gün sonra Nesrin anlatıyor: ‘Ölümü be...
Depreme Antep’te yakalanan ve 17 gündür ailesiyle beraber parkta kalmak zorunda kalan Nesrin, günler...
Depremin 16. gününden notlar | Koşullar ağır, Ekme...
Ekmek ve Gül gruplarından kadınlar 16. gününde deprem bölgesinden notlarını aktarıyor…
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.