6 Şubat günü Şule Çet’in katilleri ilk kez yargı önüne çıktı. Hınca hınç dolu bir salonda yapıldı duruşma. Salona giremeyen niceleri de dışarıda bekledi, gelişmeleri izlemeye çalıştı herkes güçlükle de olsa. Çünkü adaletin salonu küçük ama kadın dayanışması büyüktü…
Üniversite öğrenimini sürdürebilmek için çalışmak zorunda kalan, yoksul, emekçi bir kadına sahip çıktı kadınlar. Ailesinin, arkadaşlarının sosyal medyada başlattığı çalışma olmasaydı, bu çağrı kadınlar tarafından sahiplenilmesiydi intihar olarak kalacak, dosya kapatılacak ve şu an tutuklu olan iki adam elini kolunu sallayarak gezmeye devam edecekti.
Adaletin ne kadar sınıflı ve erkek olduğunu bir kez daha gördük Ankara Adliyesinde. Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şule’nin babasına “Kızın neden çalışıyordu” diye sorabildi. Şule’nin ailesinin yoksulluğunu böyle pervasızca yüzüne vuran ‘yüce adalet’, üniversitede bir çocuk okutmanın nasıl bir maliyet olduğunun farkında olmadığını da gösterdi böylece.
Bu ülkede okumak öyle kolay değil Hakim Bey! Yoksulsanız, aileniz zar zor geçiniyorsa, çok isteseler de size para veremezler, üniversite eğitiminin masraflarını karşılayamazlar ve üniversite öğrencilerinin çoğu çalışır, çalışmak zorunda kalır. Hatta ortaokul, lise eğitimini tamamlayamayan ve çocuk işçi olan milyonlar var, biliyor musunuz?
Şule’nin çalışmasının sebebi ailesi ve kendisi değilken; bu eşitsiz, rezil düzen yoksullara yaşama şansı tanımazken, bir kadın cinayeti dosyasında sınıfsal olarak da Şule’yi ve ailesini ezdi adalet. Bunu da yaşadık, gördük. Hem erkek hem de zengin adaleti...
Öğrenimini sürdürmek için çalışmak suç oldu adaletin gözünde. “Çalışmayacaksın, okumayacaksın, sokağa çıkmayacaksın, kimseyle konuşmayacaksın, patronun paranı vermiyorsa istemeyeceksin, hiçbir şey yapmayacaksın...” Bunu söylediler bize yeniden, yeniden, yeniden.
MAHKEME GÜNÜ NE ŞULE NE DE AİLESİ SAHİPSİZDİ
Şule’nin neden orada olduğu, içki içtiği, adamla ilişkisi mi olduğu, öğrenci evine erkeklerin gelip gelmediği ve daha buraya yazmak istemediğim ve istemeyeceğim bir dolu olmaması gereken vardı yargılamada. Bunların ayrıntıları basında yer aldı. Aslında bildiğimiz ve beklediğimiz tabloyu bir kez daha gördük. Güya iki adamı yargılayan mahkeme, yine utanmadı, sıkılmadı ve kadını yargıladı, aslında bütün kadınları yargıladı.
Hepimize haddimizi bir kez daha bildirmek üzere kurulmuştu mahkeme, bunu yapmaktan hiç imtina etmedi. Ama mesele şu ki; zengin ve güçlü tanıdıkları olmayan üniversite öğrencisi genç bir kadın için toplanmıştı insanlar, salon doluydu, 6 Şubat günü Ankara’da olan olmayan herkes bu davayı izledi. Ne Şule sahipsizdi ne de ailesi ve arkadaşları…
Şule Çet davasının görüldüğü Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunun önü
ŞULE’NİN DURUŞMASI DEVAM EDERKEN...
Ne çok dosya var böyle kapanan, kapatılan, intihar denilip geçilen, haberimiz bile olmadan öldürülen ne çok kadın… Şule’nin duruşması devam ederken, başka bir kadın cinayeti dosyası daha vardı Ankara Adliyesinde, Ayşe Atasayar davası. Erkek arkadaşı tarafından dövülerek öldürülen Ayşe’nin dosyasında daha önce kasten öldürmeden verilmiş olan ceza Yargıtay tarafından bozulmuş, “Öldürme değil kasten yaralama var” denilmişti. Yargıtay bozma kararının ardından Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmada, mahkeme ne yazık ki Yargıtay kararına uydu, sanığa yaralamadan ceza vererek üstüne bir de tahliye kararı verdi.
Şule ÇET’in duruşması görülürken, aynı adliyenin başka bir salonunda bir kadın cinayeti dosyası sanığı tahliye edildi. Otopsi raporunda ölüme neden olan onlarca darbenin var olmasına, darplardan sonra Ayşe’nin hastaneye ulaşmasına engel olunduğuna ilişkin kanıtlar var olmasına karşın, sadece yaralamadan ceza verilip, bir kadın cinayeti sanığı özgür bırakıldı.
Sonra Aysun Yıldırım’ın ailesinin çığlıklarını duydunuz mu? İşyerinde intihar etti denilerek dosyası savcılık tarafından kapatılmış başka bir kadının dosyası için çabalıyor ailesi. “İntihar değil, cinayet, bunu araştırın” diye çırpınıyor, sosyal medyadan kampayalar başlatıyor.
KADIN DAYANIŞMASINA DEVAM EDECEĞİZ
Çarşamba gününden beri düşünüyorum, adalet diye didiniyoruz, davaları takip ediyoruz, “Bu bir kadın cinayeti dosyası, kadını değil adamları yargılayın” diye çırpınıyoruz. Oysa bu olmadan da işleyen bir adalet değil mi ihtiyacımız olan? Kadınların takip etmesine gerek olmadan Ankara Adliyesinin savcılarının cinayetten dava açmaları zaten gerekmez miydi? Yapmadılar ama, daha kötüsü yapmadıkları o kadar çok ki, kadınları öldüren erkeklere dokunmamakta ısrar ediyor yargı.
O yüzden bu memlekette adalet falan yok. Kadınlar için hele asla yok, yaşadıklarımız bunu bize bir kez daha gösterdi. Ama şunu öğrendik işte, yan yana olacağız ve erkekliğin gücüyle karşımızda duran herkese, her şeye karşı birbirimize sahip çıkacağız. Bunu yapabildiğimiz oranda Şule’nin katillerini de diğer katilleri de koruyamayacaklar daha fazla.
Velhasıl kadın dayanışmasına devam edeceğiz, bizim gücümüz bu. Dert olsun kadınların hayatını cehenneme çevirmek için uğraşanlara…
İlgili haberler
Şule Çet ve hepimiz için adalet…
Attığımız her adımı, ağzımızdan çıkan her sözü, giydiğimiz her bir kıyafeti defalarca düşünen kadınl...
ŞULE ÇET DAVASI: Sanıklar tutuklu yargılanacak
Bir plazadan düşerek şüpheli şekilde yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Şule Çet davası görüldü....
GÜNÜN TEPKİSİ: Şule Çet davasında korkunç savunmal...
Şule Çet’in ölümüyle ilgili dava görüldü. Dvada sanıkları savunan yaptığı savunmalar büyük tepkilere...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.