Diyanet İşleri Başkanlığı “Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” sorusuna sitesinde “Evlat edinenle evlatlık arasındaki bu ilişki sebebiyle bir evlenme engeli doğmadığı gibi, evlatlığın kendi öz anne babasının yerine, evlat edinenlerin nesebine kaydedilmesi de caiz değildir” yanıtını vermiş, verilen yanıt kamuoyunda tepki çekince siteden kaldırılmıştı. Verilen fetvanın medeni kanuna aykırı olduğunu belirten Demokrasi İçin Hukukçulardan (DİH) kadın avukatlar da Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında “Din Hizmetlerinin Kötüye Kullanılmak”tan suç duyurusunda bulunmuştu.

Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan incelemede “Diyanet İşleri Başkanlığının evlat edinme ile ilgili olarak açıkladığı görüşünün. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasanın 26/1 maddesinde düzenlenen düşünce ve ifade özgürlüğü ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında olduğu, açıklanan görüş ve düşüncenin somut olarak kimseyi hedef almadığı, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun ifade özgürlüğü kapsamında din kuralları çerçevesinde düşünce ve fikirlerini söylemekten ibaret olan eyleminde suç unsuru görülmediği anlaşılmakla şikayet edilenler hakkında suçlamaya dair dilekçenin, 4483 Sayılı Kanunun 4/San maddesi uyarmen İŞLEME KONULMAMASINA” karar verildi.

‘TÜRKİYE’DE GEÇERLİ HUKUK ŞERİAT HÜKÜMLERİ DEĞİL, MEDENİ HUKUKTUR

Kararı Ekmek ve Gül’e değerlendiren şikayetçi avukatlardan Songül Beydilli, “Türkiye Cumhuriyeti devletine bağlı kamu kurumu olan Diyanet işleri Başkanlığının ve görevli memurların, Anayasa’da tanımlanan devletin laik, sosyal hukuk devleti ilkelerini ve Türk Medeni Kanunu hükümlerini ihlali teşvik eder biçimde; şeriat hükümlerine göre evlat edinilenle evlenileceği yönünde fetva yayınlaması, açıkça anayasal düzeni ihlal suçudur ve etkilediği nüfus dikkate alındığında, ihlali teşvik de etmektedir” dedi. Bu açıklamanın evlat edinilen çocukların istismar edilmesinin de teşviki olduğuna dikkat çeken Beydilli, “Türk Medeni Kanunu 129. maddeye göre evlat edinen ile evlatlık ve onun çocukları arasında evlenme yasaktır. Türkiye’de geçerli hukuk şeriat hükümleri değil, medeni hukuktur. En başta kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara uyma yükümlülüğü vardır. Söz konusu açıklama, sıradan bir kişinin açıklaması değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı adına yapılmış bu açıklamanın düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu karar aynı zamanda, yargının düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki çifte standartını ortaya koyan bir karardır. Muhaliflerin, içeriği suç, suça teşvik içermeyen düşünce açıklamaları, cezalandırılırken, devlet kurumu adına açıkça Anayasa ve kanunlara aykırı ve anayasal düzeni ihlali teşvik içeren fiiller cezasız bırakılmaktadır” dedi.

Fotoğraf: Gülnaz Bingöl/csgorselarsiv.org