Ortadoğulu kadınlar Barış Konferansında buluştu
Birçok Ortadoğu ülkesinden kadının katıldığı konferansta kadınlar savaş ve barış deneyimlerini paylaştı. Savaşın kadınlara etkilerini anlattı.

Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) tarafından Bakırköy’de bulunan Tarık Akan Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen 2. Ortadoğu Barış Konferansının ikinci gününde "Ortadoğu savaş kıskacında kadın ve barış" ve "Ortadoğu'da emek" başlıkları gündemdeydi.

"Ortadoğu'da savaş kıskacında kadın ve barış" oturumunda Filistin Kadınlar Komitesi Birliği'nden (UPWC) Abeer Abu Khdeir, Lübnanlı Siyaset Sosyoloğu Prof. Dr. Houda Rızk, Tunus Halk Cephesi'nden Mubarewke Brahmi, Bahreynli Sameyya Khail ve Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayla Akad konuştu.

‘FİLİSTİN'DE KADINLARDA İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 65’
Filistin Kadınlar Komitesi Birliği'nden (UPWC) Abeer Abu Khdeir, 1980'de kurulan UPWC'nin, "Filistinli kadının yararına çalışan bir direniş sembolü" olduğunu ve Kudüs'teki merkezinin İsrail tarafından kapatıldığını söyledi. Khdeir, işsizliğin erkeklerde yüzde 22, kadınlarda yüzde 65, gençlerde yüzde 53 olduğunu söyledi.

Lübnan'da İsrail'e karşı 1948'de direnişin başladığını söyleyen Lübnanlı Siyaset Sosyologu Prof. Dr. Houda Rızk, "2000'li yıllarda İsrail'i topraklarından kovabildi. 2006'da İsrail tekrar saldırdı. Sebaa çiftlikleri hala İsrail'in işgali altında. Lübnanlı kadınlar çok bedel ödedi. Taşrada çalışan kadın kente yerleştirildi. Lübnanlı kadınlar hakkında konuşurken siyasi tutuklu kadınlardan bahsetmemiz lazım. Suudi Arabistan'da özgürlük istediği için hapislerde kalan kadın var. Basın kadın araba kullanıyor diye neredeyse göbek atacak. Birçok ülkede durum böyle. Türkiye'de Leyla Güven açlık grevinde. Suriye'ye baktığımızda terör eylemlerinde tekfircilerin başını çektiği terör örgütleri kadını öldürdüler her şeyi yaptılar. Savaşın maliyeti kadınlar üzerinde büyük oldu. Çeşitliliği yok etmek üzerine kurmuşlar" dedi.

‘TUNUS'TA SADECE ÖRTÜ DEĞİŞTİ’
Tunus Halk Cephesi'nden Mubarewke Brahmi, "2011 devriminden sonra kazanımlardan geri çekilmeler başladı. Muhammed Buazizi'nin kendini yaktığı dönemlerde ülke kaynayan bir tencereydi. Örtüyü değiştirdiler ama içi aynı. Kararları efendiler alıyor. Biz sürünmeye devam ediyoruz. Tunuslu kadın onurlu bir yaşam sürdüremiyor" dedi.

2011 devrimiyle beraber kendilerine "Güzellikler olacak denilerek söz verildiğini" söyleyen Brahmi şöyle konuştu: "Müslüman Kardeşlerin devrimle ilgisi yok. Devrimde rolleri yoktu. İngiltere'de yaşıyorlardı. Ülkeye devrimden sonra geldiklerinde 'Üzerimize ay doğdu' demişlerdi. Ülkeyi teröre bıraktılar. Kartaj'daki cumhurbaşkanlığı sarayında yeşil kırmızı halılarla teröristleri karşıladılar. Suriye'de olup bitene bakın. Suriye'nin dostları adı altında toplantılar yaptılar. Tunusluların başına gelen sizin başınıza gelmesin diye dua ettik. Tunus İslamcılarının eli vardı Suriye'de. IŞİD'de Tunuslu eleman vardı. Suriye'yi IŞİD'den koruduğu için Beşar Esad bayrakları taşıdık."

‘AB İLE ANLAŞMALAR TARIMI BİTİRDİ’
Tunus'ta tarımın AB ile yapılan anlaşmalardan dolayı bitme noktasına geldiğini söyleyen Brahmi, "Tarım AB'den dolayı bitti. Kendi tohumlarımızı ekemiyoruz. Kendi kendimize tohum üretemiyoruz" dedi.

Bahreynli Sameyya Khail ise, "Bahreyn'de tutuklular ağır çekimle ölüme bırakılmıştır. Körfez ülkesinin kadını, Bahreyn kadını konusu karmaşık bir yapıdır. Hak elde etmek için büyük mücadele gerekir" dedi.

Ayla Akad, "Çoğu kadın belediye başkanlarımız cezaevinde. Kadınlar cezaevine alınarak sadece susturulmak istenmiyor. Belediye eş başkanlarımızla beraber kaldım. Ailelerinden sürgün edildiler, 500-1000 km uzaklıkta... Ailelere ve topluma verilmek istenen mesaj var. Ulusal talepleri olan kadınlarız, ulusal talepler kabul edildiğinde cins mücadelemiz devam edecek" dedi.