NAFAKA ÇALIŞTAYI: Asıl sorunu nafakasını alamayan kadınlar yaşıyor
Ankara Barosunun düzenlediği Nafaka Çalıştayında asıl sorunun kadınların mahkeme kararıyla kesinleşmiş nafakayı bile alamaması olduğu ortaya çıktı.

Yasal düzenlemelerin muhataplarından bağımsız bir kısım mağduriyetler üzerine konuşulduğu günlerde Ankara Barosu kadın hakları merkezi bir çalıştay düzenledi. Nafaka sisteminin enine boyuna hukukçular, akademisyenler, kadın örgütü temsilcileri, sosyal çalışmacılarla konuşulduğu çalıştay, kadınlar için esasen “nafakayı alamamak” gibi temel bir sorun olduğunu ortaya koydu.

Bu hakikaten ilginç bir sonuç. Çünkü nafaka mağduru babalar, erkekler üzerinden öyle bir gürültü koparılıyor ki, sanki memleket nafaka ödemekten perişan olmuş babalarla dolu. Buna ilişkin hiçbir veri yok, bir istatistik yok ama öyleymiş gibi gösteriliyor. Oysa çalıştayda yan yana gelen hukukçular kadınların yaşadıklarını konuştular. Mahkeme kararına rağmen nafakasını alamayanlardan ibaret aslında sistem.

Vurgu yapılan bir diğer konu da; kadınların hayatın her alanında yaşadığı eşitsizliği görmezden gelinerek nafakayı tartışmanın sakıncalarıydı. Kadınların eğitimden, sosyal güvenceye kadar yaşamının her alanına yayılan haklara ulaşımdaki eşitsizlik, evlilik hayatının tümüne de yansıyor. Evlilik sona erdiğinde kadının payına düşenin yoksulluk olmadığını kim söyleyebilir? Ev işleri, çocuk, hasta, yaşlı bakımı kadını eve kapatırken ya hiç çalışmamak ya da bu koşullar pahasına çalışmak düşüyor kadınların payına.

‘BOŞANAN KADIN SÜRÜNSÜN!’
Ev içi emek dediğimiz emek sadece kadının yükü olduğu sürece kadının dış dünyaya erkekle eşit katılması olanaklı değil ne yazık ki. Kadın çalıştığında da bu yükümlülüklere uygun çalışmak zorunda olduğundan erkekten daha az kazanan oluyor hep. Toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle “kadının işi” diye tanımlanan bu yükümlülükler nedeniyle kadın, hiçbir zaman erkekle eşit olamıyor, boşanma durumunda da doğal olarak yoksulluğa düşen taraf kadın oluyor.

Durum böyle iken, kadının iş gücüne katılımı, kadın işsizliği, TÜİK dahil bütün istatistiklerle sabitken “Nafakayı sınırlayalım, kadınlar süresiz nafaka almasın” demenin “Kadınlar boşanmasın, boşanırsa da sürünsün” demek olduğu ortada değil mi?

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan çalıştayının sonuç bildirgesinde dikkat çekilen bir diğer nokta da, bu tartışmanın Meclis boşanma komisyonu diye bilinen raporun çıktısı olması. Hakikaten bir süredir kadınlara dair ne gibi bir olumsuzluk konuşulsa altından bu rapor çıkıyor. (Raporun ayrıntılarına BURADAN ulaşabilirsiniz) Raporu düşününce başka yasal haklarımıza da saldırıların gelebileceği yönünde uyarılar var, ki bu durum son derece önemli.

6284 sayılı yasa, yani kadınları şiddete karşı koruyan yasa, miras, mal rejimi gibi konular, aile hukukuna arabuluculuk gibi meseleler de kapıda bekliyor. Özetle kadınlara dair yasal kazanımların tamamına yönelik topyekün bir hazırlık var gibi görünüyor.

Şimdi düşünsenize Türkiye’den söz ediyoruz, eşitsizliğin verilerinin olduğu, kadına yönelik şiddetin durmaksızın artarak devam ettiği… böyle bir ülkede kadınların sorunlarının çözümleri için yasal düzenleme yapılması gerekmez mi? Sorun nerede diye çalışma yapıp, kadınlar için kafa yormak değil midir normal olan?

Bunun aksini yapmak kadınları “evde tutacağız, ne pahasına olursa olsun boşanmalara engel olacağız” demekten başka bir şey değil. Siyasal iktidarın yaklaşımı düşünüldüğünde de yasaların bu yaklaşıma göre düzenleme hamlesine girildiğini söylemek zor değil.

BUNLARIN HEPSİ YALAN!..
Önümüzdeki dönem yasaları daha çok konuşacağımız bir dönem olacak belli. Bu arada yerel seçimi de unutmamak gerek tabii, kadınların canı pahasına bütün haklarını ortadan kaldırmak isteyenler kadınlardan, hepimizden gelip oy isteyecekler mesela. Şehirlerde bizi ne kadar çok düşündüklerini falan anlatacaklar.

Hepsi yalan sevgili kadınlar! Kadınları şiddetten koruma işi gören yasayı kaldırmak isteyen, çocuk tecavüzlerine affı konuşan siyasal iktidarın belediyesi, şehirleri de zehir edecek bize. Özgür, eşit ve güvenli şehirler yaratmayacaklar bize. Kadınların hayatını kolaylaştıracak kreş, sığınmaevi, yaşlı bakım evleri, aydınlatılmış sokaklar, güvenli toplu taşıma araçları gündemlerinde bile olmayacak. Çocuklarımızın güvenle yaşayacağı şehirler için çaba harcamayacaklar.

Yerel seçimlerden sonra yasal haklarımızı elimizden almak isteyen ve çocuk tecavüzcülerine af getirmek isteyen siyasal iktidara 31 Mart günü kadınların söyleyeceği bir çift söz olmalı. Seçim sonrası nasılsa kazanırız ondan sonra da her türlü kadın düşmanı yasayı yaparız küstahlığına kadınlar “Yok canım öyle olmaz o iş” diyecek elbet.

İlgili haberler
GÜNÜN BİLGİSİ: Nafaka hakkımız tehlikede!

Kadınların boşanma ile kazandığı ‘nafaka hakkı’nda yeni düzenleme yapılması planlanıyor. Adalet Baka...

Nafaka ile ilgili bilmeniz gereken 5 gerçek!

‘Kadınlar nafaka ile yan gelip yatıyor’, ‘nafakayı ödeyemeyen koca böbreğini sattı’, ‘kadınlar nafak...

Mesele 3-5 kuruş nafaka meselesi değil

Hangi kadın üç kuruş nafaka için mahkemelerde sürünmek, kendi ayakları üzerinde yaşamak dururken baş...