Mersin Ekmek ve Gül Kadın Grubu, Yenişehir Belediyesi Nikâh Salonu’nda, Ekmek ve Gül Korosu’nun verdiği konserle kadınlarla bir araya geldi. Elpiya Sanat Merkezi ise hazırladığı ritim performansıyla etkinliğe katkı sundu.

Ekmek ve Gül tarafından hazırlanan ve 2020 Türkiyesi’nde kadınların durumunu yansıtan ve dünyada yükselen kadın mücadelesinden kesitlerin yansıtıldığı sinevizyon gösterisinden sonra, bugüne kadar kadın hakları mücadelesinde kaybedilen tüm kadınlar anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Ekmek ve Gül adına söz alan Merve Karataş, ülkemizde ve tüm dünyada kutlanan 8 Mart’ın kimin günü olduğuna dair sorular sorarak başladığı konuşmasında, 8 Mart mücadelesini büyütme çağrısı yaptı. “Peki ya 8 Mart kimin günü? Serbest Bölgede günlük 12 saat hiç durmadan ayakta çalışan fakat buna rağmen işsizlikle tehdit edilen Selma’nın... Odun, kömür alamadığı için çocuğunu kat kat giydiren Ayşe’nin... Market market dolaşıp en ucuz peyniri arayan Hatice’nin...Diyanetin ucuza alışveriş yapmak için akşamüstü gidin pazara diyerek yokluğu, yoksulluğu akşamüstü pazarıyla aşmayı salık verdiği Demirtaş’ta, Çay, Çilek’te Eğriçam’da, Menteş’te nice Cemile, Dilek ya da Medine’nin... Özelleştirme ve ticarileştirme sonucu çökertilen sağlık sistemi nedeniyle yaşanılan sorunlarda ilk karşılaşılan, tehdit ve şiddete uğrayan hemşire Sibel, doktor Rabia’nın... Çocuk yaşta başladığı tarım işçiliğinde gün doğarken başlayıp gün batımına kadar domates, biber, patlıcan toplayan portakal, mandalina, limon kesen tarım işçisi Dilara, Nupel ve Berfin’in... Köyünde, tarlasında, bahçesinde ektiği buğday, topladığı bamya, bakımını yaptığı meyvelere verdiği emeğin, döktüğü alın terinin karşılığını alamayan çiftçi Perihan, Safiye ya da Gülsüm’ün… Evde, işte, sokakta şiddete, tacize ve tecavüze maruz kalan nice Emine, Özgecan ve Ferayların… 8 Mart; bir taraftan yoksulluk, işsizlik, bir taraftan şiddetle boğuşan milyonlarca emekçi kadının günü yani bizim günümüz.”

'BU YOLUN TAŞLARINI BİRLİKTE DÖŞEYELİM'

“Kadınların ölmek istemiyoruz çığlıklarına rağmen kadına ve çocuğa yönelik suçlar devam ediyor. Koruma kararı olsa da kadınlar ‘korunmak’ bir yana öldürülüyor” diye sözlerini sürdüren Karataş, “Kadınları koruyacak en acil yasalar olan 6284 ve İstanbul Sözleşmesi uygulanmıyor. Tenceremiz artık tam ve dolu kaynamıyor. İşten atılma korkusu, faturaların birikmesi, kursağımızdan geçen lokmayı sayar duruma geldik. İşte tüm bunlar göğsümüze oturarak oluşturduğu ağırlıkla nefes alamaz hale getiren sorunlarımız. Bunlar ayak bağlarımız, bunlar taşıdığımız kervanın yükleri, bunlar boynumuza geçirilen ilmikler… Yaşanan bunca zorluğa rağmen kadınlar pes etmeyeceğiz. Kız kardeşlerimizin katillerinden hesap soracağız. İnsanca yaşayacak ücret, insanca çalışma ve yaşam koşulları için mücadele veren kadınlarız, birlikte direniyor, dayanışmayı büyütüyoruz. Ama tüm bunlar yetmiyor. Biz kadınlar hala öldürülüyoruz ve krizin yükünü omuzlarımızda taşıyoruz. Bu yüzden yan yana gelmeye daha çok ihtiyacımız var. Evimizde, mahallemizde, iş yerimizde, atölyelerde, kafelerde ve okullarda bir araya gelerek birleşmenin ve değiştirmenin yollarını konuşmalıyız. ‘Böyle gitmez’ diyorsak bu yolun taşlarını ancak birlikte ve dayanışarak döşeyebiliriz” dedi.

8 Mrat mücadelesi ilerletme ve büyütme çağrısı yapan Karataş, “El ele verelim, birleşelim ve değiştirelim. Krize, şiddete ve yoksulluğa karşı; ‘Gücümüz Birliğimiz’ diyerek” diye seslendi.

Konuşmanın ardından sahne alan Ekmek ve Gül Korosu, hazırladığı kadın temalı, Türkçe, Kürtçe ve Arapça türkülerle coşkulu bir konser verdi. Konsere Elpiya sanat Merkezi Ritim Grubu da Kürtçe, Türkçe parçalarla katkı sundu.

Yaklaşık 200 kişinin izlediği konser halaylarla son buldu.