Krizin yükünü kim çekiyor?
KEİG’in 'Kriz, Kadınlar ve Kadın Emeği' forumunda bir araya gelen kadınlar, “Önceki krizlerden neler öğrendik? Bu krizde bizi neler bekliyor?” sorularının yanıtını aradı.

Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG), “Kriz Kadınlar ve Kadın Emeği” başlığı ile Mimar Sinan Üniversitesi Bomonti Kampüsü Konferans Salonunda forum düzenledi. “Önceki krizlerden neler öğrendik? Bu krizde bizi neler bekliyor?” çerçevesiyle başlayan forumda Akademisyen Özge İzdeş ve Yelda Yücel sunum yaptı.

İlk olarak krizin neden toplumsal cinsiyet rolleri ile düşünülmesi gerektiği ve krizin faturasının neden kadınlara çıkarıldığına dair konuşan Yelda Yücel, yaşanan krizde veriler ve göstergelerin geriden gelmesiyle sağlıklı bilgilerin elde edilemediğini belirtti. 2008 kriz sonrasında yaşanan sorunlar üzerinden de sunum yapan Yücel, 2009 sonrasında ekonomik olarak toparlanamayan bir sürecin yaşandığını söyledi. Ekonomi konusunda kurulan masaların tamamının erkeklerden oluştuğunu da sözlerine ekleyen Yücel, krizle birlikte ortaya nasıl bir tablo çıktığını, toplumsal cinsiyet rollerine bağlı olarak yansımalarının nasıl olduğunu sonraki süreçte kadınlar olarak daha net göreceklerini ifade etti.

‘KRİZİN YÜKÜNÜ SABİT GELİRLİLER VE ÜCRETLİ ÇALIŞANLAR ÇEKİYOR’
Türkiye’de yaşanan krizlerin sonuçları açısından diğer ülke deneyimlerinden de yararlanmak gerektiğini belirten Yücel, “Birçok ülkede çok az sayıda da olsa iyi örnekler var. Örneğin birçok ülkede kadınlar ve işsizlerin işe alınmasında öncelik yaşandı. Buna en büyük örnek İzlanda örneği. İzlanda’da toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumlaşmasında önemli adımlar atıldı. Eşit işe eşit ücret kriz sonrasında hayata geçti. Yönetim kurumlarında yüzde 40 cinsiyet kotası getirildi” dedi.

Daha sonra konuşan Özge İzdeş ise “Krizin yükünü kim çeker dediğimiz zaman bunların sabit gelirliler ve ücretli çalışanlar olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin 2001’den bu yana çift haneli işsizlik yaşadığını söyleyen İzdeş, yaşanan tabloya dair de şunları belirtti: “Kriz döneminde beklenen şey işsizliğin artması olur. Türkiye’de üretim yapısı ithal girdiye dayalı. Tüketim mallarına olan talep ithalat için çok yüksek değil. Buradan da üreticiler için maliyet artışı doğdu. İş gücü ve maliyet kısıcı önlemler alınmaya başlandı. Ücretsiz izinler, esnek çalışma, primler ve ek hakların kaldırılmasına neden oldu ki bu aynı zamanda bütün bu önlemlerde, krizde işlerini korumak adına itiraz edemeyen çalışanlara kaynaklık etti. Bu kişinin çalışsa da daha az gelir getirme sonucunu doğurur. En kötü sonuç ise işinizi kaybedersiniz. Cinsiyet dağılımında da eşit değil bu sonuç. Ev içinde iş bölümü sonucunda görülen ücretsiz çalışma yükü krizlerle yeniden belirleniyor. Krizlerde bu cinsiyet eşitsizliğini derinleştiğini söylemek mümkün.”

2008-2009 yılında yaşanan krizde kadınların iş gücüne katılımının nasıl olduğuna da vurgu yapan İzdeş, "Erkek işçiler için istihdam olanaklarının azaldığını görüyoruz. Erkeğin iş gücünün kaybı aynı zamanda kadınların iş gücüne girmesine de neden oldu. Bu olasılık arttı. Bu oran yüzde 12.6 oranında arttı. Bu krizde iş gücü piyasası esnekleşip bozuluyor. Kadınların iş gücündeki artışın üçte ikisi erkek istihdamını ikame ediyor. Bu krizde ucuz iş gücü olduğu için kadınların tercih edildiğini ve ücretsiz iş yükünün beş kat arttığını gördük” şeklinde ifade etti.

‘KRİZ DÖNEMLERİNDE İŞVERENLER KADINLARI TERCİH EDEBİLİYOR'
Kriz dönemlerinin kadınların iş gücüne katılımına etkisine de değinen İzdeş, bu bağlamda farklı olasılıklar olduğu görüşünde. Bu görüşünü de İzdeş, “Hane gelirinin düşmesi sonucunda bu kaybı gidermek için bu durumda kadınlar ek gelir getirmek adına ek iş olarak girebilirler. Kadınların zaten çok düşük oranda iş gücüne katıldığını görüyoruz ve kriz dönemlerinde bu durum daha da sıklaşıyor. Kadınlar ‘ben bu dönemde iş bulamam’ algısına kapılması da bu yüzden. Eve dönmek zorunda kalmak dediğimiz de şey bu. İstihdam ve işsizliğe etkisi de krizin yapısına göre farklı sonuçlar doğurur. Krizlerde en fazla etkilenen sektörlerin ve bu sektörde çalışanların durumuna göre ilk işten çıkarılanların kimler olduğu açık. Kadınların daha az vazgeçilir olması, erkeklere göre daha kısa süreli olmaları, işverenlerin üretim maliyetlerini kısmak için buna uygun iş gücü olarak kadın iş gücünü tercih etmesine de tanıklık ediyoruz” sözleriyle açıkladı.

Yapılan sunum ardından forum kadınların tartışmaları ve foruma katılan kadınların grup çalışması ile devam ediyor.
Kadınlar grup çalışmasında sendika ve örgütlenme, sosyal ekonomi ev eksenli çalışma ve kooperatifler; beyaz yakalılar, formel istihdam ve esnekleşme/güvencesizleştirme, yoksulluk ve sosyal yardımlar, göçmen kadınların emeği, bakım emeği ve hizmet sistemi üzerine tartışmalar yürütecek.


 

İlgili haberler
Hükümetin krize karşı emniyet supabı: Aile

Aile Bakanlığı bütçe görüşmelerinde ortaya çıkan tablo: Hükümet ‘aileyi’ krize karşı emniyet supabı,...

Kriz, kadın emeği üzerinden derinleştiriliyor

Doç. Dr. Emel Memiş ve Dr. Melda Yaman: Kriz ortamında eşitsizlik derinleşerek kadın emeği üzerinden...

Kriz döneminde kadınlar: Sürekli hak kayıpları ve...

Doç. Dr. Emel Memiş kriz koşullarında kadınların yaşam koşullarının erkeklere göre daha da zorlaştığ...