Kanada’da bir kadının boşanma mücadelesi
Mualla Kalaycı, Kanada’da yaşayan bir kadın. 2 çocuk annesi. 25 yıllık evli. Sorunlar yaşayınca boşanmak istiyor eşinden. Onun hikâyesi de bu kararın ardından başlıyor.

Sizi bilmem ama bana çok tanıdık bir hikâye Mualla Kalaycı Emre’nin yaşam hikâyesi. 2 yaşamlı bir hayat, boşanma davası, mal paylaşımı, kadınların görmezden gelinen hakları ve mağduriyetleri… Duymayı çok istemediğimiz, ama birçoğumuzun da yakından bildiği bir kadın hikâyesi. Tek fark o kabullenmek yerine, mücadele etmeyi seçiyor. Hatta bir dönem sesini duyurmak için açlık grevine de giriyor. Başta hukuk sistemi ve avukatları olmak üzere herkes çığlıklarına kulaklarını tıkadığı için de 10 Temmuz’da ölüm orucuna başlayacağını söylüyor, Mualla Kalaycı Emre…

Mualla Kalaycı, Kanada’da yaşayan bir kadın. 2 çocuk annesi. 25 yıllık evli. Sorunlar yaşayınca boşanmak istiyor eşinden. Onun hikâyesi de bu kararın ardından başlıyor. Kanada - Eskişehir arası yaptığımız telefon görüşmesinde benim için en vurucu cümle ‘Ben 20 yıl boyunca deli olduğuma inandım, eşim beni buna inandırdı’ oldu. Kalaycı, üç yıl önce eşi ile ayrılma kararı almış. Bu durumu mahkemeye taşımış ve boşanmak istemiş. Bu 3 yıl içerisinde de 4 kez avukat değiştirmek zorunda kalmış.
“Biz, güya normal evliyiz. Her konuda o üstün. Aşırı iyi niyetli, sevdiğine bağlanan biriyim. 8 yıl önce ayrılmaya kalktım, aile baskısı nedeniyle vazgeçtim. Bana delisin dedi. Ben 20 yıl deli olduğuma inandım. 27 yıl boyunca (tanışma ve nişanlılık süresi ile) böyle biri ile yaşamak kolay değil. 3 yıl önce tekrar ayrılmaya karar verdik. Anlaşma yapalım dedik” diye başlıyor hikâyesini anlatmaya Mualla Kalaycı. Eşinin geliriyle ilgili kendilerine yalanlar söylediğini belirten Kalaycı, şu sözlerle devam ediyor konuşmasına: “Maaşının yüzde 75’ini bizden saklamış. Maaşının yüzde 25’ini bize söylemiş. Günde 12-14 saat çalışırdı, oysa burada 8 saatten fazla çalıştığında mesai verirler. Sekiz saatten arda kalanı ikinci hayatına harcıyormuş.”

11 GÜNLÜK AÇLIK GREVİ

Eşi ile kendi aralarından anlaşma yapan Kalaycı, bu anlaşmadan sonra eşinin kendilerinden para çaldığının farkına varmış. Bu olaydan sonra eşinin ikinci bir dünyasının olduğunu anlayan Kalaycı, konuşmasına devam ediyor: “Maaşı yatar yatmaz bazen hemen maaşını çekmiş, bazen kendisine ait olmayan kredi kartı ödemesi yapmış bazen de başka bir banka hesabına havale etmiş. Hala parası yokmuş gibi davranıyor. Biz Kanada’ya geldiğimizden beri bu şekilde yaşamışız.” İngilizcesi de zayıf Mualla Kalaycı’nın. Böyle olunca da verdiği hukuk mücadelesinde de başarılı olamamış. Parasını ödediği avukatlardan hizmet alamamış. Sesinin duyulması için 11 gün açlık grevi yapmış Kalaycı… Kanada’daki politikacılarında Türkiye’deki politikacılar gibi umarsız yaklaştığını söylüyor. Her şeye rağmen umudunu kaybetmeyen Kalaycı, hala Kanadalı politikacılara mektup yolluyor. “Sesimi birisinin duyacağına inanıyorum.” 3 yılda 4 avukat değiştirmiş Kalaycı, avukatların bir süre sonra eşi lehine çalışmaya başladığını iddia ediyor. Bu 3 yılda eşinin kendisine nafaka, çocuk parası da ödemediğini sözlerine ekliyor. “Ben ve çocuklarım bunları hak etmedik” diyen Mualla Kalaycı, Kanada hukuk sistemini ve avukatlarını protesto etmek için 10 Haziran 2019’da açlık grevine başlamış. 11 gün sonra da bu grevi sonlandırmış. “Birileri beni duysun istedim, açlık grevine başladım. Küçük oğlum çok endişelendi, korktu. Anne ölecek misin diye sordu? Oğlum elimi kolumu bağladı. Ders notları düştü, sağlığım da bozuldu. Görmemde problemler, vücudumda ağrılar oldu. Sesimi de kimseye duyuramadım” diye konuşan Kalaycı, oğlunu daha fazla üzmemek için açlık grevini 11 gün sonra bitirdiğini söylüyor.

10 TEMMUZ’ DA ÖLÜM ORUCUNA BAŞLAYACAĞIM
“İnsanlar nasıl bu kadar kötü olabilir, aklım almıyor. Böyle bir insanın ifşa edilmesi gerekiyor. İnsanları kolaylıkla etkileyebiliyor. İnsanları bana karşı dolduruyor. Yalanları ile baş edemiyorum. Ben dimdik ayaktayım, çocuklarım da buna şahit” diyor Kalaycı, avukatların saatlik ücret aldığı için işi uzattıklarını vurguluyor. Kalaycı, açlık grevine girdiğinde kimsenin kendisine destek vermediğini dile getiriyor ve devam ediyor: “Ben ölmek istemiyorum, Hakkaniyeti ve sevgiyi bilen çocuklar yetiştirmek istiyorum. Sesimin duyulmasını istiyorum. Madem kimse sesimi duymadı ben de 10 Temmuz’da ölüm orucuna başlayacağım. Oğlumun üzülmesini istemiyorum, ama benim de haklarımı korumam gerekiyor. Çocuklarım da 3 yıldır çok üzüldü. Büyük oğlum açlık grevine girdiğim için tepkili bana. Ben kocamın yaptığını neredeyse unuttum, ama avukatların yaptığını unutamıyorum. Görevleri beni korumaktı, ama bunu yapmadılar. Resmi olarak boşanıp boşanmadığımızı da bilmiyorum. Bana resmi olarak bir şey gelmedi. Kanadalı olmadığım için ayrımcılığa uğruyorum. Bunu bir Kanadalı yapsa bu kadar sessiz kalacaklarını sanmıyorum. Derdimi anlatamamanın acısını yaşıyorum. Sesimi duymamaları benim ayıbım değil, aksina onların ayıbı.”


İlgili haberler
GÜNÜN RAKAMI: Boşanmaların en büyük sebebi şiddet

Bugün iktidar şiddeti değil boşanmaları önlemek için uğraşırken boşanmaların en büyük sebebinin ise...

GÜNÜN FİLMİ: Viviane Amsalem'in Boşanma Davası

Evliliğin haham hakimlerin kontrolünde olması ve boşanmanın ancak kocanın rızasıyla mümkün olabilmes...

GÜNÜN BİLGİSİ: Boşanmak çocuklar için ciddi sorunl...

Ebeveynlerin boşanması ciddi sorunlar doğurur mu çocuklar için? Boşanma çocukların yaşamına nasıl et...