Kamu emekçisi kadınlar işyerlerindeki sorunlarını tartıştı: Temel sorun güvencesizlik
KESK Kadın Emeği ve İstihdam Çalıştayı’nda kadınlar, kendilerine dayatılan yaşama ve çalışma hayatına karşı farklı iş kollarından hep birlikte formül arıyor.

KESK Kadın Emeği ve İstihdam Çalıştayı’nın ikinci gününde kadınlar, kadın emeğine yönelik saldırıları ve kadınların istihdamda daha fazla yer alabilmesi için yapılması gerekenleri tartışmaya devam etti. Türkiye’nin dört bir yanından gelerek çalıştaya katılan kamu emekçisi kadınlar, en temel sorunlarının güvencesizlik olduğuna dikkat çektiler.

KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, merkezi çalıştaya gelinceye kadar hemen hemen bütün şubelerde derinlikli çalışmaların yürütüldüğünü ifade etti. Çalıştay sürecinde kolektif bir çalışma yürütüldüğünü ve bu yönüyle çok anlamlı olduğunu kaydeden Atasoy, “Bütün iş kollarında ortaya çıkan en temel güvencesizliğin kadınları derinden etkilediği, iş yerlerinde kadın olmaktan kaynaklı sorunların çok fazla olduğu, rejimin baskıcı politikaları nedeniyle baskı ve sömürünün derinleşerek devam ettiği yönünde çok net sonuçlar ortaya çıkmış durumda. Çalıştayın kadın emeğinin örgütlenmesi ve kamu emekçisi kadınların bundan sonraki süreçte temel gündemleri ve nasıl bir mücadele programı yürütüleceği konusunda ciddi sonuçlar ortaya çıkaracağını düşünüyorum” dedi.

‘GİŞE VE DAĞITIMDA KADINLARIN EN BÜYÜK SORUNU TACİZ’
Haber-Sen Merkez Kadın Sekreteri Ayşen Uyan, PTT’de çalıştığını bu alanda en büyük sorunun güvencesizlik olduğunu ifade etti. Süt iznine çıkan bir kadının çalıştığı birime dönemediğini ya da müdürlerin süt ve doğum izni gibi nedenlerle kadın çalışan istemediğini kaydeden Uyan, gişe ve dağıtımda çalışan kadınların ise en büyük sorununun tacizler olduğu ifade etti. Uyan, “Bu durumlarda kurum da çalışanların yanında değil, kârı gereği vatandaşın yanında yer alarak olayın üzerini örtüyor, olay işyerinde yaşanıyor ise kadın güvencesizse işten çıkarılıyor” dedi. Uyan, TRT’de de statü değişikliği nedeniyle kadınların emekliliğe zorlandığını, kalanların ise istihdam fazlası olarak havuza gönderilmelerinin söz konusu olduğunu belirtti.

‘YAPTIĞIMIZ HER ŞEYDE SORUN ARANIYOR’
Zonguldak, Ereğli ilçesinden gelen sağlıkçı Hamide İpek, kendisinin çalıştığı hastanede en büyük sorununun mobbing olduğunu ifade etti. Hastane yöneticilerinin siyasi iktidarın belirlediği kişiler olması nedeniyle, siyasi güçlerini de kullanarak mobbing uyguladıklarını belirten İpek, “Her gün onlardan olmadığımızı bize hatırlatıyorlar. İstifa etmemiz için mesela görev yerlerimizi değiştiriyorlar. Yaptığımız her şeyde sorun bulmaya çalışıyorlar. Açığımızı bulduklarında diğer çalışanlara göstermedikleri etkiyi gösteriyorlar” dedi.
Sakarya Eğitim Sen Kadın Sekreteri Yüksel Coşkun, umutları tazelemek için çalıştaya geldiklerini belirtti. Eğitim alanında dinselleşme, cinsiyet eşitsizliği sorunlarına dikkat çeken Coşkun, “İş yerleri ziyaretleri yapmamız, hangi sendikalı olduğu fark etmeden bütün arkadaşlarımıza ulaşmamız, ayrışmak değil, ortaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.

‘KAYYUM ATANAN BELEDİYELERDEN KADIN ÇALIŞMALARINA ENGELLEME
Tüm Bel-Sen Merkez Kadın Sekreteri Semra Kıratlı, Türkiye’de kadın istihdamının dünyanın çok altında olduğuna dikkat çekti. Belediyelerin yerel demokrasinin geliştiği, halkın daha fazla hizmet aldığı, kadın ve çocuklar üzerinden hayatın kolaylaştırılmaya çalışılan kurumlar olduğunu kaydeden Kıratlı, belediyeleri yöneten hangi parti olursa olsun işyerlerinde cinsiyetçi işbölümünün ve mobingin çok yaygın olduğunu ifade etti. Son iki yılda belediyelere atanan kayyımların ilk yöneldiklerinin kadın çalışmaları ve kadın çalışanlar olduğuna dikkat çeken Kıratlı, “Bu belediyelerdeki kadın merkezlerinin tamamı kapandı, kadının toplumsal yaşamda güçlendirilmesini açılan merkezler, kooperatifler, şiddetle mücadele merkezleri, kreşler kapatıldı. Oysaki kadınlar için kreşlerin ciddi bir yeri var ama Kur’an kurslarına dönüştürüldü. Pek çok kadın işten çıkarıldı. Bunlar önemli gündemlerimiz” dedi.

KADINLAR İŞ VE EV YÜKÜNDEN SENDİKADA YETERİ KADAR YER ALAMIYOR
Tüm Bel Sen İstanbul 1 No'lu Şube Kadın Sekreteri Meryem Göktepe, çalıştayda öne çıkan en önemli konunun krizin faturasının daha çok kadınların çektiği yönünde olduğunu belirtti. Kendi iş kolundaki sorunlara değinen Göktepe ise erkek bir sendika tarafından yönetildiklerini ifade ederek, “Çalışma alanlarımızda daha çok kadın olmasına rağmen idari kısımlarda ve yönetim birimlerinde kadınların temsiliyetinin azlığıyla ilgili şikayetimiz var”dedi. Tüm Bel Sen'in tüzüğünde kurultaylarda ve önemli toplantılarda çocuk odası geçmesine rağmen hiç hayata geçirilmediğini söyleyen Göktepe, kadınların bu gibi sebeplerden ötürü de yönetimlerde çok yer alamadığını belirttti. Göktepe, “Evde, işte çalışan ve sendikaya zaman ayıran kadınlar üçlü sömürüye maruz kalıyor”dedi.

LİYAKATSİZ YÖNETİCİLERLE ÇALIŞMAK BÜYÜK BİR SORUN
Kültür Sanat Sen Genel Merkez Kadın Sekreteri Özlem Toprak Cihan, kendi işkollarındaki sorunları, “Hemen hemen en büyük problemimiz sendikamızın üyesi olmak nedeniyle tayinlerinin çıkartılmaması, meslek gruplarının liyakatsiz yöneticilerle çalışması gibi sorunlar”diyerek belirtti. Kadınların liyakatsiz yöneticilerle çalışmaktan kaynaklı sorun yaşadığını dile getiren Cihan, “Kadınlar, bazı şehirlerde arazi görevlerine gönderilmezken bazılarında ise çocuğu olmasına rağmen araziye gönderiliyor. Tacizle ilgili soruşturma geçirmiş ya da yargılanmış müdür ve müdür vekilleri ile çalışmaktan kaynaklı sorun yaşıyorlar”dedi.

'ERKEK OKUL YÖNETİCİLERİ KENDİLERİNİ KÜÇÜK REİS GİBİ GÖRÜYOR'
İstanbul Eğitim Sen 8 No'lu Şube Kadın Sekreteri Mürvet Yılmaz, eğitim emekçisi kadınların yaşadıklarını şu şekilde ifade etti; “Bir kere iş yerinde iş ve ders saatlerinin düzensizliği, mobbing, neoliberal politikalar ve muhafazakarlaşmayla birlikte dini argümanların iş yaşantısına yerleşmesi ile birlikte kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Erkek okul yöneticileri kendilerini 'küçük reis' gibi görüyor ve okullarda kadın emekçilere evdeymiş gibi yaklaşıyor. Bu yüzden kadınlar kendilerine otosansür uygulamak zorunda kalıyor”.

ÇALIŞMAK İÇİN KÜRTAJ OLMAK ZORUNDA KALDI
Kadınların okullarda bir tartışma yarattığında üstünün kapatılmaya çalıştığını söyleyen Yılmaz, “Okullarda taciz ve tecavüz yaygınlaştığını, tacizci adamların korunduğunu gözlemliyoruz ve bununla mücadele eden kadınların hedef haline getirildiğini de yaşıyoruz”dedi.
Kadınlara süt izninde de esnek çalışmanın dayatıldığını ifade eden Yılmaz, “Üniversitede çalışmak için hamile bir arkadaşın bütün işlemleri tamamdı. Hamile olduğunu söylediğinde ise ya çalışamayacağını ya da kürtaj olması gerektiğini söylediler ve kadın arkadaş kürtaj olmak zorunda kaldı. Özellikle de özel sektörlerde hamile kadınlarla çalışmak istemiyorlar. Müfredatlarla birlikte ise erkek egemenliği her gün yeniden üretiliyor. Bu çalıştaya makul öğretmen olmadığımızı ve bize dayatılanı nasıl değiştireceğimiz konuşup bir formül bulmaya geldik”diye konuştu.

İlgili haberler
KESK’ten ‘her işyerine kreş’ kampanyası

Kamusal kreşler giderek azalırken, kreş fiyatları yükseliyor. KESK kamu işyerlerinde ücretsiz, 24 sa...

KESK’li kadınlardan Binali Yıldırım’ın açıklamalar...

KESK’li kadınlar, Binali Yıldırım’ın yaşlı ‘erkekler evlenemiyor, sosyal yardımlarda ayarı tutturmal...

KESK’in ‘Kadın Emeği ve İstihdam Çalıştayı’ başlad...

KESK’in düzenlediği ve iki gün devam edecek olan ‘Kadın Emeği ve İstihdam Çalıştayı’ bugün başladı.