
8 Mart’a günler kaldı. Kampüslerde, okullarda, atölyelerde, tezgah başlarında, mahallelerde kadınlar inci dokur gibi 8 Mart’ı dokuyorlar. Kimi buluşup haklarını konuşuyor, kimi eylemde taşıyacağı dövizi hazırlıyor, kimi de birlikte film izliyor. Kadınların programı yoğun. Hayatın koşuşturmacası içerisinde pek çoğu, bir nebze nefes olsun diyerek hazırlanıyor 8 Mart’a.
Haklarımıza ve hayatlarımıza dönük saldırılara karşı kız kardeşlerimizin bıraktığı mücadele mirası ile konuşuyoruz 8 Mart’ı. Yan yana geldiğimizde sorduğumuz sorulardan biri de “Taleplerimiz neler” oluyor. Bu 8 Mart’tan ne bekliyoruz? Bu sorunun sonunda pek çok talebi ortaklaşıyor kadınların. İşçi kadınlar duraklarda geçim derdini, çalışma koşullarını gündem ediyor; eşit haklara sahip olmak ve daha nicesini istiyor.
KADINLAR AYRIMCILIK VE MOBBİNG BİTSİN İSTİYOR
Duraklarda 8 Mart’ı tartışıyor olsak da kadınları neyin mutlu edeceğini soruyoruz önce. Bir kadın onu hiçbir şeyin mutlu etmeyeceğini söylüyor. Bunun nedeni, hayat şartlarının zorluğu onun için. Geçim derdinin mutluluğuna ket vurduğu sözlerinden belli oluyor. Birkaç kadın kendilerini mutlu edecek şeyin “İşe gitmemek” olduğunu söylüyor gözleri servis yolundayken. Çalışma şartları, yaşı, iş yerinde yaşadıkları bu isteklerinin en büyük nedeni. Bir petrokimya işçisinin “İş yerinde daha saygılı, daha edepli davranılmalı kadınlara” sözleri pek çok kadının çalışma koşullarının bir yansıması olarak dökülüyor ağzından.
İşe gitmese mutlu olacağını söyleyen kadınlardan biri bir fabrika yemekhanesinde bulaşıkçılık yapıyor. 8 saat çalışma süresinin normal olduğunu düşünse de yaşından dolayı yorulduğunu ve bu sürenin ona uzun geldiğini belirtiyor. İş değiştirmek istediğinde ise yaş sınırı engeli ile karşılaşıyor. O yüzden yorulmasına rağmen ya bu işte çalışmaya devam edecek ya da işsiz kalacak. Oysa talebi basit; çalışma koşullarının iyileştirilmesi, yaş sınırına takılmadan iş değişikliği yapabilmek.
Çalışmak istemediğini söyleyen kadınlardan bir diğeri de bunun nedeninin vardiya düzeni olduğunu söylüyor. Vardiya olmadan, sabah gidip, akşam geldiği bir iş istiyor esasında. Taleplerini sorduğumuzda da mobbinge uğramak ve iş yerinde kadın olduğu için sorunlar yaşamamak istemediğini söylüyor. Ağır çalışma koşullarının kadınlar açısından yansımasına dair okuduğumuz çokça haberin somutlaşmış halini kadın işçinin cevaplarında görüyoruz. Servisin gelmesi konuşmamızı yarıda kesiyor.
AZA KANAAT GETİRMEK İSTİYORUM
Kore sermayeli bir firmada çalışan iki kadın, iki erkek işçiden kadınlara mikrofonu uzattığımızda konuşmak istemiyorlar başta. “Birkaç soru soracaktık” deyince cevaplar dökülüyor ağızlarından. İşçilerden biri genç bir kadın. Sorulara en çok o cevap veriyor. Geçim koşullarının ağırlığı ile çalışma koşullarının ağırlığı birleşiyor sohbette. Her biri sırayla iş yerindeki çalışma koşullarını anlatıyor bize. İşin tüm ağırlığına rağmen aldıkları ücret 22 bin lira. Açlık sınırı çoktan asgari ücreti geçmişken yetmiyor ücretleri. “Ne kadar olmalı sizce” dediğimizde 35 bin lira diyorlar. Aza kanaat etmeye o kadar alışmışız ki asgari ücret talebimiz yoksulluk sınırının yarısı kadar. “Eh işte, ancak yeter o zaman belki” diyerek söylüyorlar bu rakamı da. Yetip yetmeyeceğine dair de şüpheliler. Geçim, hayatlarında ana bir gündemken konu 8 Mart’a gelemiyor. O sırada servis geliyor ve onlar da ayrılıyor yanımızdan.
Başka bir otomotiv yan sanayide çalışan bir işçiye onu neyin mutlu edeceğini sorduğumuzda “Erkeklerle eşit şartlara sahip olmak” diyor. Özellikle sosyal medyadan gördüğü, gündemden düşmeyen kadına yönelik şiddet olaylarını hatırlatıyor bize. 8 Mart’a giderken taleplerini sorduğumuzdaysa taleplerinin sadece 8 Mart için değil, genel talepler olduğunu söyleyerek sıralıyor: “Kadınların hor görülmediği, kadınlarla erkeklerin eşit olduğu bir dünya; kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarını anlamaları.”
Aile yılını da soruyoruz kadınlara. Neredeyse hiçbiri aile yılını duymamış ancak evlilik paketi, çocuk yardımı gibi uygulamalar kadınlara tanıdık geliyor. Bu uygulamaların da bu yaşam koşullarında gerçekçi olmadığını düşünüyorlar. Sohbetlerimize dönüp baktığımızda kadınlar için en büyük problemin geçim derdi ve çalışma koşulları olduğunu görüyoruz. Kadınların 8 Mart taleplerini de şekillendiren, onların yaşadıkları bu koşullar oluyor.
Görsel: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı
İlgili haberler
Serbest bölgede kadın işçilere pranga
İşçi kadınlar ‘barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş’ kampanyasını sahiplenmekle kalmıyor, t...
Yüzlerce kadın Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği 8...
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği'nin düzenlediği 8 Mart Dünya Emkeçi Kadınlar Günü etkinliği 700'ü a...
Çark kimin için dönüyor?
Sermayenin çarkı işçiyi ezerken, iktidar patronlarla el ele yasakları ve baskıyı büyütüyor. Ancak iş...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.