TBMM Genel Kurulunda kabul edilen kadına yönelik şiddet yasasına tepki gösteren kadın örgütü ve parti temsilcileri yasayla pişmanlık indiriminin otomatik indirim haline gelebileceğini, faillere ‘pişmanım diyerek indirim alma’ yolu gösterildiğine dikkat çekti.
Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin torba yasa teklifi, kadın örgütlerinin pek çok itirazına rağmen TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Kadına yönelik şiddetin ve sağlıkta şiddetin birleştirilerek bir torba yasa olarak sunulmasından kadına yönelik şiddete dair düzenlemeleri içeren bir yasada KEFEK’in ana komisyon olmaması, komisyonlarda madde madde tartışılmasının önüne geçilmesi çokça eleştirilmişti. Genel kurulda bu teklife ilişkin muhalefet partilerin verdiği önergelerin tamamı reddedildi.
Kadına yönelik şiddet suçlara dair düzenlemeleri içeren yasalaşan teklifin ne anlama geldiğini, teklif komisyonlarda görüşülmeye başlandığından Genel Kurulda yasalaşana kadarki tartışmaları; Meclisi 7/24 izleyen EŞİK’ten Gökçeçiçek Ayata ve HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ile konuştuk.
‘DÜZENLEMELER GÖZ BOYAMAKTAN İBARET’
EŞİK’ten Gökçeçiçek Ayata, yasalaşan bu düzenlemelerin göz boyamadan ibaret olduğunu ve kadınlar açısından pek çok riski de içerdiğini söyledi. Eleştiriler nedeniyle teklifin Meclis Genel Kuruluna bir süre getirilmeden bekletildiğini belirten Ayata, “Sadece kadınlar, kadın örgütleri değil akademide de çok ciddi teklifle ilgili eleştiriler var; yasanın sistematiğini bozduğu, uygulanmasında yaşanacak sıkıntılara dair…” dedi.
TCK’nin takdiri indirim nedenlerini düzenleyen 62. maddesinde yapılan değişiklikle faillerin yargılama sürecinde “pişmanlığı gösteren davranışları”nın otomatik bir indirim nedeni haline gelebileceğine dikkat çeken Ayata, “Kravat indirimine atıf yapılarak onun ortadan kaldırılmaya çalışıldığı söyleniyor. Ancak araya eklenen pişmanlıkla hakimlerin yasada yazmamasına rağmen uyguladıkları kanuna aykırı olan indirimi yasal hale getirmiş ve otomatikleştirmiş oluyorlar bu yasayla. Faile de yol da göstermiş oluyor. ‘Pişmanım dersen bundan yırtarsın’ şeklinde bu yasayla göstermiş oluyor” diye konuştu. Tüm suçlar için takdiri indirim gerektiren durumlar olabileceğini belirten Ayata, kadına yönelik şiddet olaylarındaki takdiri indirim sebeplerinin cinsiyetçi bakış açısıyla ve kadınların aleyhine kullanıldığını vurguladı.
‘SUÇLARIN CEZALARI DA CAYDIRICI OLMALI’
Bu yasa değişikliğinde en “yenilikçi” görünen ve teklifi pazarlamakta kullanılan ısrarlı takip düzenlemesine dair de konuşan Ayata, ısrarlı takibin İstanbul Sözleşmesi’nin de düzenlenmesini istediği suçlardan bir tanesi olduğunu ve mevzuatımızda 6284 Yasası’nda geçtiğini hatırlattı. Yeni düzenlemeyle ısrarlı takip Ceza Kanunu içine de eklenmiş olduğunu ifade eden Ayata, düzenlemenin hem şikâyete bağlı olması hem de suça karşı belirlenen ceza itibarıyla da bir karşılığı olmadığını ifade etti. Ayata şöyle devam etti: “İnfaz hukukuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması, açık cezaevine geçiş süreçleri, denetimli serbestlik gibi son dönemdeki düzenlemelerle belli bir yılın altında ceza alanların hepsi ya açık cezaevinde geçiriyorlar ya da hiç cezaevine girmiyorlar. Biz cezalar artırılsın, hiçbir indirime yer verilmesin demiyoruz. Ama suçların cezalarının da caydırıcı olması gerektiğini düşünüyoruz.”
Türk Ceza Kanun’unda 96. maddenin eziyet suçunu düzenlediğini ve bu maddenin uygulanması üzerinden ısrarlı takibin de buna dahil olabileceğini vurgulayan Ayata; “Israrlı takip de mağdurun fiziksel, psikolojik olarak kendini güvende hissedememesi sonucunu yaratan, sistematik bir hal. TCK 96 üzerinden çok rahat uygulanması sayesinde kadına karşı şiddeti önlemede gerçekçi bir mücadeleden bahsedebilirdik” dedi.
‘MECLİSİ DE İZLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ, NÖBETTEYİZ’
Ayata, EŞİK’in kampanyasını da hatırlatarak “Yasalara dokunma, uygula diyoruz. Şu anki yasaları etkin bir şekilde gerçekten etkin uygulansa kadına yönelik şiddetle mücadelede ciddi bir yol katetme şansımız var. Ama uygulanmayan yasalar yerine veya yanına devamlı yeni uygulanmayacak, uygulansa da olur uygulanmasa da olur mantığıyla birtakım yasalar ekleniyor” diye konuştu. İktidarın “bir şey yaptık” derken bir yandan pişmanlık indirimini getirdiğini söyleyen Ayata, “Hem yasanın sistematiğini değiştirmeye hem de yargının cinsiyetçi pratiklerini pekiştirmeye, beslemeye uygun yeni düzenlemelerle karşımıza çıkıyor iktidar. Meclisi de izlemeye devam edeceğiz, nöbetteyiz” dedi.
‘GÖRÜNTÜYÜ KURTARMAK İÇİN GÖSTERMELİK YASA’
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, müjde olarak duyurulan yeni yasa değişikliklerinin kadın örgütlerinin, kadınların İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı tepkilerinden sonra görüntüyü kurtarmak için göstermelik yapıldığını söyledi.
Komisyonlarda, Meclis Genel Kurulunda öne çıkan noktalardan birinin iktidarın, kadına yönelik şiddetin kaynağını yazmamaktaki ısrarı olduğunu belirten Gülüm, “Maddelerde ‘kadına karşı işlenen’ diye bir tarif kullanıyorlar. Biz dedik ki ‘toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı’ diye yazılması gerekiyor.’ Bu tarifi yazmak istemediler. Yasa ceza yasası mantığına aykırı olarak ‘kadına karşı işlenmiş’ olarak çıktı. Yani bir kadın da bir kadına karşı öldürme eylemini gerçekleştirdiğinde ağırlaştırılmış alacak” diye konuştu.
Yeni yasada eziyetle ilgili düzenlemeler olduğunu, cezanın ağırlaştırıldığı iddia edilerek sunulduğunu belirten Gülüm, “Bugüne kadar devlet görevlilerinin işlediği işkence vakalarına dair ne dava ne soruşturma açıldı, hepsi cezasızlıkla ödüllendirildi. Davanın, soruşturmanın dahi açılamadığı bir ortamda cezayı arttırmanın hiçbir karşılığı yok. Yine eziyet suçunda da bugüne kadar neredeyse açılmış dava yok. Garibe Gezer Kandıra Cezaevinde işkenceler sonucu intihara sürüklendi, soruşturmanın üstü kapatıldı. İşkence suçu dediğimiz suç kapsamındaydı ama soruşturmanın üstü kapatıldı” diyerek yeni düzenlemenin göstermelik olduğuna dikkat çekti.
‘ÇÖZÜM BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM’
Gülüm, bu yeni yasanın ileride kadınların aleyhine getirilecek yeni düzenlemelerin üzerini örtmek için kullanılma riski olduğunu söylerken kadına yönelik şiddetin önlenmesinde bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu dile getirdi: “İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik erkek şiddetini önleme açısından bütüncül yaklaşan bir sözleşmeydi ve bu sözleşme uygulansa ciddi anlamda etki yaratacak ama bundan geri çekilen, 6284’ü uygulamayan, nafaka hakkını ortadan kaldırmaya çalışan, çocukları tecavüzcülerle evlendirip af getirmeye çalışan iktidar böyle göstermelik bir yasayla üstünü örtmeye çalışıyor. Göstermelik yasalarını kabul etmiyoruz dedik, kadına yönelik şiddet önlenmek isteniyorsa bütüncül yaklaşılması gerekir. Erkek egemen yaklaşımların ortadan kaldırılması gerekir. Bu egemenliği büyüten, kadına yönelik şiddeti besleyen büyüten sözlerinden siyaset anlayışından vazgeçilmesi gerekir.”
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetle il...
Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu...
AKP’nin şiddete ilişkin Torba Reform Paketi komisy...
Kadına yönelik şiddete dair düzenleme içeren torba yasa teklifini ve görüşüldüğü Kadın Erkek Fırsat...
Kendin çal kendin oyna komisyonu
TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunun ilk toplantısı 3 aylık süreçte nasıl bir işleve sahi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.