Kadına El Kal-Ka-Maz kampanyasının ardındakiler
İçişleri Bakanlığınca erkeklere verilen Kadına El Kal-Ka-Maz eğitimleri, 35 kez şikayette bulunmasına, koruma kararına rağmen 16 yaşındaki Beyza'nın öldürüldüğü gerçeklikte nerede duruyor?

“Emine Bulut cinayetinde bir fotoğraf gördüm. Fotoğraf şu: 10 kadın ellerine almışlar bir pankart, gitmişler. Beraber bunu değerlendirme yaparken arkadaşları çağırdım. Ne zaman 10 erkek eline alır bir pankart, gider de ‘Biz Emine Bulut cinayetin şiddetle reddediyoruz’ derse mesele tersine dönmeye başlamıştır. Bunun başka türlü bir izahı söz konusu değildir.”

Bu sözler İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ait. Soylu, bu sözleri 27 Mayıs 2021 tarihinde Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırması Meclis Komisyonu’nun 5. toplantısına katıldığında söylemişti. Soylu’nun bu sözleri sarfettiği günlerde kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için, kadınların şiddete karşı korunmasına yönelik gerekli mekanizmaların işletilmesi için Türkiye’nin dört bir yanında sokakları dolduruyordu. Soylu’nun bu sözleri, iktidarın Emine Bulut’un da tüm kadınların da, “Yaşamak istiyoruz” çığlığına kulaklarını nasıl tıkadıklarını açıkça gösteriyor.  

İçişleri Bakanlığı Soylu’nun bu sözlerine “uygun” olarak yeni eğitimlere başladığını duyurdu: Kadına El Kal-Ka-Maz. Aile ve Sosyal Hizmetler, Adalet, İçişleri, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları ile Diyanet İşleri Başkanlığınca imzalanan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Yılı Faaliyet Planı” protokolü doğrultusunda İçişleri Bakanlığının yürüteceği eğitimler erkeklere yönelik. Hedeflerinin 5 milyon erkeğe kadına yönelik şiddete karşı eğitim vermek olduğunu açıkladılar. “Kadına el kalkamaz” diyor İçişleri Bakanlığı ama tam da bu “eğitimin” reklamının yapıldığı gün, 16 yaşındaki Beyza Doğan hakkında 35 kez şikayetçi olduğu, süresiz koruma kararı aldığı ve tüm suç duyurularına rağmen tutuklanmayan Selim Tekin tarafından kendi evinde katledildi.

Hakkında 35 kez şikayette bulunulan, dava açılan Selim Tekin’in tutuklanmaması, Pınar Gültekin’i canice katleden Cemal Metin Avcı’ya haksız tahrik indirimi verilmesi, Ayşe Tuba’dan Emine Bulut’a koruma kararlarının kağıt üzerinde kalması, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, şiddete uğradığı için kolluk kuvvetine başvuran kadınların “kocandır, barışırsın” denip eve gönderilmesi şiddet faillerine ne tür bir eğitim oluyor?

Kadınlara yönelik tüm politikalarını “Güçlü aile için güçlü kadın” vurgusunu yaparak uygulayan iktidar kadınları şiddete karşı koruyacak mekanizmaları işletmiyor, “güçlü aile”yi korurken kadınları bu ailelerin içinde ölüme, şiddete, istismara terk ediyor. Zaten Bakanlığın eğitimlerini duyurduğu videosunda ve broşüründe de kadınlar, erkeklerin eşi, kız kardeşi, annesi olarak tarif ediliyor erkekler DUYARLI OLMAYA DAVET EDİLİYOR. Ve şu söyleniyor:

“Şiddetin kız kardeşimize, annemize, kızımıza, torunumuza, kız arkadaşımıza yönelik olarak da gerçekleşebileceğinin farkındayız ve tüm erkekleri bu konuda bilinçli/duyarlı olmaya davet ediyoruz.”

Eğitimde, kadına bir erkeğin bir şeyi olması üzerinden şiddet uygulanmaması gerektiği rica ediliyor. İçişleri Bakanlığı rica ededursun; erkekler, yargının failleri koruyan, kadınları sorgulayan kararlarıyla her gün bir “eğitime” tabi tutuluyor, “nasılsa 3-5 yıl yatar çıkarım”, “pişmanım der kurtulurum”, “erkekliğime laf söyledi, tahrik oldum”, “evlenme teklifimi kabul etmedi, erkeklik gururum kırıldı derim yırtarım” diyerek bu eğitimden 5 yıldız aldıklarını gösteriyorlar.

KADINA ŞİDDET “İNANÇ” MESELESİ OLARAK GÖSTERİLİYOR
Kadına yönelik şiddet eğitimlerinin tamamen dini değerler, “merhamet” üzerinden yapan Diyanet’e bu eğitimlerin neredeyse tamamının teslim edildiğini biliyoruz. Yine Kadına Yönelik Şiddet Meclis Araştırma Komisyonunda Diyanet İşleri Başkanlığının açıkladığına göre:
-81 ilde, 349 ilçede toplam 420 tane aile ve dini rehberlik bürosu, 10 merkezi bulunuyor.
-Binlerce kişiye çeşitli araçlar ile aileye dair eğitimler veriyor.
-Kamu çalışanlarına eğitimler veriyor.
İçişleri Bakanlığının bahsini ettiğimiz bu eğitiminin bir bölümü de “Kadına yönelik şiddet, inancımızla bağdaşmaz!” başlığıyla geçiyor. Anayasal olarak ülkenin bir dini olmamasına rağmen videoda “dinimiz” diyerek konuşuluyor. Devletin laiklik ilkesinin tümüyle kenara konduğunun bu kadar açık ifadesine artık tek adam rejiminin geldiği noktada şaşıramıyoruz. Nitekim; daha önce de pek çok kez kadına yönelik şiddetin bizzat Erdoğan tarafından “şefkat ve merhamete” indirgendiğine şahit olduğumuz için, bu eğitimler için hazırlanan broşürde yapılan çeşitli alıntılarda da sürekli erkeklere şefkat ve merhamet göstermenin salık verilmesi de şaşırtıcı olamıyor. Ama çok iyi biliyoruz ki, kadına yönelik şiddet bir “şefkat ve merhamet” meselesi değil, eşitsizlik meselesidir.
ŞİDDET “MİLLİ DEĞERLERE SAYGISIZLIK”MIŞ

Yerli ve millilik, milliyetçilik çeşitli şekillerde pompalanırken kadına yönelik şiddet de bu konudan azade olamaz tabii… Eğitimin tanıtıldığı videoda “Kadına yönelik şiddet, milli değerlerimize saygısızlıktır!” başlığı da tam bu noktada devreye giriyor. Tarihimizde kadınların ne kadar kahraman olduğundan ve bu tarihe olan saygı nedeniyle kadınlara şiddet uygulanmaması gerektiğine pek çok cümle var videoda…
Şiddeti “önlemek” üzere erkeklere birtakım öneriler de sunuyor Bakanlık:

• “Eşimize, çocuklarımıza, diğer aile bireylerimize ve kadınlara saygılı olmalıyız.

• Aile ortak yaşamın en temel birimidir; aile ve evi ilgilendiren konularda birlikte karar vermeliyiz.

• Konuşmak iletişimin temelidir; sorunlarımızı konuşarak çözmeliyiz.

• Sürekli hata aramaktan kaçınmalıyız.

• Sinirlendiğimiz zaman agresif davranışlar sergilememeliyiz.

• Anlaşılmazlıkları olumlu bir şekilde çözmeye gayret etmeliyiz.

• İletişim kurarken karşı tarafı eleştirici, suçlayıcı, alay edici, korkutucu, aşağılayıcı, tehdit edici, küçük düşürücü, ifade ve davranışlardan kaçınmalıyız.

• Hakaret ve küfür içeren sözler kullanmamalıyız.

• Öfke kontrolünü sağlamak için gerektiğinde profesyonel destek almalıyız.

• Kadının elindeki parasını/mirasını izinsiz veya zorla elinden almamalıyız.”

Bu önerilerde en çok göze çarpanlardan biri şiddeti erkeklerin anlık öfkelerine bağlaması herhalde. Evlilik teklifini reddettiği için öldürülen Hatice Kaçmaz davasında da kadının, evlilik teklif etmesi erkekte anlık sinir ve öfke yarattığı için öldürüldüğü iddia edilmiş ve katile indirim verilmişti. Böyle kararlarla evlilik teklifini reddetmenin bir haksız tahrik sayılması, faillerin elini güçlendirirken herhalde Bakanlığın bu önerileri kadınların katledilmesini önleyecek!

Broşürde kadın ve erkek eşitliğine yapılan tek değinme “Anayasamızda kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir” cümlesinde geçiyor. Zaten içeriğin geri kalanı kadın erkek eşitsizliği üzerine kurulu… Ama ne merhamet ne öfke kontrolü ne milli değerler kadına şiddetin kaynağını ortadan kaldırabilir. Kadına yönelik şiddetin en temel sebebi eşitsizliktir. İktidarın kadın erkek arasındaki eşitsizliği derinleştiren, eşitsizlik makasını açan politikaları sadece kadına şiddeti artıyor. O yüzden, eşitsizliği derinleştiren politikaların üzerini örtmek için yapılan bu göstermelik hareketleri yutmuyoruz!


Görsel: İçişleri Bakanlığının Kadına El Kalkamaz Kampanyası broşürü kapağı

İlgili haberler
35 suç duyurusuna rağmen Beyza'yı öldürmesine göz...

İstanbul'da, Selim Tekin, koruma kararı olmasına rağmen Beyza Doğan'ı evinde silahla öldürdü. Doğan'...

EŞİK: Yasalar uygulansa Ezgi hayatta olurdu

EŞİK: Bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi Ezgi’nin cinayetinde de yasalar, İstanbul Sözleşmesi, k...

Engelli bir kadına tecavüz eden fail neden ve nası...

Engelli genç kadına tecavüz eden erkek serbest, kadın ve ailesi tedirgin, soruşturma aşamasında gere...