İktidar; salgının istihdama etkilerini azaltma bahanesiyle bir kez daha patronlara teşvik, işçilere hak budama içeren bir paket çıkardı karşımıza: ‘İstihdam kalkanı paketi’.
Bu paket yasalaşırsa;
■ 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilere belirli süreli iş sözleşmeleri uygulanarak kıdem tazminatı ve iş güvencesi yok edilecek.
■ 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilerle toplam 2 yıl süreyle iki defa üst üste sözleşme yapılabilecek, 2 yıl sonunda işten çıkarıldıklarında işe iade hakları olmayacak, kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyecek. Kısmi çalıştırıldıkları süre içinde işçilerin emeklilik primleri ödenmeyecek, patronlar sadece çalıştırıldıkları gün kadar meslek hastalığı, iş kazası, genel sağlık sigortası primi ödeyecek.
■ Sigortasız işçi çalıştıranlara idari para cezası uygulanmayacak. Üstüne de işsizlik sigortası primi dahil sigorta primi tahakkuk ettirilmeyecek.
■ Sigortasız işçi çalıştırdığını bildiren patronlara teşvikler verilirken, “Biz sigortasız çalıştırılıyoruz” diye başvuran işçilerden, patronun kabul etmesi halinde bile, sosyal güvenlik haklarından vazgeçmesi istenecek.
18 yaşından 25 yaşına kadar iki yıllık sürelerle, işveren farklı gösterilerek, işçiler iş güvencesinden, kıdem ve ihbar tazminatından yoksun çalıştırılacak. 50 yaş ve üzeri işçiler için bu süre daha da uzayacak; iki yıl bittiğinde kağıt üzerinde bir başka işveren yanında çalışıyormuş gibi gösterilerek emekli olana kadar iş güvencesinden ve kıdem tazminatından yoksun çalışmaya mahkum edilebilecek.
Paketin işçilere dayattığı korkunç koşullar, kıdem tazminatının gasbı ve işçilere değil patronlara kalkan olduğu çeşitli boyutları tartışılıyor. Bu yazıda; kadınların zaten iyice kısıtlanmış olan emeklilik hakkının bu paketle birlikte neredeyse tümüyle ortadan kaldırıldığına dikkat çekmek istiyorum. Paketin kadın işçiler bakımından anlamını farklı boyutlarıyla tartışmaya önümüzdeki günlerde devam edeceğiz.
***
1999 ve 2006 yıllarında “sosyal güvenlik reformu” adı altında yapılan düzenlemeler, emeklilik koşullarını kadınlar için zaten zorlaştırmıştı. Reform adı altında, çalışma yaşamında eşit olmayan kadın ve erkekler, emekli olma koşullarında eşitlenmişti!
Bugün var olan durumda bile fiilen çalışan her 2 kadından en az 1’i için emeklilik hayal.
Türkiye’de 15 yaşından büyük yaklaşık 30 milyon kadın var. Bu kadınların yaklaşık 20 milyonu iş gücünün (çalışma yaşamının) dışında. İş gücünün dışında olan 20 milyon kadından en az 15 milyonu için emeklilik imkansız. Diğer 5 milyonun da en az yarısının bugünkü koşullarda emekli olması çok güç. İş gücünün içinde olan 10 milyon kadının 5 milyonu emekli olamıyor. Çünkü, kadınlar ağırlıklı olarak kayıt dışı çalıştırılıyor. Kadınlar çocuk, hasta, yaşlı bakım yükü nedeniyle kesintili olarak çalışma yaşamına girebiliyor. Bulabildikleri işler büyük oranda güvencesiz, niteliksiz işler oluyor. Kadınlarda işsizlik oranı daha yüksek ve kadın işçiler daha sık işsiz kalıyor, iş bulma süreleri daha uzun. Dolayısıyla kadın işçiler için emekli olmak için gereken prim gün sayısını doldurmak çok zor.
Bugün yürürlükte olan primli sistem yani “Prim yoksa emeklilik hakkı yok” denklemi, 22.5 milyon kadını emeklilik hakkından mahrum bırakıyor. Boşuna değil emeklilerin sadece yüzde 19’unun kadın olması. Kısmi çalıştırıldıkları süre içinde işçilerin emeklilik primlerinin ödenmemesini getiren yeni paket, durum zaten bu kadar vahimken emeklilik hakkını kadınlar için iyice erişilemez hale getiriyor.
***
İstihdamın artırılması, kadınların emeklilik hakkına erişebilmeleri bakımından önemli. Ancak en az bunun kadar önemli olan; istihdamın türü ve niteliği. Ücretli istihdam güvenceli, sürekli ve nitelikli olmadıkça kadınların çalışma yaşamı kesintilerle dolu oluyor ve emeklilik için gereken prim gün sayısını tamamlamak zorlaşıyor. Çalışan erkeklerde kayıt dışı istihdam oranı yüzde 28.8; çalışan kadınlarda ise yüzde 44.3. Kayıt dışı istihdamla mücadele, çalışma yaşamına giren kadınların neredeyse yüzde 40’ı kayıt dışı çalıştırılıyorken elbette çok önemli. Ama pakette ‘Kayıt dışı çalışmayla mücadele’ denilirken, gerçekte kayıt dışı çalıştırıldıkları dönemde işçilerin tüm sosyal güvenlik haklarının gasbedilmesi, sorunun kangrenleştirilmesinden başka bir şey değil.
***
2019 verilerine göre Türkiye’de kadınlar ağırlıkla 25-29 yaş arasında çocuk doğuruyor. Bu yıllar arasında çalışma yaşamından uzak kalıyor; çünkü kamusal çocuk bakım hizmeti neredeyse yok! Bu paketle birlikte; kadınların 25 yaşından önce çalışmaları emeklilik hakları için bir anlam ifade etmiyor olacak. Çocukları büyütüp çalışmaya başladıklarında güvenceli iş olanakları zaten kısıtlı olan kadınlar, yine pakete göre 50 yaşından sonrası için öngörülen geçici sözleşme ve emeklilik sigortası primi yatırılmadan çalışmanın en çok etkileneni olacak.
Güvenceli istihdamın artırılması, kadınların çalışmasının önündeki en temel engellerden olan çocuk bakım yükünün kamusal hizmetlerle azaltılması, eşitsiz çalışma koşulları nedeniyle kadınların emeklilik koşullarının hafifletilmesi ve alternatif kolaylaştırılmış emeklilik seçeneklerinin devreye sokulması gerekirken, emekli olmak için gereken koşulların zorlaştırıldığı bu paket, kadınların emeklilik haklarını, yani aslında kimseye bağlı, bağımlı olmadan, kendi ayakları üzerinde durma hakkını ellerinden alıyor.
İlgili haberler
Çalışan kadınların en az yarısı emekli olamayacak!
Kadınlar, çalışma yaşamında türlü eşitsizlikle karşılaşıyor. Bu eşitsizlikler, sosyal güvenlik siste...
Tüm kadınlara güvenceli iş ve emeklilik hakkı!
‘Emekliliğin herkes için koşulsuz bir vatandaşlık hakkı olması, uzak bir hayal ya da gerçek dışı bir...
DOSYA: Kadınların emeklilik hakkı ve doğum borçlan...
Doğum borçlanması yine gündemde... Emekli olmak için gereken yaşı doldurdunuz. Ama prim gün sayısını...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.