Yeni Şafak Gazetesinin 2 Ocak 2024 tarihli sayısında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş tarafından kaleme alınmış bir yazı yer aldı. “Kadını destekleyerek aileyi güçlendiriyoruz” manşetini taşıyan yazı çeşitli başlıkları içeriyor ve her bir başlıkta Bakanlığın “ne kadar başarılı çalışmalar yaptığı” anlatılıyor.
Tam sayfa halinde son derece iddialı başlıklar ve Bakanlık faaliyetleri yer alıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede sıfır tolerans içinde olduklarının belirtildiği bölümler ise ülkenin gerçekliği ile ters düşüyor.
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş ailenin güçlendirilmesine yönelik çalışmaların öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldığını belirterek 1990 yılından bu yana dört yılda bir düzenlenen Aile Şuralarının önemine vurgu yapıyor ve 8. Aile Şurası’nın da gerçekleştirildiğini ifade ediyor.
8. Aile Şurası’nda öne çıkan şeylere bir bakalım: Bakan Göktaş’ın konuşmasında ailenin güçlenmesi ile kadının ve toplumun güçleneceği temasını taşıyordu. Kadınların “iş ve aile hayatının uyumunu sağlamak için” politikalar üretildiği vurgulanıyordu. Şura’nın raporu henüz yayımlanmadığından tamamına ilişkin değerlendirme yapma olanağımızın şu an için bulunmadığını not düşmüş olalım.
8. Aile Şurası’nın temel başlığı aile değerlerinin karşı karşıya kaldığı tehlikeler olarak belirlenmişti ve bu nedenle de Şura’da kadınların ve LGBTİ’lerin yaşadığı yoksulluk, işsizlik, güvencesiz hayat yerine genç yaşta evlenme, çok çocuk doğurma ve tüm bunları yaparken de esnek ve güvencesiz çalışma konuşuldu.
KADIN İSTİHDAMI GERÇEKTEN ARTIYOR MU?
“Kadınlarınhak ve özgürlüklerinin genişletilmesi refahın arttırılması her alanda etkin bir şekilde yer almaları için önemli adımlar attık” diyor Bakan Göktaş yazısında. Kadın istihdamının yüzde 25 oranında arttırıldığını ifade ediyor. Bakan’ın ifadesini rakamlar yalanlıyor. DİSK Genel İş’in 2023 Kadın Emeği Raporu’na göre; Türkiye geneli kadın istihdamı hâlâ erkek istihdamının yarısı kadar ve istihdamda cinsiyet açığı yüzde 36.4. Son 5 yılda kadın istihdamı ise sadece 1.9 puan artmış. Türkiye’de 12 milyon kadın çalışma hayatına dahil olamazken, çalışan kadınların ise yüzde 32.5’i kayıt dışı çalışıyor.
ESNEKLEŞTİREREK GÜVENCESİZLEŞTİRME
Kadınların esas kariyerinin annelik olduğunu her fırsatta tekrar eden Bakan Göktaş’ın da kadın istihdamını “aile ile uyumlu iş yaşamı” olarak tanımladığını biliyoruz. Yani bu tanımlama kadınlar için güvencesiz, kayıt dışı, sigortasız, esnek çalışma anlamına geliyor. AKP iktidarının sınıfsal karakterini net tarif eden bu çalışma biçimi; Bakanlığın örgütlediği Aile Çalıştaylarında, 8. Aile Şurası açılış konuşmalarında ve Orta Vadeli Program’da somut bir şekilde yer buldu.
Kadınların eşitsiz hayat koşullarına, iş yaşamına, toplumsal hayata erkeklerle aynı düzeyde katılamamasına dair bir şey demeyen AKP politikaları gerçekliğinde Bakanın yazdıkları kağıtta kalıyor. Bu durum söz konusu iken kadın istihdamının artırıldığını iddia etmek halka yanlış bilgi vermek dışında bir anlam taşımıyor.
3 MİLYON EURO İLE NE YAPILDI?
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş; “Türkiye’de Kadın Erkek Eşitliğine Duyarlı Planlama ve Bütçeleme Projesi” ile kadın ve erkeklerin farklı öncelik ve ihtiyaçlarını gözeten bir bakış açısını planlamayı hedeflediklerini ifade ediyor. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile ortak uyguladığı “Türkiye’de Kadın Erkek Eşitliğine Duyarlı Planlama ve Bütçelemenin Uygulanması” Projesi 2021 yılı ağustos ayında başlamış 3 yıl süreli 3 milyon Euro destek sunularak devam eden bir proje.
PROJE VAR, BÜTÇE YOK
Projenin tamamlandığı bir dönemde 2024 bütçesi Meclisten geçti. Keza projenin 2021 yılında başladığını düşündüğümüzde 2022 ve 2023 bütçeleri de. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi aynı önceki yıllarda olduğu gibi kadın-erkek eşitliği dikkate alınarak hazırlanmış bir bütçe olmanın çok uzağındaydı. Ailenin güçlendirilmesi ve korunması bütçenin temel dayanağı iken bütçe kalemleri arasında rakamsal bazda kadının güçlendirilmesi 7. sırada yer aldı. Dolayısıyla Bakan Göktaş’ın gururla sözünü ettiği proje, 2024 bütçesinde bile varlığını hissettirmemişken, “3 milyon Euro harcanarak muhtemelen tamamlanmış olan bu projede neler yapıldı?” sorusunu sormamız gerekiyor.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE SIFIR TOLERANS (!)
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelelerini sıfır tolerans ilkesiyle büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini ifade ederken, 6284 Sayılı Yasa’dan dünyada eşi benzeri olmayan hukuki bir düzenleme olarak belirtmiş, Türkiye’de Kadına yönelik Aile içi Şiddet araştırmasının üçüncüsünü 2024 yılı içerisinde yapacaklarını belirtmiş, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı ile 2024 yılı faaliyet planını 25 Kasım günü kamuoyu ile paylaştıklarını anlatmış Yeni Şafak gazetesine.
Öncelikle Bakan’ın “sıfır tolerans” ile mücadele ettiklerini söylediği tabloya bakalım. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2023 yılında 315 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, 248 kadın ölümünün ise şüpheli olarak kayıtlara geçtiğini açıkladı. Bakanlığın bu veriler konusunda bir çalışması yokken Bakan Göktaş’ın 2024 yılında şiddet araştırması yapacaklarını önemli bir faaliyet olarak anlatmasını düşünmek gerek öncelikle.
6284 Sayılı Yasa’dan dünyada eşi benzeri olmayan bir hukuki düzenleme olarak bahseden Bakan’ın ifadeleri, seçim döneminde Yeniden Refah Partisi ile 6284 Sayılı Yasa pazarlığı yapıldığını, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in yasaya sahip çıkması nedeniyle AKP içesinde ciddi tepkiler aldığını ifade ettiğini unutturmuyor bize elbette.
6284 Sayılı Yasa’nın kaldırılması ya da maddelerinde değişiklikler yapılması gündemden kalkmış değil, üstelik 6284 Sayılı Yasa’nın uygulanmasına ilişkin ciddi sorunlar orta yerde dururken. Bu nedenle Bakan’ın açıklaması İstanbul Sözleşmesi’nin başına gelenin bu yasa ya da benzeri yasaların başına gelebileceği endişesini ortadan kaldırmıyor.
LAF VAR İCRAAT YOK
Devletlerin kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin sorumluluklarını yükümlülüklerini düzenleyen bu uluslararası sözleşmeden hukuksuz bir imza ile çıkmış olan bir iktidarın, “kadınları şiddetten korumak için her şeyi yapıyoruz” diyebilmesi çok mümkün değil ne yazık ki.
Bakan, kadınları şiddetten korumak için kurulması gereken mekanizmalardan da hiç söz etmiyor. Kadınların şiddet içerisinde ölüm tehlikesi ile yaşadıkları evlilik ve her türlü ilişkiden çıkabilmelerinin tek koşulu kusursuz işleyen bir koruma mekanizması. Kadını evden çıktığında yargılamadan, sorgulamadan barınma, iş, eğitim, çocukların bakımı, güvenlik, hukuki eşitlik gibi her açıdan saracak mekanizmalar sözünü ettiğimiz. Nitekim Bakan’ın belirttiği, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı, 1 Temmuz 2021 tarihinde Erdoğan tarafından İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesinin ardından ilan edilmişti. “Ülkede İstanbul Sözleşmesinde ihtiyaç yok, yerli milli düzenlemelerle bu sorunu çözeriz” demek için hazırlanmış olan plan 2 buçuk yıldır ülkede yürürlükte olmasına karşın kadına yönelik şiddete dair ülke tablosunda değişen bir şey yok.
Aynı durum yayınlanan genelgeler, KADES uygulaması için de geçerli. Bütün bu düzenlemelerin varlığına karşın kurumsal ve köklü adımlar AKP’nin mevcut politik bakış açısı nedeniyle atılmıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2024 yılı bütçesinde sığınak sayısının 159’dan sadece 164’e çıkarmayı hedeflediği somut verisi ışığında Bakan’ın açıklamalarını değerlendirmek gerekiyor.
AİLE GENÇLİK FONU GENÇLERİN EN BÜYÜK İHTİYACI MI?
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, Aile Gençlik Fonu’ndan önemli bir çalışma olarak söz ediyor. Gençlerin bu ülkede çok sayıda sorunu var; eğitimin desteklenmesi, parasız, bilimsel, nitelikli ve eşit eğitim olanaklarının toplumun her kesimine sunulması, sanat, spor, kültür, bilim gibi alanlara yatırım yapılması, gençlerin barınma sorunlarına ilişkin önlemler alınması gibi pek çok başlık sayabiliriz. Bu saydıklarımızın hiçbiri Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığının gündemi olmazken gençlerin erken yaşta evlenmeleri için 150 bin lira kredi verilmesine ilişkin yasa yapılıyor.
Türkiye’de kadınlarda ortalama evlilik yaşının 25 olduğu görülmesine karşın, bu yaş da geç bir yaş olarak kabul ediliyor iktidar tarafından.
MAHALLE ODAKLI KREŞ MODELİ NASIL UYGULANMALI?
0 - 3 yaş dönemi çocuklara bakım ve eğitim hizmeti verecek kurum sayılarının artacağını ifade eden Bakan Göktaş, mahalle odaklı kreş modeli ile kadının ev ve iş hayatı arasında tercih yapmak zorunda kalmasına engel olmak istediklerini söylüyor. Okul öncesi eğitim, bugün pek çok çocuk açısından erişilebilir bir hizmet değil. Kamuya ait, tam günlük kreş bulmak çok zor ama özel kreşler, vakıflara, tarikatlara ait kreşler her yerde. Türkiye genelinde resmi ve özel, toplam 30 bin 978 okul öncesi eğitim veren kurum var. Bu kurumların öğrenci kapasitesi ise toplam 1 milyon 226 bin civarında. Milli Eğitim Bakanlığının yayımladığı istatistiklere göre 2020-2021 eğitim öğretim yılında MEB’e bağlı 161 resmi kreşte yalnızca 8 bin 704 öğrenci eğitim gördü. MEB dışındaki kurumlara bağlı olan 2 bin 338 resmi kreşteki toplam öğrenci sayısı ise 53 bin 804.
Resmi kurumlara bağlı kreşlerdeki öğrenci sayısının toplamı ise ancak 63 bine yaklaşıyor. Kamu kreşi sayısı ve imkanları çalışan aileler açısından yeterli değilken özel kreşlerin fiyatları ise çok yüksek. Üstelik kamu kurumlarında bulunan kreşler ödenek yoksunluğu nedeniyle kapanıyor. İşyerlerinde de durum kadınlar için kolaylaştırıcı değil, yalnızca 150’nin üstünde kadın çalıştıran işyerlerinin kreş açma zorunluluğu var. İşçi kadınlar işyerlerinde kreş olanaklarından yoksunlar. Mahalle odaklı kreş modeli üzerine çalıştıklarını söyleyen Bakan’ın çocuk bakımına, kreşlere dair önlem alması gerekiyor. Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığının 4 yaşındaki çocuklar için açtıkları Kuran Kursları düşünüldüğünde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı projesindeki kreşlerin Kuran kursu niteliğinde düşünülüp düşünülmediği haklı bir soru olarak herkesin aklına geliyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Aile Bakanlığı ne diyor, kadınlar ne yaşıyor?
Aile Bakanlığının 25 Kasım için yayınladığı kamu spotu, devletin kadınları şiddete karşı nasıl korud...
Arabuluculuk kadınların medeni haklarını gasbedece...
İktidarın, Medeni Kanun Çalıştayı'nda üzerinde durduğu aile arabuluculuğu, kadınları faillerle yüz y...
Medeni Kanun'a saldırı çalıştayı
Adalet Bakanı Tunç çalıştayda, boşanmaları zorlaştıracak arabuluculukla kadınları hedef aldı. Tunç,...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.