Yılın o dönemi geldi, asgari ücretin ne olacağına dair tartışmaların yapıldığı, “Evi nasıl geçindireceğiz?” sorusunun tedirginliğinin kendini iyice belli ettiği o dönem.
İhtiyaçlarımızı karşılamak için üç kuruş mesai hesabı yaparken, iktidar ve sermaye sahipleri bizim adımıza kararlar almaya devam ediyor. Asgari ücret tartışmalarını “hedeflenen enflasyon” üzerinden başlatan iktidarın orta vadeli programı, ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikasının bir parçası olarak, insanca yaşam talep eden emekçilere karşı açık bir psikolojik savaş aracına dönüşmüş durumda.
Temmuz ayında asgari ücrete zam yapılmamışken, yeni yıl zamları için tartışmanın yüzde 25 seviyesinden başlatılması beklentileri yerle bir ediyor. Bu durum, patronların “Ama devlet bu kadar zam yaptı” söylemine de hizmet ederek, sorumluluğu görünmez kılmaya çalışıyor.
Peki işçiler bu konuda ne diyor?
Urfa BİRTEK-SEN il temsilciliğinde çeşitli fabrikalardan işçi kadınlarla bir aradayız. Urfa’da yaygın olan ücret, asgari ücret. Bu yüzden asgari ücrete ne kadar zam yapılacağı her şeyden daha önemli bir konu. Herkesin neden asgari ücretle çalışmak zorunda kaldığı da ayrı bir sorun ama gündem o kadar yoğun ki bunu tartışmaya sıra gelmiyor. Asgari ücrette beklenen zamla birlikte maaşların 22 bin lira bandında olma ihtimalini değerlendiriyor işçiler.
'BİZİ AÇ BIRAKMAKTAN UTANMIYORLAR'
“Değil 22, 30 bin olsa yine geçimi sağlayamayız.”
“Bizim ailemiz kalabalık, aynı evde 3 kişi çalışmazsak aç kalırız.”
“Bizlere kaşıkla verip, kepçeyle alıyorlar. Asgari ücret gelmeden her şeye zam geliyor. Nasıl geçineceğimizi düşünmekten yorulduk.”
Özak Tekstil direnişinde de olan bir kadın işçi başlıyor derdini anlatmaya, o da Özak’ın başlattığı kara liste uygulamasının mağdurlarından. Organizede aylarca iş bulamadığı için uzun süreli işsizlik yaşayan yüzlerce işçi var. İşçilerin bir kısmı yeni yeni iş bulmaya başladıysa da çoğu ya iş kolunu değiştirmek zorunda kaldı ya da hâlâ işsiz. “Zar zor karnımızı doyuruyoruz” diyorlar: “Bizler hem işsizlikle hem kötü koşullarla mücadele ediyoruz. Aylarca işsiz kaldığım için bu fabrikaya mecbur kaldım.”
“Aldığımız ücret zaten hiçbir şeye yetmiyor, bir de iki kuruş fazla mesai yapınca vergi kesintisi yapıyorlar. Aldığımız ücretlerin vergisini almaktan, bizi aç bırakmaktan utanmıyorlar. 12 saat çalışıp aldığımız asgari ücrete mahkum kalıyoruz.”
“Sosyal medya ve televizyonlarda bir algı yarattılar yüzde 25 zam gibi, insanlar bundan fazlasını düşünmeyip istemesinler diye. Gelsinler de bu ücretlerle kendileri yaşasınlar, oluyorsa bizde yaşarız.”
Herkesin dilinde aynı cümleler:
“Biz kendimize değil, vergilere çalışıyoruz. Asgari ücret denince üstünde vermek yasakmış gibi davranıyorlar, bizi hep asgari ücret çizgisinde tutmak istiyorlar. Patronlardan, zenginlerden neden vergi alınmıyor? Onlar zenginliklerine zenginlik katarken bizler yoksulluğa mahkum ediliyoruz. Kölelik devri bitti diyorlar ama görüyoruz ki bunun sadece adı değişti bizler hâlâ köle olarak görülüyoruz. Zorla mesailere bırakılıp baskı altında çalışıyoruz. Buna rağmen insanca yaşayacak ücretleri alamıyoruz.”
Sesi gür çıkan tuzu kuru ekonomistlerin süslü laflarını temizleyip altında yatan gerçeklere bakınca ortaya çıkan şey koca halk yığınlarının yoksulluğu. Emeğimizin karşılığını bizlere bir minnetmiş gibi dayatanlar kimlerin sırtında yükseldiklerini unutuyorlar. Tüm bu sömürüye, baskıya karşı ancak işçilerin örgütlü birliğiyle direnebilir, onurlu bir yaşamı inşa edebiliriz.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
‘Madem yeterli Şimşek asgari ücret alsın’
‘Asgari ücret yeterliyse, Şimşek asgari ücret alsın. Hem devlet tasarruf etmiş olur...’
Tencereler borçla kaynıyor
Mersin’de yoksul kadınların kimi çöpten karton topluyor, kimi yaşlılık maaşıyla geçiniyor, kimi de t...
Evden çalışma süt iznine engel değil
Kovid-19 nedeniyle evden (uzaktan) çalışanlar da süt iznini kullanabilir. Evden çalışma süt izni hak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.