Elmalı Davasının hatırlattıkları: Çocuğa karşı suçlarda yargılamada sorun nerede?
Avukat Sertaç Özgen, Elmalı davasının ardından çocuğa karşı işlenen suçların mevzuattaki durumuna, bu yasaların uygulanmayışının nasıl sorunlar yarattığına dikkat çekiyor.

Antalya’nın Finike ilçesinde, 7 yaşında ve 10 yaşındaki kardeşlerin cinsel istismara uğramasına ilişkin yürütülen soruşturma Türkiye'nin gündeminde. Kardeşlerin, cinsel istismarı resimle anlattığı görselin sosyal medyada paylaşılmasının ardından istismar, sosyal medyada infial yaratırken, tutuklanan anne Merve A. ile üvey baba Rahmi A’nın, yargılandıkları Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi'nce 3. duruşmada tahliye edilmesi ve bu kararın duyulması sosyal medyada her kesimden #ElmalıDavası etiketiyle ciddi tepki almıştı.

Esasen bu konunun içinde olan hukukçuların hemen her gün adliyede karşılaştıkları bu durum bir sembol üzerinde kimi siyasilerin ve özellikle mevcut hukuk işleyişine çoğu kez doğrudan müdahalesi olan iktidar mensuplarının vicdanını temizledikleri somut bir vaka haline getirilmiştir. Bir hukukçu olarak bu davanın sonucunu kestirmek hiçte zor değil; yargılanmakta olan, birkaç gün sonrasında yeni delil bulundu denilerek tekrar tutuklanacak, yargılama neticesinde ağır bir cezaya çarptırılacak ve gerek yargı gerekse yasama ve yürütme organı (Bugün için üçü de aynı kişide toplanmıştır. Ben vitrinden bahsediyorum) böylece sorunu adil bir biçimde çözmüş olacaklar! Ufacık kız çocukları ile evlenmenin caiz olduğunu söyleyen iktidar cenahına yakın sözde din âlimleri, aynı suçu belki de binlerce çocuğa karşı işlemiş tarikat şeyhleri, bu durumu itiyat edinmiş ve adeta kendi içerisinde meşrulaştırmış olan kimi vakıflar ne olacak diye soran dahi yok. Herkesçe bilinmesi gerekir çocuk yaşta evliliği caiz gören bir anlayışın çocuklara karşı cinsel saldırı ve yönelim içerisinde olması beklenebilir bir sonuç. Bu konuda sayısız kez fetva veren sözde din alimlerine sessiz kalanların Elmalı’da yaşananlardaki sorumluluğu da görmezden gelinemez!

MEVCUT UYGULAMADAKİ YARGILAMA FAİLLERİ CESARETLENDİRİYOR
5271 sayılı CMK nın 100/3. Maddesine göre katalog suçlar arasında sayılan ve 5237 sayılı TCK’nın 102 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar her ne kadar mevcut yasamızda yeterli ağırlıkta bir ceza içermekte ise de; mevcut yasada yapılan düzenleme yargının bir türlü açılamayan kronik sorunları dolayısı ile çok da fazla bir ağırlık içermekle yapanı cesaretlendiren bir nitelik arz etmektedir.

Şöyle ki; çocuğa karşı işenen Cinsel istismar suçu mevcut yasalarımızda şu şekilde düzenlenmiştir.

(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.

(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

(3) Suçun;

a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.


YASA VAR UYGULAMA YOK!
Yasalarımızın bu husustaki düzenlemesi birçok insan için tatmin edicidir. Ancak uygulama hiçbir zaman bu kadar katı ve caydırıcı değildir.

Somutlaştırabilmek adına şöyle anlatayım söz gelimi bu suçun faili yargılama makamının karşısına çıktı ve tutuksuz yargılanmak üzere çoğu kez olduğu gibi serbest bırakıldı. Yerel mahkeme yani ilk çıkarıldığı mahkemedeki yargılama süresi ortalama 1,5-2 yıl sürmekte ve bu mahkemece bir karar verilmektedir. Bu karar sonrasında istinaf dediğimiz ikinci derecede mahkemeye taşınmakta ve en az bu kadar sürede bu mahkemece onama yönünde karar verilirse eğer mevcut suçun cezası 5 yılı aştığı için bu dosya Yargıtay’a gönderilmektedir. Yargıtay aşaması tüm bu sürelerden daha uzun olmakla 3-4 yılı bulduğu birçok dosyamızda görülmektedir. Yani herhangi bir bozma olmazsa bu süreç iyimser bir tahminle 6-7 yılı almaktadır üst mahkemelerin birinin dahi bu kararları usulen veya esasa dair bir sebepten bozması halinde ise durum tam anlamıyla bir vahamet içermekte ve bu sürelerin 10-15 yılı bulmasına sebebiyet vermektedir. Bu süre içerisinde küçük çocuğumuz yaşadığı travmalarla birlikte büyümekte ve topluma karışmaktadır. Hala safça adaletin tecelli etmesini beklemektedir. Bu işten en kazançlı çıkan suçun faili ise bu zaman dilimi içerisinde eğer eceli ile ölmemiş ve bu zaman dilimi içerisinde CMK , CİK, TCK değişikliği veya af çıkarılmamış ise nihayet bu suçun cezasını çekmektedir.

Durumun abartılı olduğunu düşünen okurlar yakınlarında bulunan herhangi bir hukukçuya sormak sureti ile anlatımlarımın teyidini yapmaya çalıştıklarında az bile söylediğimi duyacaklardır.

Gerek terörle mücadele kanunu çerçevesinde gerekse devlet büyüklerine hakaret vasfını taşıyan suçlarda yapılan kimi düzenlemelerin bu süreleri oldukça kısalttığını ve çok daha etkin bir nitelik taşıdığını hayret ve ibretle görmekteyiz. Bu yüzden sakın ola her suçun bu kapsama girdiği ve bu kadar kolay geçiştirebileceği düşünülmesin!



ÇOCUKLARA KARŞI SUÇLARDA SOSYAL MEDYANIN ARACI OLARAK KULLANILMASINDA ADALETİ ARA Kİ BULASIN!
Hele hele çocuklara karşı sosyal medyanın aracı olarak kullanılması sureti ile işlenen suçlar tam anlamıyla Allahlık! Bu suçlarda ise çoğu zaman dava açılmasına gerek dahi görülmemekte ve top tamamen sosyal medya kuruluşlarının bu hususlarda yeterli bilgi paylaşımında bulunulmadığı mazeretinin arkasına sığınılmaktadır. Uzun uzun yazılan bu kararların bu saydığım husus dışındaki kısımları tamamen süsleme sanatı niteliğindedir.

Bu hususta sosyal medya kuruluşları mevcut yargı sisteminin duyarsızlığı sebebi ile kimi zaman çocuk pornografisine ilişkin görüntülerin kullanılması halinde avukatları aracılığı ile resen suç duyurusunda bulunmaktadırlar. Söz gelimi hepimizin gülerek seyrettiği bir horozun çıplak bir erkek çocuğunu kovaladığı komik görüntüyü paylaşan bir tanıdığım hakkında asliye ceza mahkemesinde dava açıldığını ve yargılamanın hala devam ettiğini özcesi bu kuruluşların aslında doğru argümanlar kullanıldığında konuya oldukça duyarlı olmasına rağmen bu hususta yargının yeterli duyarlılıkta olmadığı kanaatindeyim.

Yargının yapısal sorunlardan arındırılması, bu hususa ilişkin yapılacak özel düzenlemelerle yargılama süresinin kısaltılması, hem bu hususa ilişkin hem de çocuklara karşı işlenen diğer suçlar yönünden özel yetkili mahkemelerin kurulması, bu hususları çağrıştıracak din adamları ve alimlerin söylemlerinin ideolojik sebeplerle düşünce hürriyeti çerçevesinde değerlendirilmeyip TCK’da da düzenlemesi, bulunan suçu ve suçluyu övme kapsamında değerlendirilerek cezalandırılması gibi bir dizi tedbir alınmalıdır.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül


İlgili haberler
4. Yargı Paketi’nde ‘Elmalı davası’ revizyonu günd...

Meclise sunulan 4. Yargı Paketi’nde Elmalı davası revizyonu gündeme geldi. AKP çocuğa yönelik istism...

Dikmen Emek Gençliği: Elmalı’da adalet sağlansın,...

Dikmen Emek Gençliği Sokullu Ahmed Arif Parkı’nda yaptığı açıklamada Elmalı istismar davasında sanık...

Çocukların istismarı resimlerle anlattığı Elmalı d...

Elmalı davasında 7 ve 10 yaşındaki 2 çocuk uğradıkları cinsel istismarı anlattı, yetmedi resmini çiz...