Sakine Kültür, Şırnak’ın Silopi ilçesinde Özel Harekat Ocakları Derneği İl Başkanı İbrahim Barkın tarafından işkenceyle öldürüldü. 6 aydır aranan Remziye Apaydın’ın, Elâzığ’da bir Köy Korucusu Nihat Cav tarafından öldürülüp gömüldüğü öğrenildi. HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir ve Yenigün Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Çağla Yolaşan’la son günlerde yaşanan bu iki kadın cinayetini konuştuk.

İKTİDARIN POLİTİKALARIYLA EŞ GÜDÜMLÜ YÜRÜYOR

Kadın cinayetlerinin iktidarın politikalarıyla eş güdümlü yürütüldüğünü belirten HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir, kadına yönelik bir tahammülsüzlüğün olduğunu ifade ederek, buna karşı mücadele eden yüzlerce kadının cezaevine olduğunu söyledi. Söz konusu duruma rağmen Kürt illerinde baş edemediği kadını yozlaştırmaya yönelik müdahalelerin olduğunu dile getiren İmir, yaşananların özel savaş politikasının bir parçası olduğunu belirtti. Toplumsal duyarlılık geliştiren Rosa Kadın Derneğinin her gün gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya bırakıldığını ifade eden İmir, “Bir kadın kurumuna tahammülü olmayan iktidar ne yapıyor bütün Kürt illerinde, ilçelerinde Osmanlı Ocakları, özel harekat gibi dernekler oluşturuluyor. Bunlar İçişleri Bakanlığına bağlı özel birimlerdir. Bu şekliyle aslında toplumsal yaşamın her alanına yöneliyor. Bunlar münferit durumlar değil özel ilişkiler üzerinden değerlendirmemiz mümkün değil. Desteğini, kurumsallaşmasını iktidardan alıyor” dedi.

ERKEĞİ ARKASINDA KORUYAN GÜÇ VAR
İbrahim Barkın örneğinde yaşananlara dikkat çeken İmir, “Mesela iktidar yandaşı olduğundan kaynaklı kadın ona yardımcı olması için irtibata geçiyormuş sanırım. Engelli çocukları var, tabii bu özel durumlarda, dernekler vasıtasıyla halkın arasına dalma çok yönlü. Bir şekilde ilişkileniyorlar ve bu ilişkilenme üzerinden yoz edilme, istismar edilmeye zorlanıyor. Birçok insan yıllardır bu ağların içerisinde. Aslında kadın insani anlamda kendi koşullarının düzelmesi için ilişkilenmiş oluyor. Bunu sürekli bir hale dönüştürüyor İbrahim Barkın ve her defasında tehdit ve şantaj ile oluyor. Bu olaylar 4 yıl sürüyor. Bu kişi aynı zamanda özel idareye bağlı gürbüz sahasında çalışıyor gibi görünüyor. Yine bir devlet kurumunda memur sıfatı ile görünüp aslında yaşam içerisinde de eylemi, işi bambaşka. Arkasında onu koruyan bir güç var o güç nedir yargıdır, iktidarın kendisidir, kurmuş olduğu o kirli ilişkilerdir. Mahkemeye çıkıp soğukkanlı bir şekilde bu katil, cinayeti yaptığını itiraf edebiliyor. Kendisini mağdur göstermeye bile çalışıyor bunun üzerinden. Yapılanın bir organize iş olduğu baştan sona açık ve net ortadadır” dedi.

VERDİĞİMİZ ÖNERGELERİN ÜSTÜ KAPATILIYOR

Bölgede Özel Harekat Ocakları Derneğine benzer onlarca vakıf ve dernek bulunduğunu ifade eden İmir, “Bunların işi aslı astarı nedir kimse bilmiyor ama bunların temel amacı yolsuzluk, dolandırıcılık ve her türlü hukuksuzluğu, arkalarına aldıkları için iktidar gücü ve güvencesi altında bunları gerçekleştiriyor. Daha önce de mesela Cizre’de aynı soyadı taşıyan Halit Barkın vardı bu da başka bir dernek Mili Beka Harekatı adına beş milyon yolsuzluk yapmıştı. Bunu teşvik eden de Ankara’ya uzanıyor bütün ilişkiler Ankara’yı gösteriyor. Belediyelere atanan kayyumlar üzerinden milyonlarca para bu derneklere aktarılıyor. Defalarca Mecliste dile getirdik önergeler veriyoruz. Bunların gerekli tüm detaylarını vermemize rağmen üstü kapatılıyor. Hatta önergelerimize bile cevap verilmiyor. Bugüne kadar valilik, kaymakamlık ya da iktidar tek bir cümle kurmuş değildir. İpek Er olayında da aynı şekilde. Faili Uzman Çavuş Musa Orhan. Aslında Musaları çoğaltıyorlar. Kadınlar birlik olup bunu mücadeleye dönüştürüp önünde duracaklardır. Bölgede bu gibi benzer olay çok oluyor. Bunlar politik cinayetlerdir, toplumsal sorunlardır. Adalet arayışımızdan vazgeçmeyecek, bunun peşini bırakmayacağız. Kadın mücadelemiz bu politikalara karşı her gün kendini yenileyecek ve örgütleyecek” dedi.

CEZASIZLIK ÇOK TEHLİKELİ BİR DURUM
Yenigün Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Çağla Yolaşan, kadın cinayetlerinin temelinde cinsiyetler arası eşitsizlik ve bunu belirleyen ilişkilerin olduğunu söyledi. Yolaşan, “Kürt kadınlar buna ilave olarak bir de Türkiye’nin özgün koşullarından, Kürt olmaktan kaynaklı bir ulusal eşitsizliğin de öznesi oluyor. Yani ayrımcılığın her türüne iki kere maruz kalıyor. Diğer taraftan Kürt illerinde hayat bulan güvenlikçi politikaları uygulasınlar diye bölge illerine gönderilen veya zaten oralı olup da aşırı geniş yetkilerle donatılan kolluk personeli diye bir gerçeklik var. Erkek olmak bu toplumda ataerkinin sirayet ettiği tüm kurumsal yapılardan güç almak demekken, bunun üzerine bir de silaha ve geniş yetkilere sahip olmak eklenince bu artık pek çok örnekte de gördüğümüz gibi şiddeti kaçınılmaz şekilde ortaya çıkarıyor” dedi.
Diğer taraftan ise faillerin kolluk personelinden olduğu kadın cinayetlerinde çok şık cezasızlık durumu ile karşılaştıklarını dile getiren Yolaşan, “Bir kadın katilini cezasız bırakmak demek diğer tüm potansiyel kadın katillerine sen de ceza almayabilirsin, olmadık sebeplerden ceza indirimi alabilirsin, tutuklanmayabilirsin mesajını vermek demektir. Bu çok tehlikeli bir durum. Bölge illerinde artık tekil örnekler olmanın çok ötesine geçen, failin kolluk personeli bir erkek mağdurun veya maktulün Kürt bir kadın olduğu şiddet, cinayet veya cinsel suçlardan bahsediyoruz. Sistematik bir politikanın sonucu olarak Kürt kadınlar kolluk personeli erkekler tarafından öldürülüyor veya cinsel dokunulmazlıkları ihlal ediliyor” dedi.