Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2022 Raporuna göre Türkiye cinsiyet eşitsizliği konusunda 146. ülkeden 124. sırada ve eğitim düzeyinde ise 101. sırada yer alıyor. Rapora göre Türkiye’de kız çocuklarının okullaşma oranı da 2020-2021 yılında gerilemiş durumda. Milli eğitim Bakanlığı verilerine göre 2012-2013 yılında ilköğretimde kız çocuklarının okullaşma oranı 98,9 iken 2020-2021 yılında 93,1’e gerilediği görülüyor.
“2020-2021 eğitim öğretim yılında kız çocuklarının okullaşma oranı okul öncesinde yüzde 56,3, ilkokulda yüzde 93,1 olurken ortaokulda bu oran yüzde 88,7’ye kadar geriledi. ”
BUNCA ÇOCUK NEREDE?
Okul yaşında olup okulda olmayan ve devletin nerede olduğunu bilmediği çocuk sayısı da 1 milyon 200 bin. Okul dışında olan çocuk sayısı ise 6-9 yaş grubunda 143 bin 861, 10-13 yaş grubunda yaklaşık 74 bin ve 14-17 yaş grubunda 457 bin 274 olarak belirtiliyor. Bu tablo ne yazık ki son 20 yılda yapılan politikaların görünen yüzü ve ne yazık ki okulda olamayan çocuklar için istismarın önünü açıyor.
Örneğin 2009 yılında ortaöğrenim yaşındaki çocukların nişanlanması serbest bırakıldı, 2013 yılında da evli öğrenciler açık öğretim lisesine gidebileceği belirtilerek ve 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesiyle kademeli şekilde çocukların okuldan uzaklaştırılmasına neden oldu. Dini eğitim veren yurt ve pansiyon açan kurumların denetimi Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, Diyanet İşleri Başkanlığı’na 2012 yılında verildi. Bir sene sonra da Cemaatlere yurt ve pansiyon açma yolu açılmış oldu.
Tarikat ve cemaatler, dernek ve sivil toplum örgütü biçiminde örgütlenerek devletin sağlamadığı eğitim, barınma ve beslenme tarikat ve cemaatlerin hareket alanı haline getirilmesi kolaylaştırılmaktadır. 2015 yılında Anayasa Mahkemesi resmi nikah kıyılmadan dini nikah kıyanlara ceza verilmesi hükmünü kaldırdı. Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesinden, yargı paketlerine, somut delil şartına ve İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına kadar yapılan değişiklikler medeni hakları yok sayan, çocukları koruyan ulusal ve uluslararası sözleşmeleri etkin olarak uygulamayarak çocuğa yönelik şiddet ve istismar vakaları failleri cesaretlendirerek, çocuklara yönelik her türlü şiddetin önünü açtı.
YAŞANANLAR MÜNFERİT DEĞİL
Çocuk yaşta evlilikler ve istismar olayları da günden güne arttı. Çocuk yaşta evliliğin bir örneğini geçtiğimiz aylarda çıkan haberde görüyoruz. Sekiz sene önce intihar etti denilerek 14 yaşında öldürülen Kader Ertem, Siirt’te 12 yaşında evlendirilip 13 yaşında doğum yapıyor. Çoğundan böyle dehşet verici şekilde haberdar oluyoruz. Ancak haberdar olamadıklarımız da var. 2021 yılında da 117’si 15 yaşından küçük 7 bin 190 çocuk doğum yaptığı TÜİK verilerine yansıyor. Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre ise 2021 yılında "çocukların cinsel istismarı" suçu kapmasında 29 bin 822 davadan karar çıktı. Açılan cinsel saldırı davalarında 59 bin 268 "suçun işlendiğine dair yeterli delile ulaşamadığı ve bu gerekçe ile dava açılmayarak kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verildi. Bu veriler önümüzde dururken çocuklara yönelik istismar olayları geçiştirilemeyecek kadar önemli olduğunu ve istismarın münferit olmadığını ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyen zihniyet karşısında istismar olaylarının toplumsal bir sorun olduğunu da gösteriyor.
Çocuk istismarı olayının bir diğer örneği olan 2022 yılının son aylarında ülke gündemine oturan Hiranur Vakfı’nın istismar davasının ilk duruşması 30 Ocak Pazartesi günü görüldü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri olarak duruşmayı izledik. Duruşma sonunda sohbet ettik. 2. sınıf öğrencilerinden Berçem ve Ercan, duruşmada yaşanan Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı yapılan usulsüzlüklere örnek göstererek başladılar sözlere.
ADİL YARGILAMA VE ALENİYET İLKESİ YOK
Berçem, iddianameyi okumadan katılım taleplerinin alınması, SEGBİS kaydının alınmasına yönelik talep olmasına rağmen bir süre alınmaması (kayıt alınarak kim ne konuşuyor bilinmesine de kolaylık sağlar), Aile Bakanlığı hariç birçok ilden gelen baro ve STK'ların katılma taleplerinin reddedilmesi, toplumu ilgilendiren bir konuda duruşmanın kapalı hale getirilmesi ve yayın yasağı konulması durumlarının yaşanması karşısında verilecek karar bakımından adil olmayacağını belirtti. Ercan da yaşanan bu usulsüzlüklerin bu davanın sonucuna gölge düşüreceğini alenilik ilkesine aykırı olduğunu söyledi.
Berçem çocuk istismarı olaylarının artmasının cezalandırılmanın yeterli ölçüde olmadığını belirterek “Devlet engellemek yerine göz yummakta hatta bir dönem çıkardığı imamlara nikah kıyma izni verilmesi gibi uygulamalarla bu durumu destekliyor. Geçmişteki Ensar vakfı, Enes Kara ve Aladağ'daki çocuk ölümleri gibi pek çok olay da cemaat ve tarikatlarla ilgilidir ancak yargıda gerekli ceza verilmediği için bu durumda bu gibi davalarla tekrar karşımıza çıkıyor” dedi.
Ercan “Dava öncesinde savcının görev yerinin değiştirilmesi, duruşmada yaşanan usulsüzlükler tarikat ve cemaat yapılanmaların korunmaya çalışıldığını gösteriyor. Yasada yapılan değişiklikler idari yönetmelikteki düzenlemeler ile aile kavramı altında bu istismarları meşrulaştırmaya çalışıyor. İsmailağa tarikatının iktidarla yakın ilişki kurduğu ortada. Bu dava, tarikatlarda yaşanan onlarca olaydan biri. Daha kaç kişi çocuk yaşta evlendirildi, kaç kişi daha istismar edildi bilmiyoruz. Yaşanan onlarca olaya rağmen tarikatlar kapatılmamakla beraber denetlenmiyorlar aksine daha da destek veriliyor. Devlet kaynaklarının bu ve bunun gibi birçok tarikata aktarıldığı su götürmez bir gerçektir” diye vurguladı.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Hiranur Vakfı davasına karartma| İstismar davası h...
Hiranur Vakfı'nın istismar davasının ilk duruşması bugün görüldü. Mahkeme avukatların katılımı redde...
Cumhurbaşkanı Hiranur Vakfındaki istismar için ‘mü...
AKP Kadın Kolları Başkanlığının düzenlediği Kadın Emeği Zirvesinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hi...
Bakanlıktan H.K.G'ye istismar davasına yayın yasağ...
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yarın başlayacak duruşmanın kapalı yapılmasını ve yayın yasağı k...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.