Eğitim Sen Kurultayına anket çalışması: Kadınların çoğu sendikalarda görev alamıyor
'Parasız ve ulaşılabilir eğitim, sağlık, çocuk-yaşlı bakımı, yemek vs gibi kamusal hizmetleri talep eden bir sendikal mücadeleye daha fazla ihtiyaç var. '

Eğitim Sen Ankara 4 Nolu Şube Kadın 3. Kadın kurultayı çalışma birimi olarak olarak “Eğitim İş Kolunda Çalışan Kadınların Örgütlenme Sorunları Ve Kadınların Sendikal Mücadeleye Katılımları Önündeki Engeller” ile Etimesgut ve Sincan da çalışan 450 civarında kadın eğitim emekçisine anket uyguladık. Bu anketler içerisinde her sendikadan ve sendikalı olmayan rastgele eşit oranda seçilen 30 anket değerlendirmeye alındı.

Sendika üyesi olmayan kadın eğitim emekçilerinin “Sendika üyesi olmamanızın en önemli nedeni nedir? sorusuna sırasıyla sendikanın sorunlarına çözüm üreteceğine inanmadığı, sendikaların siyasi partilerin etkisinde olduğu, sendika içindeki gruplaşmaları ve grup dayatmalarını onaylamadıkları için herhangi bir sendikaya üye olmadıklarını ifade ettiler.

Herhangi bir sendikaya üye olan kadınlara “Sendikaya üye olmanıza neden olan en önemli etken nedir?" sorusuna sırasıyla sendikal faaliyetlere inandıkları, sendikal hizmetlerden (eğitim, etkinlik) yararlanmak, arkadaşlarının isteği, siyasi tercihlerine uygun olması nedeniyle sendika üyesi olduklarını ifade ettiler.

"Üye olduğunuz halde sendika çalışmalarına aktif olarak katılmamanızın en önemli nedeni nedir?" Sorusuna kadınlar ağırlıklı ev içi işleri ve çocuk bakımı gibi sorumlulukları olduğunu ifade ettiler.

"Sendikanız haklarınız ve çıkarlarınızı yeteri kadar koruyup destekliyor mu?" Sorusuna Eğitim Sen üyesi kadınların tamamı “Evet” yanıtını verirken, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş üyesi olan kadınların 3'te 2'si “Evet”, Eğitim Bir Sen üyelerinin sadece 3'te 1'i “Evet” yanıtını verdi. Bu durum Eğitim Bir Sen üyesi kadınların sendikalarına güvenin daha zayıf olduğunu ortaya koyuyor. Sendikalarına güvenmedikleri halde üyeliklerinin devam etme sebebinin de iktidara yakın bir sendikada kendilerinin daha güvende olacağını düşünmeleri olduğunu söyleyebiliriz.

'EV İÇİ SORUMLULUKLAR SENDİKALI OLMAYA ENGEL'

"Sendikadan en önemli beklentiniz nedir?" Sorusuna kadınların çoğunlukla hak ve çıkarlarını koruması, eğitim emekçilerinin sorunlarına çözüm üretmeye çalışması olduğunu ifade ettiler.

"Kadınların sendika çalışmalarına yeterince katılmamalarının nedeni önem sıralamasına göre neler olabilir?" Sorusuna kadınlar en fazla ev içi ve aile sorumlulukları, 2. sırada ise eşin mesleği gereği bu faaliyetlere katılmaktan çekindiklerini ifade ettiler.

"Sizce sendikalar kadın sorunlarına nasıl çözümler üretmeli?" Sorusuna ise kadınlar çoğunlukla kadın komisyonlarının çalışmalarına önem verme ve kadın emekçilerin sendikada aktif görev almalarıyla çözülebileceğini belirttiler.

"Üyesi olduğu sendikaların faaliyetleri hakkında bilgi alma kaynağınız nedir?" Sorusuna kadınlar çoğunlukla WhatsApp/SMS daha sonra internet ve sosyal medya yoluyla haberdar olurken çok azı işyeri temsilcisi yoluyla haberdar olduklarını ifade ettiler. Bu durum işyeri temsilcilerinin üyeleriyle iletişiminin zayıf olduğunu ortaya koyuyor.

KADINLARIN ÇOĞU SENDİKADA  AKTİF GÖREV ALAMIYOR

"Üyesi olduğunuz sendikada aktif bir göreviniz var mı?" Sorusuna sendika üyesi kadınların büyük bir kısmının sendikada aktif görevi olmadığını ifade etmeleri oldukça dikkat çekici. "Sendika yönetimde görev almak ister misiniz?" ve "Kadınların sendika yönetimlerinde görev almasının önünde bir engel var mıdır?" Sorularına kadın emekçilerin büyük bir çoğunluğu “Hayır” yanıtını vermiş. Bunun sebebinin daha önceki sorularda da kadınların ev içi sorumluluklarından kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Bu durum kadınlara yönelik faaliyetlerin iş yeri esas alınarak yapılması gerektiğini, şubelerde yapılacak faaliyetler için de faaliyet esnasında çocuk bakım hizmeti, çocuk bakım odaları vs gibi çözümler üretilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi ile kadınların ev içi sorumlulukları daha fazla arttı. Ayrıca geleneksel cinsiyetçi iş bölümü yüzünden de bu işler kadının görevi gibi görülüyor. Özellikle bu iktidar döneminde planlı bir şekilde kamu kreşlerinin önce ödenekleri kısıtlandı, daha sonra da özelleştirildi. Kreşlere yapılan yüksek zamlar kamu emekçilerinin bu hizmete ulaşımını zorlaştırıyor. Kamu emekçileri bu hizmetlere daha fazla para ödemek zorunda kalıyor ya da bu hizmetleri anne, yakın akraba, komşu vs kadınlar üzerinden çözmeye çalışıyor. Hasta ve yaşlı bakımı hizmetleri için devletin desteği ancak kişi başı asgari ücretin 3’te 2’sinden az geliri olan çok düşük gelirli aileler için 11.369 lira . Bu hizmetlerden yoksulluk sınırının altında ücret alan kamu emekçileri yararlanamıyor. Kamu emekçilerinin geliri ayrıca daha önce ev temizliği gibi hizmetleri dışarıdan ücret karşılığı almaya daha çok fırsat verirken, gelirinin düşmesi ile bu hizmetler ailenin, daha çok da kadının görevi oluyor. Sağlıklı beslenme için yemek hazırlama gibi işler ciddi bir zaman almakta. Eskiden dışarıdan yemek isteme, dışarıda yemeğe çıkma daha fazlayken, kamu emekçilerinin gelirinin düşmesiyle bu işler ailenin özellikle de kadının sırtına yükleniyor.

SENDİKAL MÜCADELEYE DAHA FAZLA İHTİYAÇ VAR

Hükümet bir taraftan aile yılı ilan ederken kamusal hizmetlere erişimi kısıtlayarak, aile adı altında bu işleri kadınların sırtına yıkarak, esnek ve güvencesiz çalışmayı arttırıyor. Bugün parasız ve ulaşılabilir eğitim, sağlık, çocuk-yaşlı bakımı, yemek vs gibi kamusal hizmetleri talep eden bir sendikal mücadeleye daha fazla ihtiyaç var. Bunun yolu da kamu emekçilerinin, özellikle de kadın kamu emekçilerinin ortak talepler için birlikte mücadele etmesinden geçiyor.

Fotoğraf: Pixabay