Eğitim Reformu Girişimi: 'Ücretsiz okul yemeği uygulaması bir zorunluluk'
Eğitim Reformu Girişimi raporunda, yoksullukla çocukların yetersiz beslenmesinin arttığına ve okullarda ayrım yapılmadan her çocuğa ücretsiz yemek verilmesinin zorunluluğa dönüştüğüne dikkat çekiyor.

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 2024 yılına ait eğitim izleme raporunda okullarda her çocuğa bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek verilmesinin aciliyetine dikkat çekti.

TAŞIMALI EĞİTİM MERKEZİNDEKİ HER ÖĞRENCİYE DE VERİLMİYOR

Raporda, Bakanlığın taşımalı eğitim kapsamında verdiği ücretsiz okul yemeğinin tüm çocukları kapsamadığına dikkat çekiyor. MEB mevcut hizmetlerden yaklaşık 3 milyon öğrencinin yararlandığını paylaşıyor. 2023-24 verilerine göre bu, resmi kurumlardaki öğrencilerin yüzde 81,7’sinin okul yemeği hizmetlerine erişemediği anlamına geliyor. Okul yemeği hizmetlerinin yaygınlaştırılmasıyla ilgili olarak MEB’in son açıklaması şöyle: “18 milyon öğrenciye yemek yardımında bulunmak, yemek sunmakla ilgili bir sürü akademik çalışma yaptırdık. Bunu mantıklı ve rasyonel bulmuyoruz ancak ihtiyaç sahibi olan öğrencilerimize bu hizmeti sunuyoruz. 3 milyonun üzerinde öğrencimiz bu hizmetten faydalanıyor.” Eğitim Reformu Girişimi, raporunda şu öneriye yer veriyor: “Bireysel hedeflemenin özellikle damgalamaya neden olması ve okul yemeği programlarının etkisini azaltması nedeniyle okul temelli ücretsiz okul yemeği uygulamaları öneriliyor. Bu doğrultuda taşımalı eğitim kapsamında verilen öğle yemeğinin sadece hizmetten yararlanan öğrencilere değil, taşıma merkezi okullarda eğitim gören tüm öğrencilere verilmesi daha etkili ve verimli bir uygulama olacaktır.”

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği ile okullarda her çocuğa bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek vermek için MEB’e karşı açtığımız davaya da yer verilen raporda, çocukların yeterli beslenme hakkına ilişkin olarak pek çok kesimin mücadele verdiğine değiniliyor.

İlk duruşması 21 Şubat 2024’te görülen davada, 27 Mart 2024’te Ankara 3. İdare Mahkemesi değerlendirmeleri sonunda davanın reddine karar verildi. mahkeme heyeti, kaynakların kısıtlı olduğunu belirterek “devletin okullarda eğitim alan tüm çocuklara ücretsiz yemek sağlama gibi bir pozitif yükümlülüğü bulunmadığına” karar vermişti. KARARA DAİR AÇIKLAMAMIZ İÇİN TIKLAYIN
YETERSİZ BESLENMEDEN KAYNAKLI ÇOCUKLARDA GELİŞİM BOZUKLUKLARI GÖRÜLÜYOR

Yoksulluk oranlarında görülen artışın, çocukların iyi olma hâlini, başta sağlık ve maddi durum alanlarında olmak üzere pek çok açıdan olumsuz etkilediğine dikkat çekilen raporda ücretsiz okul yemeği uygulamasının bir zorunluluğa dönüştüğü ifade ediliyor: "Çocukların yetersiz beslenme ve çocuk işçiliğine sürüklenme risklerini beraberinde getiriyor. Yetersiz beslenmeyle doğrudan ilgili olan bodurluk, son dönemde ciddi bir şekilde tartışılıyor. Bodurluğa dair güncel veriler, gelir eşitsizliğinin ve çocuk yoksulluğunun görece daha az yaşandığı COVID-19 salgını öncesine ait olmasına rağmen, Türkiye’deki çocukların yüzde 2,3’ü bodurluk yaşadığını gösteriyor. Bodurluk görülen çocuk oranında bölgeler arasında belirgin farklar görülüyor; batı bölgelerde yüzde 1 seviyesinde olan bodurluk oranı, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 3,5 ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise yüzde 5,4’e yükseliyor. 2022’de düzenlenen PISA araştırması kapsamında öğrencilere uygulanan anket, Türkiye’de yoksulluk ve beslenmeye erişim konularında yaşanan sorunları ortaya koyuyor. Anketi cevaplayan öğrencilerin yüzde 31’i okuldan önce kahvaltı yapmadıklarını söylerken, yüzde 2’si okuldan sonra hiç, yüzde 10’u da haftada en az bir gün akşam yemeği yemediğini belirtiyor. Ayrıca, anket kapsamında öğrencilere 'Geçen 30 günde yiyecek alacak paranız olmadığı için kaç kere yemek yiyemediniz?' sorusu yöneltiliyor; Türkiye’de öğrencilerin yüzde 19,2’si en az bir gün, yüzde 1,9’su ise her gün ya da neredeyse her gün paraları olmadığı için yemek yiyemediklerini paylaşıyor. Artan gelir eşitsizliği ve yoksullukla birlikte beslenmeye ilişkin veriler, ücretsiz okul yemeğine dair talebin azımsanamayacak bir seviyede olduğunu ve ücretsiz okul yemeği uygulamasının bir zorunluluğa dönüştüğünü ortaya koyuyor."

‘SUYU BİLE ALAMIYORUZ, ÇEŞMEDEN DOLDURDUK BİDONLARI’
Çocuklara beslenme koyabilmek için evin bazı gıda ihtiyaçlarından feragat edildiğine dair bir örneğe yer veriliyor. Zehra Hanım, okul kantininde bir  tostun 80 TL, suyun 10 TL olduğunu söylerken, kıt kanaat oluşturdukları pazar bütçesinde önceliği beslenme çantalarının aldığını anlatıyor: “Üç çocuğumun yanına beslenme koymanın toplam maliyetini söyleyemiyorum çünkü hiçbir standardı yok. Bazen poğaça yapıyorum, onu koyuyorum. Kalanları da evde yemiyor, buzluğa atıyoruz ki beslenme çantalarına kalabilsin. Kek ve içecek her zaman koyamıyorum. Eşim ‘yağ bırakmadım evde’ diye sitem ediyor. İki litrelik bir yağ bile çok pahalandı. Bir içecek 10 TL. Üçüne de koysam, her gün 30 TL. Oğlum ‘Anne herkesin içeceği var, niye koymadın’ dediğinde, arada alıyorum. Pazar parasından kısarak içecek alıyorum. Bazen de içecek yerine, alabildiysek meyve koyuyorum. Öncelik çocuklarım; evde ekmek, peynir, çay idare ediyoruz. İstediğimiz ve ihtiyacımız olan her şeyi alamıyoruz. Ona rağmen haftalık bin 500 - 2 bin TL mutfak masrafı oluyor. Temel ihtiyaç olan suyu bile alamıyoruz bazen. 5 litre su, 20 TL. Geçen gün mahalledeki çeşmeden doldurduk bidonları. Çok kötüydü. Pazar parasından kısıp su almak zorunda kaldım.”
'MEB OKUL YEMEĞİ ÇALIŞMALARINI ARTIRMAKTAN VAZGEÇTİ'

MEB'in okul yemeğine ilişkin uygulamalarına dair ise şu ifadeler yer aldı: "MEB’in okul yemeğinin yaygınlaştırılmasına ilişkin pilot çalışmalarının 2019’dan itibaren takip etmek mümkündür. 2021 yılında bununla ilgili kapsamlı bir çalışma Gaziantep, Şanlıurfa ve Hatay’da yürütüldü ve pilot çalışma kapsamında 15 bin 920 öğrenciye her gün düzenli olarak beslenme verildi. Ocak 2023’e gelindiğindeyse MEB, resmi okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden öğrencilere haftanın beş günü, bir öğün beslenme verilmesi uygulamasının 6 Şubat itibarıyla başlatılacağını duyurdu. Ayrıca Temel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından Yemek/Beslenme Hazırlama ve Dağıtımı Kılavuzu hazırlandı, “her il ve ilçede temel eğitim biriminden sorumlu müdür yardımcısı veya şube müdürü başkanlığında en az bir anaokulu müdürü, bir anasınıfı olan okul müdürü ve varsa beslenme üreten okul müdüründen oluşan bir komisyon” kurulacağı paylaşıldı. 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrası ortaya çıkan eğitim politikalarının yeni öncelikleri nedeniyle bu uygulamalar bir süreliğine askıya alındı." 2019’da bu yana kamu kaynakları ile okul yemeğine ilişkin atılan adımlardan vazgeçildiğini gösterdiği de ifade ediliyor. “MEB’in ücretsiz okul yemeği sağlayıp sağlamamasının ötesinde, okul yemeği hizmetlerinin genişletilmesi için harcamalar yapmış, bu hedef doğrultusunda kamu kaynaklarını kullanmışken tüm çalışmaların sonlandırılması önemli bir meseledir”

YENİ STRATEJİK PLANDA OLMAYAN GÖSTERGELER

Milli Eğitim Bakanlığının 2024-2028 Stratejik Planını da inceleyen ERG, önceki stratejik planda yer alan “şartları elverişsiz öğrencilere beslenme ve araç gereç yardımı yapılmasına ilişkin sistem kurulması, erken çocukluk eğitiminde desteklenen şartları elverişsiz öğrenci sayısı ve özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin uyumunun sağlanmasına yönelik öğretmen eğitimlerine katılan okulöncesi öğretmeni oranı” gibi göstergelere yeni planda yer verilmediğine dikkat çekiyor. Raporda, bu göstergelerin yeni stratejik planda olmamasının kırılgan gruplardan sosyoekonomik açıdan dezavantajlı öğrencilerin sayısının belirlenmesini ve bu verilere dayalı politika üretimini engellediği belirtiliyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin yeterince gözetilmediğini ortaya koyuyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül