Dönemin en etkili kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı. Elinde olanca olanağı ve aracı ile artık topyekun bir zor aygıtı. Devletin silahlı güçlerinden daha zorba biçimlerde hayatımıza şekil şemal vermeye odaklanmış bir kurum. Hayatımızın her alanına müdahale eden çok tesirli bir silah.
Kadınlar ve çocuklar büyük tehlikede. Çünkü o silah, ilk onlara doğrultuluyor. En kolay onlara patlıyor. En çok onları yaralıyor, hatta öldürüyor...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sosyal ve kültürel iktidarımız sıkıntılı” diyerek altını çizdiği boşluğu doldurmanın en önemli aygıtı olarak Diyanet, Yeni Türkiye’nin kurucu değerlerini inşa etmek üzere her yere ama her yere kök saldı.
Sadece camiler ve ibadet yerleri değil, kurduğu eğitim kurumlarıyla 3 yaşındaki bebelerden üniversite çağındaki gençlere; irşat büroları, “manevi hizmet birimleri”, nikah memurlukları, aile danışmanları aracılığıyla evlere ve ilişkilere; sağlık ocaklarındaki “anne-çocuk sağlığı, aile planlaması” eğitimlerinden göçmen bürolarına, telkin hizmeti adı altında şiddete uğrayan kadınların kaldığı konukevlerinden kanser hastası çocukların tedavi gördüğü hastanelere kadar her yerde, herkese bir “hizmet”leri var!
Pek çok bakanlığın bütçelerinden büyük meblağlar Diyanet’le yapılan türlü çeşit protokollere ayrılmış durumda. En önemlisi de Aile Bakanlığı... Bakanlığın, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyolog, sosyal araştırmacı olarak istihdam edilecek kadrolar yerine, Diyanet’in personel ve alan desteğinden yararlanması bir devlet politikası olarak kurumsallaştı.
Eğitim tümüyle ona emanet. Daha dün 81 ile gönderilen yazı ile Aile ve Dini Rehberlik Büroları eliyle okullarda ‘Şükür, hamd, felaket anında sabır, iyilik anında özveri, özveri, fedakârlık, kahramanlık, ümmet ve millet bilinci, aidiyet, adil davranış İslam, şehitlik ve şehadet, sabır eğitimi, sevdiklerimizden infak, duanın kabul olması’ gibi konu başlıklarında çocuklara vaaz verilmesi için okullara vaizler atandı. Zaten vaiz atanmasa da o okullarda nice matematik, felsefe, edebiyat, fizik öğretmeninin fahri din görevlisi gibi çalıştığını biliyoruz.
Diyanet 9 yaşındaki bir çocuğun evlenebileceğine ilişkin fetvalar verirken, “öğretmen” sıfatıyla okullara memur edilmiş müptezeller 16 yaşındaki öğrencisini istismar edip ikinci eş olarak evlenmeyi kendinde hak görebiliyor, şeriata göre muamele görmeyi talep edebiliyor.
Diyanet kimi zaman kurumsal açıklamalarla kimi zaman da din adamı kılığındaki kişilerin sağda solda konuşmalarına olanak vererek kadınların kılık kıyafetlerinden oturup kalkmalarına, evlilik yaşından evlilik içi sorumluluklara kadar her şeye bir ayar çekilmesini meşrulaştırırken, yine sıfatı “öğretmen” olan bir diğeri eşofman giyen kız öğrencileri zina etmekle suçlayabiliyor, öteki çocuk yaşta evlilik tartışmalarına “Zina edecek kadar yaşı büyük. Evlenmeye geldi mi yaşı küçük oluyor” diyerek hiza çekme cüreti gösterebiliyor.
Kadın cinayetleri rekor üstüne rekor kırarken Aile Bakanı “boşanmaları ne de güzel azalttıklarını” anlatıp övünüyor. 6284 sayılı Şiddetin Önlenmesi Kanununun kağıt üstünde kalmasına bile tahammül edemeyenlerin yasanın yok edilmesine dönük kampanyaları sürerken, Diyanet erkeklere boşanmayı SMS kolaylığında bir hak olarak veriyor, kadınlara ise boşanma süreçlerinde her türlü ezayı ve cezayı mubah gösteriyor.
Devletin eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi en temel hizmetlerden elini teker teker çektiği, bir yandan da gündelik hayatın din odaklı yeniden dizaynında Diyanet için kamu olanaklarının seferber edildiği bu dönemde kadın ve kız çocuklarının hak ihlalleri de şahikasına vardı.
Diyanet’e gösterilen tepkiye ise bildik bir karşı tepki hemen örgütleniveriyor iktidar eliyle.
Nasıl ki AKP sözcüleri kadının özgürlüğüne, kazanılmış haklarına ve toplumsal statüsüne saldırıları, gündelik hayatın din tahakkümüyle şekillendirilmesini “özgürlük, demokrasi, vesayet yıkımı” olarak lanse ediyor; Diyanet’e dönük en küçük bir eleştiri de “darbecilik” olarak adlandırılıyor.
Kadınların hayatına, haklarına büyük darbeler vuranların bu ikiyüzlülüğü çeşitli tekil olaylarda tepki çeken bir duruma yol açıyor açmasına da, halen Diyanet’in bir bütün olarak haklarımıza ve hayatımıza kast eden bir silah olduğunu tartışabilir bir zeminde değiliz. Hayatımıza ve haklarımıza kast eden bu darbelerden ilk ve en çok etkilenen yoksul kadınları bu tartışmanın bir parçası haline getirmeden de o zemini genişletemeyeceğiz.
İlgili haberler
Sıbyan mektebinin ‘korkunç’ dünyası!
Denetimden muaf sıbyan mektepleri çocukların hayatını kabusa çeviriyor. Çocuklar, ailelerine günahka...
Kadınlardan tepki: Diyanet kapatılsın!
Diyanet’in kız çocuklarının 9 yaşında gebe kalabilecekleri, yanlarında veli olmadan da evlenebilecek...
GÜNÜN RAKAMI: Diyanet kreş açmada MEB'le yarışıyor...
Diyanete bağlı kreş sayısı 600’den 1552’ye yükseldi. Bu da gösteriyor ki, asıl olarak MEB'in sorumlu...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.