Çocuk yaşta hayatı alt üst olan E: ‘Yeni bir yaşam için haklarımı istiyorum’
7 yaşında yetiştirme yurduna verilen, 13 yaşında kendisine verilen devlet desteği kesilen E, yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle tecavüze uğradı, yoksulluk içinde yaşadı; şimdi haklarını istiyor.

Küçük yaşta Yetiştirme Yurduna alınan, ancak birkaç yıl içinde devlet desteği kesilince yaşamı alt üst olan genç bir kadın sesinin duyulmasını istiyor. 7 yaşında Yetiştirme Yurduna alınan, 10 yaşında yurttan çıkan, 13 yaşında da devletten aldığı maddi destek sebepsiz yere kesilen E, 19 yaşında tecavüze uğradı, yaşamı yoksulluk içinde geçti.

Şimdi 22 yaşında olan genç kadın, devlet korumasının kaldırılmasının ardından yaşadığı ‘korkuları’ yeniden yaşamak istemiyor ve talebini şöyle dile getiriyor: “13 yaşımdayken nedeni bile açıklanmadan devlet koruma kararının kaldırılmasıyla kaybettiğim hakları geri alabilmek ve 18 yaşını doldurduktan sonra verilen memurluk hakkından faydalanmak istiyorum. Yeni bir yaşam kurabilmek için buna ihtiyacım var.”

DESTEĞİN NEDEN KALDIRILDIĞINI BİLMİYORUZ
E’nin anne ve babası, 7 yaşındayken boşanıyor. Baba çocukları anneye bırakıyor, anne de maddi durumu çocuklarına bakacak düzeyde olmadığı için E’yi ve ağabeyini geçici süreliğine devlet korumasına, Ankara Sincan Çocuk Yuvasına veriyor.

Annesi, E’yi ve ağabeyini, 3 yıl sonra yanına alıyor. Müzisyen olan anne şehir şehir gezmek zorunda olduğu için çocuklar da zor bir yaşama adım atıyor. Anne bir süre sonra Dikili’ye yerleşiyor çocuklarla birlikte, bu sırada devlet desteği de devam ediyor.

Ancak 13 yaşına geldiğinde sebebini anlayamadıkları bir şekilde devlet desteği kesiliyor. E, “Bir gün memurlar denetime geldi. Bakıp incelemişler. Maddi gücümüzün yeterli olduğunu söyleyip koruma kararının kaldırılması yönünde bir yazı yazmışlar. O zaman annemin sigortası bile yoktu. İki ay sonra maaşımız kesildi. Neden kesildiğini sorduğumuzda ise sadece koruma kararının kaldırıldığını söylediler. Ama o günden sonra bir daha maaş alamadık. Ağabeyimle biz zaten çok küçüktük, bir şey yapamadık. Annem yapmalıydı ama o da ilgilenemedi. Sadece bir dilekçe yazdık Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğüne maaşın tekrar bağlanması için, ama ondan da olumlu yanıt alamadık” diye anlatıyor o dönem yaşananları.

BU YAŞAMI BİZ SEÇMEDİK
Devlet koruması altındaki çocuklar 18 yaşına kadar devletten maddi yardım alıyor, 18 yaşından sonra da 5 yıl içinde memurluğa başvurma hakkı oluyor. Ancak E. ve ağabeyinin maddi yardımları 13 yaşında kesildiği için memurluğa başvuru hakları da yok.

Şimdi 22 yaşında olan ve yeni bir yaşam kurmak için zorlu bir mücadele veren E, kesilen devlet desteği nedeniyle çok zorluk yaşadıklarını anlatarak o dönem ellerinden alınan haklarının iade edilmesini ve memurluk haklarının tanınmasını istiyor.

E, yaşadıklarını anlatırken biraz çekimser: “Çok kişi yaşıyor bunları, ben sadece biriyim ve sesimi duyurmaya çalıyorum. Bu vesileyle seslerimiz çoğalır belki” diyor. İsmini veremiyor, şu an yaşadığı şehirden bahsedemiyor ama geleceğini kurmak istiyor: “En azından geleceğimizi güzelleştirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu yaşadıklarımızı biz seçmedik. Maaşım 13 yaşımda kaldırılmasaydı eğer en azından bir gelirimiz olurdu ve geçinebilirdik. O zaman bunları yaşamazdık.

Annemin mesleği, maddi yetersizlik ve psikolojik sorunlar, toplumsal baskı derken biz okulumuza devam edemedik. Maaşımızı kaldırarak o zaman hakkımız olan şeyi almış oldular. Bizim hayatlarımız da alt üst oldu. Devlet yardıma muhtaçlar için bir şey yapmayacaksa ne yapacak!

Ben şimdi 18 yaşını geçtim, bu yaşta zaten devlet koruması olmuyor. Ama şimdi benim talebim şu; 18 yaşını doldurduktan sonraki 5 yıl içinde memurluk için başvurup bir yerde çalışabilmek. Bunun için başvurumu yaptım, iki kez CİMER’e yazdım, Bakanlığa da yazdım. Ancak hâlâ haber bekliyorum sesimin duyulmasını istiyorum. Düzenli bir hayatım olsun istiyorum, bunun ilk adımı da düzenli bir maaş, bir iş.”

KALACAK YERİ OLMADIĞI İÇİN TECAVÜZE UĞRADI
E, çocukluğunda yaşadığı sıkıntıları anlattıkça gözyaşlarına da öfkesine de hakim olamıyor. Annesi müzisyenlik yaptığı için toplumun gözünde ‘farklı’ bir algı oluştuğunu dile getiren E, “Annem bize bunları çok hissettirmemeye çalışsa da biz anlayabiliyorduk. Küçük yerlerde yaşamak, o baskıyı her zaman hissettiriyor. Psikolojik olarak da sağlıklı kalamıyorduk” diyor.

Çocukluk anıları arasında anneye özlem dışında neredeyse başka bir şey yok. “Anlatacak güzel bir hikayem yok” diyor E, “Kaldığımız bir gecekonduda yangın çıkmıştı mesela sadece onu hatırlıyorum. Benim için hayat sanki yuvadayken başladı. 7 yaşımdan öncesi yok gibi. Çocukluğumuzu yaşayamadık. Bu klişe gibi gelir ama biz hep sağlam kalmak zorundaydık. Sevgiye açtık, her gördüğümüze sarılırdık ama mutluluk denilen şey hatırlanmıyor bile.”

Annesi çocuklarını yanına aldıktan bir süre sonra ikinci kez evleniyor. Yeni eşi çocukları istemeyince çocuklar evden ayrılarak hem çalışıp hem kendilerine bir yaşam kurmaya çalışıyorlar. Bu sırada devlet desteği de kalktığı için iki kardeş düşük ücretlerle iş bulduğu yerde çalışıp yaşıyorlar.

E. 19 yaşındayken bir gün ağabeyi rahatsızlanıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Burada hatırlamak bile istemediği bir olayı ise şöyle anlatıyor: “22 gün ağabeyim hastanede kaldı. Bu süreçte yanında hep ben vardım. Bir gün annem geldi hastaneye, o gün o kalacaktı ağabeyimin yanında. Ben de dinlenecektim. Hastaneden çıktım ama paramız olmadığı için yatacak yerim yoktu ve sokakta tecavüze uğradım.

Öleceğimden çok korktum. Kurtulunca annemin yanına, hastaneye gittim. Şikayetçi olduk, dava başladı. Beş duruşma yapıldı. Mahkeme sürecinde ilk üç duruşmaya gidemedim bile, şoktaydım. Bir ara evliliği bile düşündüm bu olaydan sonra. Ama kurtuluş bu değildi, bir erkek değildir kadınların kurtuluşu. Tek başıma mücadelem başladı. 12 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Mahkemede özür diledi. Şimdi dosya kapandı, ama o şahısın çevresindekiler hâlâ bana ulaşmaya çalışıyor, tehdit ediyorlar beni.

Bir de toplumla ilgili yanı var yaşadıklarımın. Genç bir kadınsan eğer, bu yaşadıklarını öyle bir deşiyor ki herkes sanki bizim suçumuz gibi. ‘Eski sevgilisidir, gönlü vardır, rızası vardır…’ Algılar hep bu yönde oluyor. Kendimi bu konuma düşürmemek için her şeyden soyutlandım. Bu dönemlerde kimseye ulaşmayı denemedim. Küçük yaştan beri yalnız mücadele edince, buna alışmışız.”

“Kadınlar yalnız başına da çok güçlü, yaşama tutunma gayretimiz bizi güçlendiriyor” diye konuşan E, çıkış yolu aradığını söylüyor ve bunun da devletin ona sağladığı haklardan faydalanarak olabileceğini düşünüyor.


İlgili haberler
Devletin korumadığı kadınları erkekler öldürüyor!

Ailesinin zoruyla evlendirilen Figen Çakar, gördüğü şiddet nedeniyle canı pahasına evden kaçarak pol...

Çocuk tecavüzleri: Münferit mi yoksa kolektif suç...

Çocuklar iki yüzlü bir ahlak anlayışının, eşitsiz bir aile düzeninin ve onları baştan sessiz kılmak...

Mahkeme de yasa da çocuğu korumadı

11 yaşındaki çocuk istismara uğradı, annesi şikayetçi olmadığı için sanık beraat etti. Çocuk için ba...