Çay günlükleri-1 | Çay işçisi bir kadın olmak: Açlık ücreti, günlük bir iki saat uyku, güvencesizlik
ÇAYKUR fabrikalarında çalışan kadın işçiler, düşük ücretler, güvencesizlik ve ayrımcılıkla mücadele ediyor. Vardiya çıkışı eve, ev işinden gece mesaisine uzanan bu döngüde kadınlar sıkışmış durumda.

Çay üretimi Giresun-Artvin bölgesinde önemli istihdam kaynaklarından biri. Ayrıca devletin sayılı kamu kurumlarından biri olan ÇAYKUR da çay üretimini hâlâ sürdürmekte. ÇAYKUR'da çalışan kamu işçileri, bir yandan 7. toplu iş sözleşmesi dönemindeyken bir yandan da hâlâ anlaşılamamış Kamu Çerçeve Protokolü'nü bekliyor. DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikası Başkanı Olcay Ozak, çayda birinci sürgünün bitmesine yakın, kamu işçilerinin sorunlarını dinlemek ve sendikal faaliyet yürütmek üzere Rize’ye giderken, kadın çay işçileriyle sohbet etmek isteyip istemediğimi sordu ve beni de davet etti. Bu sayede çay işçisi kadınlarla yaşadıkları özel sorunları ve taleplerini konuşmak üzere ben de yola çıkmış oldum.

Rize’ye 17 Haziran, saat 10 sularında vardım. DİSK’e bağlı Gıda İş Genel Başkanı Olcay Ozak ile birlikte, çay işçileri ile görüşmeler gerçekleştirmeyi planlıyorduk. Olcay ve Gıda İş Rize Temsilcisi İrfan Kısır beni gardan aldılar. Birlikte temsilciliğe doğru yola çıktık. Temsilcilikte hızlıca bir kahvaltı yaparak ÇAYKUR fabrikalarını dolaşmak için tekrar yola koyulduk.


Giresun-Artvin hattında yaklaşık 49 ÇAYKUR fabrikası var. Bunların büyük çoğunluğu da Rize’de bulunuyor. Zaten Rize’ye otobüsle girerken ilk dikkatinizi çeken şeylerden biri de -manzaranın mükemmel olması dışında- İyidere ilçesinde bulunan ÇAYKUR fabrikası oluyor.

Salı günü dört tane ÇAYKUR fabrikasını ziyaret ettik. ÇAYKUR fabrikasından emekli Kader de bize eşlik etti. Kader uzun seneler boyunca ÇAYKUR’da çalışmış. ÇAYKUR’da yetkili sendika olan Öz Gıda İş’ten istifa ederek Gıda İş’e geçmiş ve bundan dolayı da çeşitli baskılarla karşılamış. Hoş sohbet olan Kader, dik başlı da bir kadın. Rize’deki kadınların muhafazakarlıkla baskılandığını, kendisinin de benzer bir baskıya çevresi tarafından maruz kaldığını ama yine de kişiliğinden ödün vermediğini sohbetlerimizde ara ara dile getiriyor.

İlk gittiğimiz fabrika Çayeli fabrikası oldu. Kader ile bu fabrikada buluştuk. O gün ve ertesi günlerde de toplam altı fabrikayı ziyaret ettik. Her fabrikada müdürlerle görüşme imkanı bulduk. Ancak üretim alanına girmemize müsaade etmediler. Ziyaret ettiğimiz her fabrikanın müdürü, bir kamu kurumu olan ÇAYKUR fabrikaları üzerindeki siyasi baskıdan belli ölçülerde etkilenmişti. Bu baskılar çoğunlukla açıkça konuşulmadı ama müdürlerin sohbetler sırasındaki jest ve mimikleri, konuşurken belli konulardan kaçınmaları gibi çeşitli işaretler bu durumu gözler önüne seriyordu. DİSK’e bağlı bir sendikanın ÇAYKUR’u ziyaret etmesine hiçbir müdür itiraz etmedi tabi ama yine de her ziyaretimizde havada hissedilir bir gerginlik vardı.

ÜCRETLER ASGARİ ÜCRETİN DE ALTINDA

ÇAYKUR fabrikalarından birinde müdürlüğün önüne hava almaya çıktım. Neredeyse her fabrikada en az iki üç bardak çay içmenin getirdiği bir tansiyon düşüklüğü ve yol yorgunluğu bende temiz hava alma ihtiyacı doğurmuştu. Müdürlüğün olduğu binanın önünde otururken işçi bir kadın yanıma yaklaştı, selamlaştık, muhabbet etmeye başladık.

İşçi kadın, ÇAYKUR’da kadrolu çalışan işçilerden biriydi. Hemen sohbet sardı, kadın özellikle ücretlerinden dem vurmaya başladı. ÇAYKUR’da mevsimlik işçilerin ücretleri zaten korkunç düzeydeydi. 38-40 gün çalışan işçilerin aldıkları ücret aşağı yukarı 43 bin lira civarındaydı. Kadrolu olan kadın işçi de ücretlerinin bu düzeyde olduğunu, bir de vergi dilimine girdiklerinde ücretlerinin neredeyse asgari ücrete kadar düştüğünü söyledi. Ücretinin üçüncü ayında yüzde 27’lik vergi dilimine girdiğini belirten kadın, “Ben milyarlar kazanmıyorum. O kadar vergi alınacaksa zenginlerden alınsın” sözlerini ara ara tekrar etti sohbetimizde.

Mevsimlik işçiler açısından da bu durum geçerli. Ancak yılın altı ayı çalıştığıyla 12 ay idare etmek zorunda kaldıklarını da düşündüğünüzde, aylık bazda, asgari ücretin de altında bir ücret ellerine geçiyor mevsimlik işçilerin. Bunun yanı sıra, ücretler kıdem ile birlikte de değişmiyor. Yeni giren işçiler ve 20-30 sene boyunca fabrikada çalışan işçilerle aynı ücreti alıyorlar.


ZİRAAT MÜHENDİSLERİ BÖREKÇİDE, REYONDA, TEMİZLİKTE

Konu ücretlerden açılınca geçim derdi üzerine de sohbet etmeye başladık. Bölgedeki kiraları sorduğumda, kadın kirada oturmadığını ancak eli yüzü düzgün bir evde oturmak isteyenlerin 20 bin lirayı gözden çıkarması gerektiğini söyledi. Kalanıyla geçinilemeyeceğini söyleyen kadın işçi, evleri kira olmamasına rağmen, şehir dışında üniversite okuyan kızlarını nasıl geçindireceklerini bilemediğini ifade etti. Tabi mevzu çocuklara gelince, gençliğin karşı karşıya kaldığı güvencesizlik de tartışma konularımızdan biri oldu.

Rize’de sohbet ettiğimiz, lise ya da üniversite mezunu çocuğu olan tüm işçiler, gençlerin iş bulamamasından yakınıyordu. Bölgedeki kamuya ait ya da özel çay fabrikalarının çoğu Rize’de bulunduğundan gençler ilk elden ziraat mühendisliği, çay eksperliği gibi bölümlere yönelse de iş bulmakta oldukça zorlanıyorlar. Özellikle de genç kadınlar, üniversiteyi bitirdikten sonra börekçi, mağaza gibi yerlerde çalışmak zorunda kalıyor. Hatta mühendisler, öğretmenler çay fabrikalarında temizlikçi olarak çalışıyor.

YETKİLİ SENDİKA NEREDE?

Yetkili sendikadan da şikayetçi oldu konuştuğum işçi kadın. Ücretlerin bu denli düşük olduğu, kıdem farkının ortadan kalktığı, vergilerin işçilerin ceplerindeki parayı buhara çevirdiği bir durumda yetkili sendikanın işçilerden aidat alıp elini kıpırdatmadığını vurguladı öfke ile. Kadın işçi ile sohbetimiz çok uzun sürmedi ne yazık ki. Memurlardan biri yanımıza gelip bize eşlik etti, orada çalışma koşullarına, ücrete, sendikaya dair muhabbetimizi sonlandırmak zorunda kaldık.

VARDİYALI ÇALIŞMA KADINLAR İÇİN BİR SORU: NE KREŞ VAR NE SERVİS NE TOPLU ULAŞIM

Birkaç fabrikayı daha gezdikten sonra Kader’in evine misafir olduk. Kader bize kendi eliyle yaptığı yeşil çaydan demledi. Çok hafif ve yumuşak bir içimi olan güzel bir çay. Kendisinin eliyle ürettiği bu çayı kadınların da üretebilmesi için bir projesi olduğunu ama projeyi gerçekleştirmeye çalışırken türlü haksızlıklara uğradığını anlattı.


Kadınların ÇAYKUR fabrikasında işçi olarak neler yaşadıklarını asıl Kader’den dinledik. Kader, ÇAYKUR’a giren ilk kadın işçilerden biri olduğunu söyledi. Kendisi önce imalatta sonra eksper olarak sonrasında da laborant olarak 20 yılı aşkın ÇAYKUR’da çalışmış. Dört çocuğu var Kader’in. İkisi üniversiteyi bitirmiş, ikizleri de bu sene sınava girecek.

Kader, özellikle son süreçte ÇAYKUR’un kadın işçi almayı oldukça sınırladığını dile getirdi. Bunun en temel nedeninin imalatta çalışanların vardiyalı çalışmaya ayak uyduramadığı düşüncesi olduğunu söyledi. Bazen kadınların, eşleri ya da aileleri tarafından vardiyalı çalışmaya izin verilmediğini; bazen de kadınların kendilerinin vardiyalı çalışmak istemediğini söyleyerek biraz öfkelendi. Kader’e, kadınların özellikle gece vardiyasını istememe nedenlerinden birinin güvenlik endişesi olabileceğini söyledim. O zaman Kader döküldü: “Tabi, ne kreş var ne servis. Çocuklarına bakmak zorunda kalan kadınlar gece de sorun yaşıyor. Servis sorunu da kadınları etkiliyor. Hatta bir keresinde bir kadın çalışan 4-12 vardiyasındaydı. Çayeli’ne uzak bir yerden geliyordu ve toplu taşıma da akşam 23.30 gibi bitiyor. Toplu taşımaya yetişebilmek için işten erken çıkması sorun oldu, servis de yok. O yüzden erkek işçiler kendi arabalarıyla kadını evine bırakmayı teklif ettiler. Ama yine de bekar bir kadının her gün evine gece vakti farklı arabalar tarafından bırakılması yaşadığı yerde ona karşı çeşitli ön yargılar doğuruyor.” Daha sonra resmi ticari taksisi olan bir vardiya ustası çalışan genç kadını geceleri eve bırakmaya başlamış. 

Kader ile buluşmamızdan birkaç gün sonra ÇAYKUR’da çalışan erkek işçilerle yaptığımız sohbette de aynı durum gündeme geldi. Kadınların vardiyalı çalışmaya “uyum sağlayamadığı” erkek işçiler tarafından dile getirildi: “Burada ilişkiler çok yozlaştı. Gece vardiyasında kadınların o kadar erkekle birlikte çalışması sıkıntı oluyor.”

Kader kadınların vardiyaya kalması için uygun koşulların da olmadığını dile getirdi. Kıyafetlerini değiştirmeleri için odaları ve duşları olsa da duşta sıcak su olmadığını ama erkeklerin duşlarında sıcak su olduğunu söyledi.

‘BU AYAKKABI ANCAK BENİM DİLİME OLUR’

Kadınların fabrikada yaşadığı ayrımcılıklardan birini örnek verdi Kader. İş için kendilerine elbise verildiğini ve bu elbiselerin erkekler baz alınarak hazırlandığını ifade etti: “Bize giysi ve ayakkabı veriyorlar. Ayakkabıya bir baktım, 42 numara erkek ayakkabısı. Elbise de erkeklerin bedenine uygun şekilde yapılmış. Gidip konuştum yetkiliyle. ‘Bu ayakkabı benim ayağıma değil, ancak dilime olur’ dedim.” Kader’in sözleri üzerine gülüştük. Bu sözlerin ne kadar etkili olduğunu da anlattı. Kader’in bu çıkışından sonra kadınlara uygun iş elbiseleri getirilmeye başlanmış fabrikaya.

BİR İKİ SAATLİK UYKUYLA MESAİ

Kader ÇAYKUR’da çalışırken gecesinin gündüzünün olmadığını söyledi. Vardiyalı bir şekilde çalıştığı dönemde günlük olarak neredeyse 18 saat mesai yaptığını dile getirdi. Tabi bu mesaiye yalnızca ÇAYKUR’da çalıştığı süre dahil değil. Kader’in ve eşinin de sahip olduğu bir çaylığı var. Kader sabah 6’dan öğleden sonra 14.30’a kadar kadar bu çaylıkta çay topladıklarını, ardından 8 saatlik mesaiye gittiğini anlattı. Tabi mesai çıkışı da dinlenmeye vakti kalmıyor çünkü çocukların yemeği, evin temizliği gibi angarya işlerle de boğuşmak durumunda kalıyor. “Bir haftayı bir iki saat uykuyla geçirdiğimi bilirim” dedi Kader ve ekledi: “Erkek işçiler mesaiden eve geliyor. ‘Hanım gece vardiyam var, çocuklar sessiz olsun’ diyor, geçiyor televizyonun karşısına. Yemeğini yiyor, yatıyor. Ama kadınlar öyle değil, ev işleri de yükleniyor bizim üzerimize.”


Tüm bu sorunlara rağmen ÇAYKUR işçileri şimdilik beklemede kalmayı tercih ediyor. İşçilerin çoğu, sorunların çözülmemesine ve yetkili sendikanın — özellikle içinde bulundukları 7. toplu iş sözleşmesi sürecinde — kendilerini sürecin dışında bırakmasına tepkili. Ancak başka bir fabrikaya sürülme ya da işsiz kalma korkusu nedeniyle adım atmakta, hatta sendikayı eleştirmekte dahi zorlanıyorlar. Aynı korkuyu fabrikalardaki memurlar da paylaşıyor. Öte yandan işçiler arasında Kamu Çerçeve Protokolü konuşulmaya devam ediyor; özellikle ücret ve kadro talepleri önemini koruyor.

SAATLERCE ÇALIŞMAYA TUVALET YOK
ÇAYKUR’da kadınların işe alımı oldukça az olsa da kadınlar çoğunlukla çay eksperi olarak işe alınıyor. Çay eksperleri, çay alım evlerinde çalışıyorlar. Burada kadınların yaşadığı en büyük sorunlardan biri de çay alım evleri denilen yapılardaki hijyen sorunu. İşçiler, bu evlerde tuvalet ve lavabonun olmadığını söylüyor. Uzun süredir devam eden bu sorun kadınların tepkilerine rağmen hâlâ çözülmemiş.


MEZARDA EMEKLİLİK
Mevsimlik işçiler açısından kritik olan noktalardan biri de emeklilik sorunu. Yılın altı ayı çalışarak gün doldurmaya çalışan işçiler, yeni işe girmiş olan çay işçileri hakkında “Ancak mezarda emekli olurlar. Bu çalışmayla bu günler dolmaz” diyor. 


Fotoğraflar: Sıla Altun/Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Çay fabrikasında parmağı kopan kadın işçi: Hukuki...

Karali Çay Fabrikasında geçirdiği iş kazasında 3 parmağı kopan kadın işçi, dava açmaması için baskı...

Çay üreticisi kadınlar: Emeğimize de ekmeğimize de...

Çay bahçelerinin hem işçisi hem üreticisi durumunda olan iki kadın kazandıkları paranın geçimlerine...

Gıda-İş Rize’de Çaykur işçisi kadınlarla buluştu

Gıda-İş Sendikası, 8 Mart dolayısıyla Rize’de kadın işçilerle buluştu. Gıda-İş Genel Sekreteri Olcay...