Bursalı kadınların '2024 Advent takviminde' neler var?
Dışarıdan bakıldığında ışıltılı bir dünyayı temsil eden advent takvimleri, içlerinden çıkan pahalı hediyelerle 'lüks'ün somut bir yansıması. Peki Türkiye'deki kadınlar için bu takvimden neler çıkıyor?

Dışarıdan bakıldığında ışıltılı bir dünyayı temsil eden "Advent takvimleri", içlerinden çıkan pahalı hediyelerle lüksün somut bir yansıması. Ancak Türkiye’de genç bir kadın olarak bu takvimlere sahip olmayı hayal etmek bile çoğu zaman imkansız çünkü bu topraklarda kadınlar için her bir kutunun ardında pahalı bir kozmetikten ziyade sistematik sorunlar saklı. Bu kutuya Bursa'dan bir bakalım. Bursalı kadınların "Advent takviminde" neler var?

İLK KUTU: YOKSULLUK VE İŞSİZLİK

Kadınların ekonomik bağımsızlığı, yüksek enflasyon ve düşük ücret politikalarıyla sınırlandırılmış durumda. TÜİK’in 2024 verilerine göre, kadın işsizlik oranı yüzde 35 seviyesinde. Bursa’da üniversite okurken bir yandan kafelerde çalışan genç kadınlar, asgari ücretle hem kira ödemeye hem de eğitim masraflarını karşılamaya çalışıyor. Çalışma saatleriyle ders programları çatışıyor, tükenmişlik bir yaşam biçimi haline geliyor. Bu kutudan ekonomik özgürlük değil, yoksulluk çıkıyor.

İKİNCİ KUTU: İŞ YERİNDE EŞİTSİZLİK

Kadınlar ekonomik alanda düşük ücretlerle yetinmeye zorlanıyor ve kariyer basamaklarını tırmanmalarının önüne görünmez bir duvar örülüyor. Eşit işe eşit ücret talebi ise kadınlar için yakıcılığını korumaya devam ediyor. Bursa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir fabrikanın atölyesinde çalışan kadınlar, aynı işi yapan erkeklere kıyasla daha düşük maaş alıyor. Karar mekanizmalarına dahil edilmeleri engellenirken, sendikalaşma hakları da sık sık kısıtlanıyor. Bu tablo, eşitlik yerine ayrımcılık ve sömürüyü ortaya koyuyor.

ÜÇÜNCÜ KUTU: ŞİDDET

Kadına yönelik şiddet, sistematik bir problem olarak gündemdeki yerini koruyor. 2024 yılında, Bursa’da boşanmak istediği eşinden kaçan bir kadın, bir sığınmaevine başvurdu ancak kapasite yetersizliği nedeniyle geri çevrildi. Şiddet vakalarında kadınları koruyacak mekanizmaların eksikliği, hukuki süreçlerin uzunluğu ve caydırıcılıktan uzak cezalar kadınların hayatını daha da zorlaştırıyor. Bu kutudan güvenli yaşam değil, korku çıkıyor.

DÖRDÜNCÜ KUTU: EĞİTİME ERİŞEMEME

Kadınların eğitime erişimindeki engeller, ekonomik koşullar ve toplumsal baskılarla daha da derinleşiyor. TÜİK’in 2024 verilerine göre, üniversite mezunu kadınların iş gücüne katılım oranı sadece yüzde 35. Maddi yetersizlikler yüzünden eğitime devam edemeyen genç kadınlar ise genellikle daha yoğun bir aile baskısı ile karşılaşıyor. Bursa’da üniversiteyi bırakmak zorunda kalan bir genç kadın, ailesinin desteği olmadan hayatta kalmaya çalışırken aynı anda çalışmak ve okumak arasındaki dengeyi kuramadığı için eğitim hayatını sonlandırıyor.

BEŞİNCİ KUTU: BARINAMAMA

Artan yaşam maliyetleri ve konut krizleri, genç kadınları şiddete daha açık hale getiriyor. Bursa’da üniversite öğrencisi olan kadınlar, özel yurtların yüksek fiyatlarını karşılamakta zorlandığı için birkaç arkadaşıyla eve çıkıyor. Ancak kiraları zamanında ödeyememek, onları ev sahibiyle sorunlar yaşamaya itiyor. Ev sahipleri kira ve evden çıkarma durumlarında genç kadınları tehdit ediyor; taciz ve şiddet uygulayabiliyor. Mezun olduktan sonra iş bulan/bulamayan kadınların birçoğu barınamıyor; bağımsız bir hayat sürdüremediği için aile evine dönmek zorunda kalıyor. Bu kutudan bağımsızlık değil, çaresizlik çıkıyor.

ALTINCI KUTU: PSİKOLOJİK DESTEĞE ERİŞEMEME

Kadınlar yalnızca fiziksel sağlık hizmetlerine değil, psikolojik desteğe erişimde de ciddi engellerle karşılaşıyor. Kamu hastanelerinde randevu bulamama psikolojik desteği neredeyse imkansız kılıyor.

Bursa’da bir kadın, depresyon tedavisi için aylarca randevu beklemek zorunda kalıyor. Bu süreçte özel psikolojik destek almayı dahi düşünemiyor çünkü bir seans ücreti maaşının önemli bir kısmını oluşturuyor. Bu kutudan da tükenmişlik çıkıyor.

2024 YILI BİTERKEN...

2024 yılı, kadınlar açısından bir yandan mücadelenin diğer yandan baskıların yılı oldu. Bursa’da tekstil işçilerinden üniversite öğrencilerine kadar farklı kesimlerden kadınlar, ekonomik ve toplumsal eşitlik için seslerini yükseltti. Ancak mücadele alanları genişlerken kadınların karşılaştığı sorunlar da derinleşti.

2025 yaklaşırken kadınlar için bu sorunların devam edeceği yeni bir yılı değil, daha adil bir geleceği hedeflemeliyiz. Sömürünün değil dayanışmanın; eşitsizliğin değil özgürlüğün; korkunun değil güvenliğin Advent takvimlerinden çıktığı bir dünyayı kurmak için birlikte mücadele etmek zorundayız.

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
Avon’un ışıl ışıl yılbaşı kampanyasını bir de işçi...

Janjanlı kataloglarla yılbaşına hazırlanan Avon’u bir de işçi kadınlardan dinleyin: ‘Parolası güzell...

Cüzdanlara uygun yılbaşı menüsü

Makbule Hatice, yılbaşı sofraları da cüzdanlara uygun olmalı diyerek yılbaşı menüsü hazırladı. Hem p...

İngiltere’de evde bakım işçilerinden Meclis üyesin...

İngiltere’de evde bakım işçilerinin ücretlerinin düşmesine ve çalışma şartlarının ağırlaşmasına nede...