Bağcılar’da kadınlar okuldaki güvenlik eksiğine karşı harekete geçti: Birlikte kazandık
İstanbul Bağcılar’da güvenlik açığı nedeniyle ilk okulda yaşanan taciz sonrası veliler harekete geçti. Bağcılar'da yan yana geldiğimiz veliler, 'çocuklar tehlike çemberinde' diyor.

“Ülkenin gündemine yetişemiyoruz” diyor kadınlar nerede buluştuysak. Son bir haftada yaşananlara göz ucuyla bakarsak Narin Güran cinayetinin iddianamesi ve soruşturma sürecindeki birçok eksikliğin tartışma konusu olması, TUSAŞ saldırısı ve memleketin dört bir yanında tartışılan “yeni süreç”, hepimizi doğrudan etkileyecek etki ajanlığının TBMM Adalet Komisyonundan geçmesi, okullarda her çocuğa bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek verilmesi için MEB'e açılan davada istinaf başvurusunun reddedilmesi ve gündemimizden düşmeyen Yenidoğan Çetesi... Eksik kalan yine birçok gündem vardır elbet ancak saydıklarımızın kadınlar ve çocuklar için karşılığı tek kelimeyle “güvensizlik” oluyor.

Kadınların ve çocukların en temel insani hakkı yani yaşam hakkı dört bir yandan tehdit ediliyorken kadınların en temel sorusu “Tüm bunlarla nasıl baş edeceğiz?” oluyor. Baş etme yolları bulunduğunda ortaya kayda değer örnekler de çıkıyor.

ÇOCUKLARIN GÜVENLİĞİ İÇİN VELİ EYLEMLERİ

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Bağcılar Sancaktepe İlkokulunda sokaktan geçen bir kişi okuldaki güvenlik açığı nedeniyle elini kolunu sallayarak okula girip birinci sınıf bir çocuğu tuvalette istismar ediyor. Olayı duyan veliler Bağcılar’ın farklı bölgelerinden gelerek okulun önünde buluşup yürüyüş yapıyor, şikayetçi oluyor. Bu yaşananlar sonucu bir güvenlik personeli işe alınıyor, okula randevu sistemi getiriliyor ve Bağcılar'daki diğer okullar güvenlik meselesini gündemine alıyor. Bu süreci, eyleme katılan kadınlar bir kazanım olarak görüyor.

'TEKSAS'A HOŞGELDİN'

Bu süreci ve memlekette olup bitenleri konuşmak için Bağcılar'da kadınlarla buluşuyoruz. Bağcılar İstanbul’un Avrupa yakasında 700 bini aşkın nüfusuyla İstanbul'un en fazla nüfusa sahip olan 5'inci ilçesi ve yoğunlukla işçi ve emekçilerin yaşadığı bir ilçe.

İlçeye girdiğimizde birkaç adımda bir kimlik kontrolü yapan polisler görüyoruz. Kadınlarla okula yakın bir kafede buluşuyoruz. Bu kadar yoğun polis kontrolünün nedenini soruyorum; “Daltonlar Çetesi ve Casper Çetesi birbirine girdi, çeşitli dükkanları taradılar. Dolayısıyla güvenlik tedbirleri arttırıldı” diyor kadınlardan biri. “Teksas'a hoş geldin” diyerek gülüşüyorlar. Bahsi geçen çeteler Bağcılar'da yaşayan kadınlar için olağan, bilindik ve artık şaşırtıcı gelmiyor. Üstelik bahsi geçen olaylar ilkokul ve ortaokulların da olduğu yerlerde gerçekleşiyor.

Buluştuğumuz kadınların bir kısmı çalışıyor, bir kısmı ise çocuklarına bakmak için işten çıkmış veya çalışmıyor. “Güvende hissetmek” kadınların en çok özlediği duygu.

GÜVENLİK PERSONELİ EKSİĞİ ÇOCUKLARI TEHLİKEYE ATIYOR

Bağcılar’daki ilkokulda yaşanan taciz ve sonrasında çocukların güvenliğinden endişe eden kadınlar, birlikte tepki vermiş olmaktan memnunlar. “Okul müdürü, bir kere okulda görülmemiş biri. MEB'de başka görevleri de var ancak bu okula müdürlük de yapıyor” diyor kadınlardan biri. Güvenlik açığını sorduğumuzda, “Okulda güvenlik olarak çalışan personel resmi güvenlik personeli değildi. Arka kapıda ise güvenlik yoktu. Dolayısıyla kişi elini kolunu sallayarak içeri giriyor ve çok rahat bir şekilde bir çocuğu taciz ediyor” ifadelerini kullanıyor kadınlardan biri.

Buluştuğumuz kadınların çocukları Bağcılar'ın faklı okullarında okuyor. Güvenlik sorununun sadece tek bir okulda yaşanmadığını anlatıyorlar: “Sadece bu okulda değil, Bağcılar'da birçok okulda güvenlik, resmi güvenlik personeli tarafından sağlanmıyor. Düşük ücretle işe alınan personel, güvenlik personeli gibi gösteriliyor. Dolayısıyla kim isterse okula rahatlıkla girip çıkabiliyor.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül- Bağcılar'da bahsi geçen okulun önü

‘BÜTÜN ÇOCUKLAR İÇİN SES ÇIKARDIK’

Olayın ardından Bağcılar’ın farklı mahallelerinden kadınlar okulun önüne toplanıyor. Kadınlar yaşanan istismar olayına dair şeffaf bir açıklama ve hukuki sürecin bilgisinin paylaşılmasını istiyor. “Biz o gün birçok veli yan yana geldik. İlla bizim çocuğumuzun o okulda okumasına gerek yok. Böyle bir şeyin bir çocuğun veya çocukların başına geliyor olması, yan yana gelmek için yeterli. Yan yana gelince en azından bu olayın üstünün örtülmesine engel olabildik. Okullarda güvenlik personeli eksikliğine dikkat çekebildik” diyor velilerden biri.

Kadınlar okul müdürünün olayın üstünü kapatmak istediğini ve yaşananları önce kabul edip sonra yalanladığını ifade ediyorlar. Müdürün konuşmalarının videosunu izletiyor kadınlar. Müdür olayın yaşandığı süreci videoda anlatırken içeri girenin bir çocuğa, “Gel beraber çiş yapalım” dediğini söylüyor. Velilerin öfkesi ise videoda da görünüyor.

DUYARLI OLMAK YETMEZ, GÜVENLİ OKULLAR İÇİN SES ÇIKARMALI

Okul yönetiminin, yan yana gelen velilerin birbirine olan güvenlerini nasıl kırmaya çalıştığından da bahsediyor kadınlar: “Dedikodu, kadınları birbirine karşı doldurmak, eylemlerde öne çıkan kadınlara çeşitli vaatler vererek susturmaya çalışmak gibi çeşitli hamlelerle okul yönetimi, bu sürecin sağlıklı ilerlemesinin önüne geçmek istiyor. En çok güvensiz hissettiğimiz dönemde kadınların birbirine karşı güveni de kırılmaya çalışılıyor. Bunun kimi kişiler için karşılığı da oluyor. Birbirimize çok temkinli yaklaşıyoruz, daha az güveniyoruz. Ancak bunun sebebi de yaşadıklarımız.”

Tüm bunlara rağmen kadınlar bu süreçte en çok yan yana gelmekten umutlandıklarını söylüyorlar. Konuştuğum velilerden biri, “Bu süreç sadece duyarlı olmak değil, gerçekten çocukların güvenli bir okulda okumasının bile sağlanamadığı bir döneme ses çıkarmaktı. Birlikte bu sesi çıkarabilmek kıymetliydi” diyor.

‘SINIFLARI ÇOCUKLAR TEMİZLİYOR’
Kadınlar okullarda yaşanan sorunların sadece güvenlik eksikliğinden ibaret olmadığını söylüyor. Temizlik meselesi çocukların en çok sorun yaşadığı şeylerden biri: “Sınıfları çocuklar temizliyor. Tuvaletler çok pis ve çocuklar eve gelene kadar çişini tutuyor. Tuvalete gidemiyor. Hasta olacaklar diye hep endişeliyiz.”
Okullarda tuvalet kağıdı ve sabun olmadığını söyleyen kadınlar, çocukların hijyenik bir ortamda okuyamamasından endişeliler. “Bu kadar para bu memlekette neye harcanıyor çocuklara harcanmıyorsa?” diye soruyor kadınlardan biri.


ÇOCUKLARIN GELECEĞİNE ÇETE GÖLGESİ
Bağcılar’a özgü olmayan ama Bağcılar'da daha sık gündeme gelen çete kavgaları ve uyuşturucu satıcıları kadınların uykusunu kaçırıyor. Okulların önünde bekleyen, okulların içine sızan uyuşturucu satıcılarının Bağcılar’da yaygın olduğunu söylüyor kadınlar. Kadınlar veli gruplarında gündeme gelen rüzgar gülü şeklinde bir uyuşturucunun fotoğrafını gösteriyor. Kaygılandıklarını ifade ediyor kadınlar; “İlkokul, ortaokul önlerinde dağıtılıyor bu uyuşturucular. Kim denetleyecek? Çocuklarımızın etrafı tehlikelerle çevrili. Tek tek nasıl müdahale edebiliriz?”
Kadınlar, çete kavgaları esnasında çocukların başına bir şey gelmesinden, çocukların kandırılarak bu çetelerin bir parçası olmasından veya uyuşturucu bağımlısı olmasından korkuyor.

'KEKİ KANTİNDEN ALACAKSIN' BASKISI
“Artık sadece liseler değil ilkokula kadar yaşı düştü. Okulların içi bile güvenli değil” diyor kadınlardan biri ve diğeri şöyle ekliyor: “Okulların kantinleri bile artık çete gibi davranıyor. Kantinler de kiraya verildiği için çocuklarımızın kantinde çalışanlar tarafından dışarıdan okula kek, meyve suyu getirmesin diye tehdit edildiğini duyuyoruz.”
Konu kantine gelince çocukların beslenmesini de soruyoruz kadınlara. Kadınlar verilen listelere uyamadıklarını ve ağırlıkla çocukların beslemesine karbonhidrat koyduklarını ifade ediyorlar. Dışarıdan alınan ürünlerin içeriğine güvenmediklerini de dile getiren kadınlar, son olarak çeşitli restoranların ve paketli ürünlerin içeriklerine yönelik Orman ve Tarım Bakanlığının tağşiş listesine yansıyanların oldukça tedirgin edici olduğunu söylüyorlar. Güvenilir ve temiz içerikli gıdaya erişimin oldukça maliyetli olduğunu söyleyen kadınlar, çocukların yeteri kadar protein almadığını ifade ediyorlar.
'HER ŞEYİ BEN YAPARIM' MODU

Kadınlar, yeterli beslenememe gibi farklı nedenlerin çocukların sağlığını etkilediğini ve daha sık hasta olduklarını ifade ederken konu ister istemez bu hafta gündemden düşmeyen “Yenidoğan Çetesi” oluyor. Kadınlar Bağcılar'da birçok özel hastanenin soruşturma süreci nedeniyle kapandığını ifade ediyor. Özel hastanelere para dayanmadığını ama para olsa bile artık güvenemediklerini söylüyor kadınlar.

“Sadece bebekler değil ki. Küçük çocuklar ve hatta bizler bu çetelerin kurbanı olabiliriz. Devletten bir türlü randevu alamıyoruz, özele gitmek zorunda kalıyoruz. Böyle olunca da doktorlar hemen ameliyat diyor, operasyon diyor. Çocuklar için ayrıca artık korkuyoruz” diyor kadınlardan biri, sağlık hizmetine duyduğu güvensizlikten bahsediyor.

Evde tedavi yöntemlerinin arttığını söylüyor kadınlar. “ ‘Her şeyi ben yaparım’ der halde buluyorum kendimi nasıl olsa daha güvenli diye. Yüklerimiz katbekat artırıyor. Sürekli stresle yaşıyoruz. Gündeme gelen her olay bizi bir adım daha umutsuzluğa sürüklüyor” diyor üç çocuğu olan bir kadın.

SABAH KARANLIĞINDA AYDINLATMA YOK

Kadınlar sadece çocuklar için değil kendileri için de “Güvende değiliz” diyorlar. Sabah işe giderken korkan, sokakta yürürken sürekli arkasına bakarak yürüyen, “Boşanmak istersem beni öldürür, ekonomik olarak yaşamımı sürdüremem” diyen kadınlar bir yandan da tüm bunların sorumlusunun devlet olduğunu ifade ediyor. “Adım adım tüm haklarımız, dahası yaşam hakkımız elimizden alındı. Ekonomik olarak dardayız evet ama artık yaşamımız bile tehlikede” diyor kadınlardan biri.

Çocuklara okul servisinde eşlik eden kadınlardan biri, “Sabah 6'da işe gidiyorum. Sokakta lamba yok. Sürekli biriyle konuşuyormuş gibi elimde telefonla yürüyorum. Araca binene kadar kalbim ağzımda atıyor” diyor.

UMUTLARIMIZA RENK KATSIN DİYE….

Sadece memleketin bir ilinin, bir ilçesinde bile kadınlar kocaman bir güvensizlik duygusuyla baş başa kalmış durumda. Bu tablonun münferit olmadığı, tek bir ilçeden ibaret olmadığı da aşikar. Ancak Bağcılar'da kadınların yıllardır belki de yokluğunu yaşadığı güzel bir süreçten de bahsedebiliriz. “Umutsuzluğa karşı umutlarımıza renk katsın” diye Renkler Kadın Dayanışması diye bir dernekleşme sürecinden bahsediyorlar. “Sorunlara karşı sadece ah, vah etmek çözüm değil” diyen kadınlar en azından kendi ilçelerinde birçok sorunla baş etmenin yolunun birlikte hareket etme ve örgütlenmekte olduğunu söylüyorlar.

Görsel: Midjourney//Fırat Turgut