“Merkez biz fark etmesek de her gün büyüyor, dışa doğru değilse yukarı doğru, o da değilse aşağı doğru, biraz sonra mağazalar açıldığında hiçbir şey duymazsın, dedi Marta, onca mağaza, müzik, duyuru, gelen geçen insanlar, konuşmalar, yürüyen merdivenler…” (José Saramago, Mağara, s:240-241).
E5 otoyolunda cuma akşamüzeri trafiği sürekli yukarı ve aşağı yavaş yavaş ilerleyen arabalar arabalar. Etrafta çalışan vinçler, dev kuleler, inşaat gürültüsü. Yüzlerce park etmiş araba AVM'nin önüne. Babalar günü, karne hediyesi telaşı, üniversite sınavı öncesi kafeleri dolduran öğrenciler, Carrefour'dan hafta sonu alışverişi yapan insanlar insanlar. Cuma akşam üzeri, E5 kenarında bir AVM. Kocaman bir AVM. Yürüyen bantta müşteriler için şu tarz bir anons dönüyor sürekli: "Yürüyen bantta koşmayınız, elinizi tutunma bantlarına koyunuz. Siz bizim için değerlisiniz!" DİN-DAN-DON... Sürekli bunu söylüyor kayıt. Bu AVM’deki farklı mağazalarda çalışan 3 genç kadın ile yaptığımız görüşmelerden dönüyoruz. Müşterilerin tutumları, mağazaların uygulamaları ile baş başa kaldıkları değersizlik hissini anlatıyorlar. Anonstaki “Siz bizim için değerlisiniz” ifadesi, mekanik ve soğuk bir ses değil yalnızca artık. Anons, dev kuleler vinçler, inşaatın gürültüsü, trafiğin çilesi ile karışmıyor yalnızca, uzun çalışma saatleri, günlerin yorgunluğu, gelecek kaygıları, duygusal yıpranma ve o değersizlik hissi ile birleşip, kara bir mizaha dönüşüyor.
Araştırma sürecimiz AVM ve mağaza çalışanlarının iş yaşamlarına ilişkin pek çok sürece tanıklık etmemize olanak verdi. Politika önerilerimiz, çalışanların gündelik deneyimleri, iş süreçleri, Türkiye’de kadın istihdamına ilişkin mevcut sorunlar ve genel olarak toplumsal cinsiyet rejimine ilişkin veriler temelinde şekillendi.
Öncelikle AVM mağazacılığı alanında en temel sorun çalışma saatlerinin uzunluğu olarak belirlenmiştir. Çalışma saatleri rejimi, mağazacılığın bir meslek olarak gelişiminin önündeki en büyük engel olarak görünmektedir. Mağaza sahipleri ve hatta AVM yatırımcılarının insan kaynağı alanına ilişkin olarak getirdikleri en temel eleştiri mağazalardaki sirkülâsyonun yüksekliği ve satış danışmanlığının bir meslek olarak görülmeyişidir. Türkiye’de marka ekonomisinin geliştirilmesi ve organize perakendenin pazar payının artırılması gibi hedefler sektördeki sermaye örgütleri tarafından da sıklıkla dile getirilmektedir. Örneğin geçtiğimiz dönemlerde Birleşmiş Markalar Derneği’nin girişimi ile İTÜ’de Hazır Giyim Moda Yönetimi ve Perakende Yüksek Lisans Programı başlatılmıştır. Ancak mağazacılık ve satış danışmanlığı işinin kariyer yolu açık bir meslek haline dönüşebilmesi için öncelikle çalışma saatlerinin düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu iş, ancak gençlerin, geçici bir süre ile yaptıkları ve/veya çalışma koşullarındaki farklılıklar nedeni ile sürekli iş değiştirerek hayatta kalmaya çalıştıkları bir istihdam örüntüsüne sahip olacaktır.
-AVM çalışma saatleri düşürülmeli, düzenlenmeli, hafta sonu ve tatil günü koşulları iyileştirilmelidir.
Çalışma saatleri konusunda Türkiye’deki koşulların AB ülkeleri ve dünyadaki pek çok ülkeden ağır olduğunu söylemek mümkün. Örneğin Avrupa ülkelerinin çoğunda AVM’ler pazar günü kapalı ve hafta içi günlerinde kapanış saatleri en geç 20.30.
İngiltere’de AVM’ler pazar günü açık olmakla birlikte, pazar günü kapanış saati 16.30. Ancak İngiltere’de de hafta içi AVM’ler 18’e kadar açık. Genellikle cumartesi günleri için de farklı çalışma saatlerinin düzenlendiğini görüyoruz Avrupa’da. Örneğin AVM’ler cumartesi günü Portekiz ve Polonya’da saat 13.00’e, Danimarka’da 14.00’e, Yunanistan’da 15.00’e, Finlandiya’da 18.00’e kadar açık. Kimi turistik bölgelerde istisnai düzenlemeler bulunmakla birlikte, genel olarak hafta içi ve hafta sonu çalışma saatleri arasında bir dengeleme olduğunu görmek mümkün. Yani hafta içi 20.00 ya da 20.30’a kadar çalışılıyorsa, cumartesi kapanış saatinin daha erkene (örneğin en azından 18.00’e) çekildiğini görüyoruz. Pazar günü ise kural olarak AVM’ler kapalıdır (ATSO, 2009).
Türkiye’de AVM’lerde mevcut çalışma saatlerinin haftanın 7 günü saat 10.00'dan 22.00'ye kadar olduğu düşünüldüğünde, bu çalışma saatlerinin mevcut “şift”li -vardiya- çalışma biçimi ile yürütülmesi oldukça zor görünmektedir. Kaldı ki çalışanlar en az haftanın 1 günü “ful” çalışmakta -yani 10.00-22.00 arası-; ful çalışma bazı şirketlerde 3 hatta 4 güne çıkabilmektedir. Ayrıca bayram ve yılbaşı önceleri, mal teslim dönemleri, indirim zamanları, “shoppingfest” adı altında düzenlenen alışveriş festivalleri vb. gibi pek çok ara dönemde AVM’lerin normal saatlerinin ötesinde de çalışma devam etmektedir. Bayram tatillerinin ve pazar günlerinin yoğun çalışma günleri olması ve haftalık bir günlük iznin ancak hafta içi olması bu yoğun çalışma saatlerinin yarattığı baskıyı daha da artırmaktadır.
Bu nedenle önerimiz AVM mağazalarında çalışma saatlerinin hafta içi 20.00’ye çekilmesi, en azından rotasyona bağlı olarak her çalışana ayda birkaç kez pazar günü izni imkânı tanınması, bayram ve tatil günlerinde de AVM’lerin açık bulunduğu sürelerin düşürülerek, çalışanlara arkadaşları, aileleri ile zaman geçirebilecekleri tatil olanakları yaratılmalıdır. Bu türden tatil günlerinde sınırlı saatlerde çalışmaların da fazla mesai ödemesi veya daha yüksek saat başı ücret ödemesi gibi uygulamalara bağlanmalı, tatil günlerindeki çalışmalarda çalışanların rızası temel alınmalıdır.
29 Ocak 2015’te yasalaşan Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun beklentilerin aksine, AVM’lerde çalışma saatlerinin düzenlenmesi ve pazar gününün tatil olması konusundaki kararı Valiliklere bırakmıştır. Söz konusu yasa yıllarca Mecliste beklemiş, yatırımcılar, markalar ve karar vericiler arasında uzlaşmanın sağlanması çok uzun bir döneme yayılmıştır. AVM yatırımcılarının, markalar ve mağaza sahibi firmaların örgütlü ve sürekli lobi faaliyetleri yürüten gücü karşısında çalışanların örgütsüzlüğünün olağan sonuçlarından biri olarak görülen bu düzenleme, çalışma koşullarını değiştirme konusundaki güç dengelerini de gözler önüne sermektedir.
Ancak satış işinin daha ileri yaşlarda ev yaşamı ile birlikte yürütülebilecek bir meslek haline dönüştürülmesi hem bu alanda kadın istihdamının artması, hem de mağazacılığın bilgi, deneyim ve yetişmiş işgücüne dayanan bir meslek olarak gelişimi için bu alanda bir düzenlemeye gidilmesi zorunluluktur. Bu konu mutlaka AVM yatırımları ve marka ekonomisi hedefleri bakımından gözden kaçırılmamalı, sektörün sorunları arasına alınmalı ve çözüm üretilmelidir.
-Fazladan çalışmaların karşılığı ödenmeli ve denetimi yapılmalıdır.
AVM’ler kayıtlı istihdam yapısı ve organizasyonel bütünlükleri nedeni ile çalışma koşulları denetiminin çok daha kolay sağlanabileceği birimlerdir. Çalışma yaşamına ilişkin kurallar ve çalışanların haklarının korunmasının denetiminde AVM yönetimlerinin de sorumlu kılınması düşünülebilir. Denetim ve caydırıcı cezalar, AVM’lerde çalışanların haklarının korunmasında etkili mekanizmaların kurulması teşvik edilmelidir.
- Mağazacılık sektöründe daha ileri yaş grupları ve özel olarak da daha ileri yaşlardan kadınların çalışması yönünde kampanya ve teşvikler yapılmalıdır.
Ev eşyaları alanında kısmen yeni yeni böyle bir eğilimin başladığını görüyoruz. Bazı mağazalar 45 yaş üstü kadın çalışanlara iş imkânı sağladıklarına ilişkin duyurular yapmaktadır. Ancak buradaki en temel sorun bu türden teşviklerin cinsiyete dayalı işbölümüne göre yapılmasıdır. Avrupa’daki örneklerde farklı mağazacılık sektörlerinde 50 yaş üstü çalışanların rahatlıkla istihdam edilebildiklerini görmekteyiz. Kuşkusuz bu yalnızca kampanya ve teşviklerle başarılabilecek bir hedef değildir. Satış danışmanlığına ilişkin çalışma koşullarının yeniden düzenlenmesi ve gerekli denetimlerin yapılması, daha ileri yaşta çalışanlar için de sektörün açık hale gelmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Kadın istihdamı özelinde, bu alanda özellikle çalışma yaşamının dışına düşmüş kadınların yeniden iş piyasasına entegrasyonları ve/veya çalışma deneyimi olmamış kadınlar için iş imkânları sağlanması bakımından pek çok yenilikçi proje, teşvik ve çalışma ortaya konabileceğini düşünüyoruz. Zira satış işi, sosyal beceriye dayalı bir iş'tir. Böylelikle “şift” sayısının artırılması yoluyla çalışanlar üzerindeki iş temelli zaman baskısının azaltılması mümkün olabilir ve iş piyasasının dışına çıkmış olan kadınlar için geçiş sürecinde işe uyum ve gerekli donanımların elde edilmesi bakımından imkânlar sağlanmış olabilir.
-Uzun süreler ayakta çalışma, kısa molalarla çalışma ve bozulan sağlık koşullarının önüne geçmek için çalışanlara dinlenme imkânı yaratacak mekânsal düzenlemeler yapılmalıdır.
Örneğin mağaza içerisinde dinlenme alanları yaratılabilir. Keza AVM içerisinde çalışanların mola saatlerinde bir araya gelebilecekleri, oturup sohbet edebilecekleri ücretsiz çay-kahve içebilecekleri dinlenme mekânları yaratılabilir ve AVM yatırım izinlerinde, çalışanlar için dinlenme mekânları AVM yatırımcısı için şart olarak konulabilir. Bu mekânların gerek alan olarak, gerek donanım şartları, gerekse hijyen ve estetik standartları bakımından AVM’lerdeki standartların aşağısına düşmemesi gerekmektedir. AVM’lerdeki kafe ve restoranların fiyat seviyeleri ile çalışanların maaşları düşünüldüğünde, bu türden mekânsal ve sosyal düzenlemelerin çalışanlara katkısı önemli olacaktır.
-Mağaza çalışanlarının sendikal örgütlenmesi sağlanmalıdır:
Örgütlenme hakkı, evrensel insan hakkıdır. Firma sahipleri tarafından sendikalılara dönük sergilenen yıldırıcı ve düşmanca tavırların ve konulan engellerin hiç bir mazereti olamaz. AVM’ler modern hayat tarzının büyülü mekânları ise, mağaza çalışanlarının İş Kanunu’na dayalı haklarının gözetilmesi de modern hayatın bir parçasıdır. Mağazacılık alanında çalışanların temel çalışma haklarının korunması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ya da mağaza ve AVM bazında mevcut olan çok büyük farklılıkların asgari düzeye inmesi yönünde koordine çaba gösterilmesi önemlidir.
-AVM’lerde çalışanların çocuklarının da katılımını içeren çocuk faaliyetleri düzenlenmelidir. Günümüzde giderek AVM’ler yalnızca bir alışveriş değil yaşam alanı, sosyal paylaşım alanı ve etkinlik alanı olmakla ön plana çıkarılmaktadır. AVM’lerin bu özelliğinin, çalışanların çocukları için de bir olanağa, onların ücretsiz yararlanabileceği bir olanağa dönüşmesi önemli ve yenilikçi bir katkı sağlayacaktır. Örneğin haftanın belli günleri periyodik aralıklarla düzenlenecek etkinliklere çalışanların çocukları için olanak sağlanması, AVM içerisinde açılacak bir çocuk bakım alanında belli günler çocuklarını hem bu etkinliklere hem de çocuk bakım alanına bırakabilmeleri, çalışan anne ve babalar ile çocukları için, iş-iş dışı yaşam dengesi için önemli bir katkı olacaktır.
-AVM içerisindeki çalışma koşullarının düzenlenmesinin ötesinde daha genel bir öneri de, AVM projelerinin hayata geçirilmesi sürecinde çalışma olanakları ve özel olarak kadın istihdamı bakımından yaratılacak ölçülebilir katkı ve pozitif ayrımcılık yapan (kadınlara ve 30 yaş üstü kadınlar için yeniden istihdam olanakları) teşvikleri içeren paketlerle yatırım izinlerinin verilmesi düşünülebilir. Verilecek izinlerde çevresel, mekânsal değerlendirmeler ile bölgedeki çalışma hayatına yapacakları katkının ölçülmesinin yanı sıra, özel olarak kadın istihdamı ve daha ileri yaştaki grupların istihdamı için özel hedefler konulabilir.
- AVM ve mağazacılığa ilişkin tüm düzenleme, eğitim ve faaliyetler yalnızca müşteri odaklılık perspektifinden değil, çalışan merkezli paradigmalardan hareketle de gözden geçirilmeli, bu konuda mağaza çalışanı örgütlenmelerine ve bir araya gelmelerine alan açılmalıdır.
İlgili haberler
DEPO VE MAĞAZA İŞÇİLERİ: Karnımız da ruhumuz da aç
Mağaza ve depo işçisi kadınlar Kağıthane, Çorlu ve Küçükçekmece'den anlatıyorlar: Karnımız da ruhumu...
Hızlı moda markası Koton sömürüde de ‘hızlı’
2023 yılına kadar dünya çapında hızlı moda markası olmayı hedefleyen Koton’da işten atmalar sürerken...
‘Moda da sömürü de Koton’da’
‘Moda Koton’da’ sloganıyla reklam filmleri çeken ‘Türkiye’nin öncü ve moda giyim markası’ iddiasında...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.