Mezopotamya Ajansı Muhabiri Esra Solin Dal, 23 Nisan’da İstanbul Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanmıştı. MA’nın aktardığına göre Dal, götürüldüğü Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde çıplak aramaya maruz bırakıldı. Dal’ın avukatı, Av. Ayşe Özdemir Esra Solin Dal’ın tutuklanma sürecine ve çıplak arama uygulamasına dair konuştu.

İstanbul Başsavcılığının yürüttüğü soruşturmaya dair konuşan Av. Özdemir Ankara, Urfa, İstanbul illerinde basın çalışanlarına yönelik yapılan ev baskınlarını ve tutuklamaları özgür basının kriminalize edilme çabası olarak değerlendirdi. Keza dosyaya Dal’ın yaptığı çeşitli haberlerin de eklendiğini belirten Av. Özdemir, “En az 5 aylık süre boyunca yapılan telefon dinlemeleri sırasında Solin’in röportaj yapacağı kişilerden konum istemesi veya kendini tanıtırken ‘Mezopotamya Ajansı’nda çalışıyorum’ demesi kalın punto ile belirginleştirilerek bir suç işleme havasının yaratıldığına şahit olduk” dedi.

KADIN CİNAYETLERİNE DAİR HABER YAPMAK SUÇ MU?

Av. Özdemir, iddia makamının suç delili olabileceğini düşündüğü içerikleri sorgularken Dal’ın bu görüşme içeriklerinin ekoloji alanında çalışmalar yapan bir akademisyen ile yaptığı röportaja ilişkin olduğunu, diğerinin Mor Dayanışma’nın kadın cinayetlerine dair yapacağı basın açıklamasını takip etmek için açıklamanın yapılacağı yerin adresini istemesine ilişkin olduğunu ve bir diğerinin de SMA hastası bir çocuğun kampanya standının kaldırılması ile ilgili çocuğun babasıyla yapmış olduğu röportaja ilişkin olduğunu belirttiğini ifade etti. Av. Özdemir, Dal ile birlikte gazetecilere sorulan bu soruların gazetecilik mesleğinin yargılanması, delil olmaksızın gazetecilerin tutuklama gibi ağır tedbirlere maruz bırakılması ve peşinen cezalandırılmaları anlamına geldiğinin altını çizdi.

‘ÇIPLAK ARAMA BİR İŞKENCE BİÇİMİDİR’

Dal’ın Bakırköy Cezaevine götürüldüğü sırada 3 kişi tarafından zorla çıplak aramaya maruz bırakıldığını söyleyen Av. Özdemir “Çıplak arama ve zorla soyma uygulaması kişinin doğrudan maddi ve psikolojik varlığına yönelen; kişinin toplumsal kimliğini, kendi bedeni üzerindeki söz hakkını ve öz saygısını hedef alan onur kırıcı bir şiddet yöntemi, işkence ve kötü muamele biçimidir. İşkence ve kötü muamele ise her koşulda suçtur ve hiçbir gerekçe ile meşru kılınamaz” dedi. Av. Özdemir, bu olaya ilişkin gerekli suç duyurusunu en kısa zamanda yaparak sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı.

Fotoğraf: MA