Adalet Bakanı’na: Bildiklerinizi görmezden gelmeyin!
Adalet Bakanı kendi yarattığı sisteme dönüp bakmalı acilen. Mesele birkaç sorumlu bulup, onlara ceza vereceğiz işte diye açıklanabilecek bir mesele değil.

“Bir ilimizde defalarca kolluğa, emniyete, yargıya ve ilgili kurumlara ihbar ve şikayette bulunmasına rağmen ve tüm hikayesi bütün birimlerce bilinmesine rağmen bir kadın eski eşi tarafından katledildi. Bir kadının yaşam hakkı feryat figanlar arasında gasp edildi. Herkesin iki elini başının arasına alıp düşünmesi gerekir. Kolluk makamlarının olayı ne için önleyemediği, savcılık makamları hangi aşamada ne gibi eksiklikler var hepsini masaya getirmesi gerekir. Ayşe Tuğba Arslan, bugün aramızda olabilirdi. Onun gibi nice kadınlar, anneler, eşler aramızda olabilirdi. ‘Bu can kurtarılabilirdi’ dediğimiz nice canlar zalimce cinayetlere kurban gitti. Artık bu çığlığın son bulması gerektiğine hepimiz inanıyoruz. Adalet son bir ümitle, son bir çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz”.

Bu sözler kimin olabilir sizce? Konu bir kadın cinayeti. Eskişehir’de 25 Kasım günü hayatını kaybetmiş olan Ayşe Tuba Arslan’ın ardından söylenmiş bu sözler, annesinin, babasının, arkadaşının ya da “bir kadın cinayeti daha yaşandı” diye feryad eden herhangi bir kadının sözleri mi acaba? Yoksa yapılmış bir basın açıklamasında okunan metinden bir parça mı?
Hiçbiri değil.

Sıkı durun şimdi; Adalet Bakanı’nın sözleri bunlar!!! Ülkede adalet kendisine teslim edilmiş olan, yargı ile ilgili her türlü yetkiye sahip olan kişinin sözleri. Bizim yıllardır sorduğumuz soruları sormuş, neden yaşanıyor bu kadın cinayetleri diye isyan etmiş adeta. Çok ilginç hakikaten...

Aklımızla mı dalga geçiliyor acaba ne dersiniz? Sorun çözmesi gereken, ülkenin gerçeği olmuş kadın cinayetlerine ilişkin bir şeyler yapması gereken Adalet Bakanı her birimizin konuştuğu gibi konuştuğunda ne dememiz gerekiyor şimdi?

Sayın Bakanın tavsiyesini kendisine yapmak isteriz öncelikle, iki elini başının arasına alıp düşünmeli elbette. Mesela kadınlar öldürülmeye devam ederken nafakayı kaldırmak için can hıraş çaba harcamasını, nafaka çalıştayları yapmasını düşünmeli öncelikle. Şiddeti nasıl önleyecekleri üzerine tek bir çalıştay yapmamış, ama nafaka çalıştayı yapmış bir bakan kendisi zira.
Sonra 6284 Sayılı Yasa’nın zararları üzerine kampanyalar yapılırken, “İstanbul Sözleşmesi’nden ülke imzasını çeksin” diyenler var iken, bu konularda neden tek bir açıklama yapmamıştır acaba şimdiye kadar? “6284 Sayılı Yasa kadınların hayatını kurtarıyor, aksayan yerlerine bakıp daha da güçlendireceğiz” dediğini ben hiç duymadım şahsen. İki eli başının arasında iken bu konu da aklına gelmeli bana kalırsa.

AYŞE TUBA’YI DEVLET YÜZ ÜSTÜ BIRAKTIĞI İÇİN BU CİNAYET YAŞANMIŞTIR
Kendisi çok haklı Ayşe Tuba bugün aramızda olabilirdi, kadına uygulanan şiddet iktidarınızın politikaları nedeniyle bu kadar olağan hale gelmeseydi, yaşıyor olacaktı muhtemelen, çok haklısınız.

Yargıya başvuran, devletten yardım isteyen Ayşe Tuba’yı devlet yüz üstü bıraktığı için bu cinayet yaşanmıştır. Tam 23 başvuru söz konusu, defalarca ihlal edilen koruma kararları ve tek bir kez bile tutuklanmamış bir adamdan söz ediyoruz çünkü.

Ne yazık ki tek değil bu örnek. Ayşe Tuba’nın yaşadıklarını ülkenin dört bir yanında kadınlar yaşamaya devam ediyor. Kadınları şiddetten korumaya ilişkin var olan mekanizma işlemiyor. Yargı ciddiye almıyor, koruma kararları takip edilmiyor, koruma kararlarını ihlal etmenin yaptırımı hiç uygulanmıyor. Yargıdan, kolluğa kadar görevli olan hiç kimse görevini yapmıyor.
Sayın Bakan; kadınları ölüme mahkum eden sisteminiz, erkek egemen politikalarınız, cinsiyetçi devlet aygıtınız Ayşe Tuba’nın ölümüne neden oldu. 23 kez şikayetçi olmuş, 23 kez devlete başvurmuş bir kadını korumadığınız, ölmesine göz yumduğunuz için bu cinayet gerçekleşti.

Evet ellerinizi başınızın arasına alıp düşünün. Şimdiye kadar şiddete ilişkin etkin bir mekanizmayı neden yerleştirmediğinizi, kadınlar şiddete uğradığında onları o ortamdan alacak, güvenliğini her açıdan sağlayacak bir devletin neden olmadığını bize açıklayın.

Nafakayı kaldırmak için gösterdiğiniz çabayı bu mekanizmayı kurmak için gösterdiniz mi acaba bunun da cevabını bekliyoruz doğal olarak. Görevini yapmayan Eskişehir hakim savcı ve yetkilileri hakkında işlem başlatılmış olduğuna ilişkin haberler elbette olumlu ama bu hakimler, savcılar ülkenin her yerinde biliyorsunuz siz de. Polis merkezleriniz şiddete uğrayan kadınları halen evlerine gönderiyor, bunu da biliyorsunuz.

Yargının kadınlarla imtihanı çok sabıkalı bu ülkede. Kadınların takip ettikleri davalarla dolu adliye koridorları, peşini bırakamayız bırakırsak, katiller serbest kalır diye düşünüyor herkes. Kadın dayanışması ile kapanmış dosyalar açılıyor, mücadele ile kavga dövüş ilerliyor adaletle olan ilişkimiz.

O yüzden Adalet Bakanı kendi yarattığı sisteme dönüp bakmalı acilen. Mesele birkaç sorumlu bulup, onlara ceza vereceğiz işte diye açıklanabilecek bir mesele değil. Sistematik ve ülkenin gerçeği olmuş bu sorun karşımızdaki.

Şimdi Sayın Adalet Bakanı; Ayşe Tuba’nın ölümü ile ilgili sözlerinizde samimi iseniz, çağırın bu ülkenin kadın örgütlerini, Barolarını, akademisyenlerini, bu alana dair kafa yoran bilim insanları oturup konuşalım, nasıl çözeceğiz bu kadına yönelik şiddeti diye tartışalım, birlikte çözüm bulalım.

Yok eğer bunu yapmayıp, nafakayı kaldırmaya, 6284 Sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesini tartışmaya devam edecekseniz, kusura bakmayın Ayşe Tuba için ettiğiniz sözlerin hiçbir anlamı yok.

İlgili haberler
Katledilen Ayşe Tuba'nın cenazesini kadınlar taşıd...

Eskişehir’de koruma kararına rağmen eski eşinin satırlı saldırısına uğrayan ve 44 gündür yaşam mücad...

Ayşe Tuba Arslan’ı ölüme götüren ihmaller bitmiyor...

Ayşe Tuba Arslan’ın dosyalarının uzlaştırma bürosuna taşındığını belirten CHP Milletvekili Çakırözer...

Kasım ayında erkekler tarafından 39 kadın öldürüld...

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kasım 2019 raporuna göre 39 kadın katledildi. 11 kadının...