Gazi Mahallesi’nden geçen tünelin evlerine verdikleri hasar yüzünden yaşadıkları zorluklara ses olmaya çalışarak tanıştık sokak sakinleriyle. Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında mahallede başlayan tünel inşaatı, insanların yıllarca emek vererek, borç harç yerleştikleri evlerini tehlikeli hale getirmiş, mahalleli isyan etmişti. Yaşananlara ilk ses veren, tepki gösteren kadınlardı. Hemen bir araya gelmiş, “Şimdi ne yapabiliriz?” diye soruyorlardı. Biz de haberin takibini yaparken gördük ki zaten dertler katman katmanken bir de bu hasarla sıkıntıları artmıştı kadınların.
“Nereden başlasak ki anlatmaya; bunun evi, çocuğu, mutfağı, temizliği var; bize neredeyse soluklanacak zaman yok” diye başlıyorlar konuşmaya. “Sabah gün eşlerimizin işe gitmesi ile başlıyor; sonra çocukların ders takibi, yemek derdi, işten geleni karşılaması, yine yemek, etrafı toparlama işi ile sürüyor. Bir de herkes otururken yap bunları, olsun gecenin bir vakti. Erkekler işe gidip geliyor belli mesaileri var, biz sürekli devam eden bir mesai içerisindeyiz.”
Canlarını sıkan en önemli şeylerden biri de evlerin durumu tabii. İzmir depremi ile birlikte endişeleri artmış. “Okuyoruz, görüyoruz yapılan hiçbir şey yok. Ne vergilerin açıklaması ne başka bir şey, olan bize, cana oluyor. Bu başlı başına bir durumken bir de bitmeyen mesaimiz var” diye ekliyor içlerinden biri.
DERTLER BİTMİYOR AMA BİRLİKTELİK DE BİTMEYECEK
Pandeminin artarak getirdiği yükleri konuşurken konu elbette ekonomiye de geliyor. Biraz önce bitmeyen mesaiden bahseden kadınlar bir de burada hiçbir kazançları olmadığını belirtiyor. Neredeyse hepsi denemiş evde parça başı iş yapmayı, günlük işlere gitmeyi, “Farklı bir yerden nasıl katkı sağlarız?” sorularına yanıt bulmak için. Parça başı işlere saatlerini verirken aldıkları ücretin değmediğini söylüyorlar. Günlük işlere giden biri pandemide işler belirsiz olduğu için şu anda iş bulamadığını, ne yapacağını da bilemediğini söylüyor. Ekonomik sıkıntıyı her yerde, en çok da mutfakta hissettiklerini söylüyorlar. Aralarından birinin “Tatarım ben. Evlenip buraya geldiğimde yemeğe kıymayı bol bol koyunca tepki almış, çok şaşırmıştım. Ama şimdi kaç gram alıp kaç gram koyacağımı kimse demeden ben düşünüyorum” demesiyle gülüyoruz ağlanacak halimize.
Eşlerin eve geliş saatinin yaklaşması, çocukların dersinin bitmek üzere olması sebebiyle konuşmamızı toparlamaya çalışıyoruz. Sokaktan geçen tanıdıkların, komşuların katılımı ile büyüyerek, paylaşmanın gücünü görerek ve birlikteliğin böylesi koşullarda neden daha da önemli olduğunun altını çizerek vedalaşıyoruz. Yaşanan tüm sorunlara karşı dayanışma içinde olmanın aldırdığı bir parça nefes ile olduğumuz her yerde bir araya gelmenin önemini görüyoruz böylelikle.
Fotoğraf: Dilek Omaklılar
İlgili haberler
Her türlü yoksunluğa çözüm; örgütlü mücadele
Kötülük diye tarif ettiğimiz bütün günahı bir yıla kestiğimiz sorunların sebebi ne? Giderek artan yo...
Bir evde üç aile… Sebep geçim, suçlu bizim hakkımı...
Artık biliyorum, bize açlığı, yoksulluğu, işten atılma korkusunu yaşatanların kimler olduğunu. Bu za...
ŞİDDETE KARŞI BİZİM SÖZÜMÜZ: Her yerde birlikte mü...
Şiddete karşı sözümüzü söylemekten, bu sözleri diğer kadın seslerine katmaktan, birbirimize tutunmak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.