Kırkyama Kadın Dayanışması: ‘Diyanetin öne çıkarılması, rejim krizinin bir göstergesi’
Kırkyama Kadın Dayanışması’ndan Kübra Derin, Diyanet'in kadınların yaşamlarında gittikçe artan müdahalesine dair sorularımızı yanıtlıyor.

DOSYA 6. gün

Kadınların yaşamına Diyanet İşleri Başkanlığı'nın AKP döneminde gittikçe artan yetkilerinin etkilerini ve kadın hareketinin bunun karşısında nasıl bir hat izlemesi gerektiğini tartıştığımız dosyamızda bugün kırkyama Kadın Dayanışması sorularımızı yanıtlıyor.

Kırkyama Kadın Dayanışması’ndan Kübra Derin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın etki alanının artışının kadınlar ve kız çocukları üzerindeki etkilerinden bahsederken nasıl bir mücadele hattı çizilmesi gerektiğine dair de “Cemaatlere mahkûm edilmiş binlerce çocuk için kamusal bir eğitim ve yaşam alanı inşa etmek, kreşlerin açılması için baskı yapmak zorundayız” diyor.

‘KAYBEDİLEN İKTİDARIN SON ÇIRPINIŞLARI’

Diyanet, gittikçe devletin her kademesinde söz sahibi olan ve yaşamın her alanına müdahale etme yetkisi ve bütçesine sahip bir kurum haline her geçen gün getiriliyor. Diyanet'in dünden bugüne politikada başrol haline geldiği süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diyanet’in her alanda daha çok açıklamalar yapması ve etkin olmaya çalışması iktidarın siyasi, ekonomik, yönetsel krizi ile doğrudan bağlantılı. AKP’nin oy oranları düşüyor, özellikle gençler içerisinde etkin olma şansını çoktan kaybetti. Okullarda, bunun içerisine imam hatipler de dahil, ateizm ve deizm artış gösteriyor. Gençlerin dinden uzaklaşmasının sebebi dini araçsallaştıranlar esasında. Okullarda çeşitli cemaatlerin kitaplarını dağıtıyor, etkinlik yapılmasına olanak sağlıyor.  Oysa gençlerin dünyası için daha önemli ve öncelikli sorunlar var ve Diyanet her ne kadar etkin olmaya çalışsa da o gençlerin büyük çoğunluğu özgürlüğünün kısıtlanmasını istemiyor. Bugünlerde yaptığı yeni protokolle liselerde hatta üniversitelerde de çeşitli dini eğitimi zorunlu hale getirmeyi hedefliyor. Bu durum kaybedilen bir iktidarın son çırpınışları gibi.

‘ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KISITLIYOR’

Diyanet’in sınırlarının her geçen gün daha da genişlemesinin kadınlar ve kız çocuklarının yaşamlarına etkileri neler oluyor?

Diyanet’in desteklediği ve yeni protokollerle cemaatlerin etkinliğinin daha da pekiştirilmesine olanak sağlayan MEB iş birliği özellikle kız çocuklarını ve kadınları etkiliyor tabii. Kadınları toplumsal hayatın dışında “aile” içerisinde hapsetmeyi hedefleyen açıklamalarıyla, 9 yaşındaki bir kız çocuğunun evliliğini onaylayan bir kurumdan bahsediyoruz. Sürekli eğitimin dinden uzaklaştırdığı yorumunu yaparak kız çocuklarının eğitimden uzak kalmasının önünü açıyor. Kadınları da aile yaşamına sıkıştırmaya çalışıyor, sıkışmak istemeyenler ise eşleri, eski eşleri tarafından hedef haline geliyor. Nasıl giyinmemiz gerektiğini, nasıl davranmamız gerektiğini açıklarken özgürlüğümüzü kısıtlıyor, cinsel tercihlerimizi belirlemeye çalışıyor. Otobüste giderken şort giydiğimiz için erkek şiddetine maruz kalıyoruz, mini etek giydik diye taciz ediliyoruz, tüm bunlar Diyanet’in ortaya koyduğu din olgusuyla şiddeti normalleştiriliyor.

DİYANET ERKEK ŞİDDETİNE TOPLUMSAL MEŞRUİYET SAĞLAMAYA HİZMET EDİYOR

Diyanet'in yaşamın her alanına etkisi ve Diyanet’in mevcut pozisyonunun gelecekte kadınlar ve kız çocukları için sonuçları sizce neler olabilir?

Her gün ortalama üç kadının erkekler tarafından katledildiği ülkemizde Diyanet’in açıklaması ve tutumu bu katliamların toplumsal meşruiyetine hizmet ediyor. Diyanet’in söylemleri, erkek şiddetini din olgusu üzerinden açıklayarak, belli biçimlerde şiddeti normalleştirip kadınların yaşamlarını direkt hedef alıyor. İlkokullarda “Diyanet ve Çocuk” gibi kitaplar dağıtılıyor. Kız çocukları bir yönüyle ya kocalarına “iyi” bir eş olsun ya aile yaşamında “iyi” bir anne olsun isteniyor, buna uymayanlar ise cezalandırılabilir yorumunu perçinliyor. Bu hepimizin hayatını, çocuklarımızın hayatını, özgürlüğünü tehdit ediyor. Patriyarkanın yeniden, yeniden üretilmesinin bir ayağını da Diyanet ve kurumları oluşturuyor.

Kadın hareketi açısından bu konu sizce bir mücadele gündemi olarak nasıl ele alınmalı? Nasıl bir mücadele yolu izlenmeli?

Bizler kendi yaşamımızı ve çocuklarımızın yaşamını güvence altına almak için sokaklardayız, olmaya devam edeceğiz. Fakat tek başına bu yeterli olmuyor. Cemaatlere mahkum edilmiş binlerce çocuk için kamusal bir eğitim ve yaşam alanı inşa etmek, kreşlerin açılması için baskı yapmak zorundayız.

Dosyadaki tüm yazılara ulaşmak için TIKLAYINIZ

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
GÜNÜN RAKAMI: Diyanet kreş açmada MEB'le yarışıyor...

Diyanete bağlı kreş sayısı 600’den 1552’ye yükseldi. Bu da gösteriyor ki, asıl olarak MEB'in sorumlu...

Çok tesirli bir silah olarak Diyanet

Kadınlar ve çocuklar büyük tehlikede. Çünkü o silah, ilk onlara doğrultuluyor. En kolay onlara patlı...

1924’ten günümüze bütçesi, mevzuatı, kurumları, pe...

Dünden bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı'nın nasıl değişimlere uğradığına, yetkilerinin nasıl değişti...