Merhabalar, ben Gemlik serbest bölgede araba kablosu üreten Yazaki fabrikasında çalışan işçi bir kadın arkadaşınızım. Depremin olduğu sabah saat 6:20’de işe gitmek için kalktım, bir taraftan kahvaltı yaparken bir taraftan da haberlere bakıyordum. Haberlerde ilk önce 11 ilde büyük bir deprem olduğunu söylüyordu ve binaların yıkılışı insanların çığlık seslerini gördüm. Yediklerim boğazımda kaldı, yutkunamadım.
Televizyona bakarken, ölümler çaresizlikler çırpınışlar izlerken dahi bile kanın donuyor. Gördüklerim karşısında kızımı evde tek başına bırakıp işe gitmek istemedim. Bir yandan da gideyim belki fabrikada izin verirler diye düşündüm. Fakat nerede öyle bir düşünce! Belki çalışan işçiler için de o bölgede ailesi olan vardır, belki yardım için gitmek isteyenler olur. Bizleri o üzüntü, panik ve korku içinde çalıştırdılar, aklımızı kendimizi bir türlü işe veremedik. Çalışan herkes suskun, üzgün, kimseden ses çıkmıyor. Aklım hem deprem yerinde ve gördüklerimde. Bir taraftan kızım evde yalnız, korkar endişesiyle vardiyayı zor bitirdim. Evde haberleri izledikçe insanların çaresizliğini gördükçe, hem üzülüp hem öfkelendim.
Devletin büyüklüğünü, itibarını bin odalı saraylarla, özel uçağın varlığıyla övenler ortalıkta gözükmüyordu. Deprem yerinde nerede o büyük devlet? Yoktu. Yine biz bizeydik, kendi vatandaşlarımız ve yurt dışından yabancılar gelip yardım ediyorlardı.
İki gün sonra çıkıp 3 ay OHAL ilan ediyorlar, milli yas ilan ediyorlar ama çalışanlara bir gün izin vermiyorlar. O üzüntü ve o korkular içinde ben ve işçi arkadaşlarım gidip çalışmak zorunda kaldık. Bu felakette kızımla depremde yalnız bırakılan halk için, deprem bölgesinde insanlar için neler yapabileceğimizi düşünürken çevremde arkadaşlarımızın yardım topladığını gördük. Elimden geldiğince kızım ve ben de bir parçası olduk. Mahalleye gelen depremzede aileye arkadaşımla evden tabak, kıyafet, gıda ayarladık.
Ekmek ve Gül’ün başlatmış olduğu Kız Kardeşlik Köprüsü’ne bizim de bir katkımız olsun istedik ve bu dayanışmaya dahil olduk. Bir kadın olarak, kadınların bu zor koşulda sağlık açısından ulaşmayacağı çok şey var ve bu kampanya bu yönüyle de anlamlı olmuş. Bizim de bir katkımız olsun diye, arkadaşlarımla çocuklar ve kadınlar için hijyen, giyecek ürünler aldık. Bütün bunları benim gibi işçi kadınlar düşünüp yapıyoruz da devlet neden yapmıyor? O kadar vergilerimizi kesiyorlar, bu paralar nereye gidiyor?
Anladık ki bu devlet bizim ne dirimize ne de ölülerimize sahip çıkıyor... Yıllardır bizden kesilen vergilerimizi nerelerde yediniz? “Duble yollar yaptık” dediniz; yaptığınız yollar, havaalanı çöktü.
Hani sürekli vatan sevgisi diyenler vardı sizin vatan sevginiz bu mu? Bir kez daha anladık ki bu ülkenin bilim insanlarına ihtiyacı var ama bu devlet buna da düşman. Depremzedeler için saraylara, otellere depremzedeleri yerleştirmek yerine yavrularımızın okumak için kaldığı yurtları kapatıyorlar. Belki birçoğunun ailesi depremde hayatını kaybetti gidecek yeri yok. Birçok olanaksızlığa rağmen benim gibi çocuğunu dar gelirle okutmak için çaba gösteren insanlar var ve bizim çocuklarımızın geleceğini de çalıyorlar.
Seçimler kesinlikle olmalı, artık yeter. Bunca yıldır kanımızı emdiler. Bizler geleceğimiz, emeğimiz ve hayatımız için bu ülkeyi baskı ve zorbalıkla yönetenlerden hesap sormalıyız.
Fotoğraf: Unsplash
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.