Kaybetmekten korkacağımız yarınlar için…
Geçtiğimiz sene ‘Kadınlara hangi mücadele ve dayanışmayı örnek vermek istersin?’ diye sorsalardı aklıma İran’daki kadın mücadelesi gelirdi. Son günlerde görüyorum ki kadın dayanışması burada da var.

Sözlerime hepimize geçmiş olsun ve başımız sağ olsun diyerek başlamak istiyorum. Kendim de depremi bizzat Adana’da yaşamış birisi olarak hem kendi eleştirilerimi hem de bir anımı paylaşmak istiyorum.

Bana geçtiğimiz sene gelip “Kadınlara hangi mücadele ve dayanışmayı örnek vermek istersin?” diye sorsalardı aklıma ilk İran’daki kadın mücadelesi gelirdi. Bu yıl son 20 günde kendi ülkemden de görüyorum ki kadın mücadelesi, dayanışması burada da var. İktidar tarafından destek görmeyen depremzede kadınlarla büyük bir dayanışma gösterildi. Biz de ne güzel bir dayanışma ağı kurabiliyoruz bunu gördüm. Depremde başörtüsü olmadığı için enkazdan çıkmak istemeyen kadınlar, ped istemeye utanan kadınlar, erkek gazetecilerle konuşamayan kadınlar vardı. Bu gösterdi ki toplum baskısı kadınlar için depremde bile devam ediyor.

Bunlarla karşılaşmak bununla nasıl mücadele edeceğimizi düşünmeye itti beni. Tüm bunların aramızdaki dayanışmayla aşılacağına inanıyorum, sırtımızı birbirimize yasladığımızda daha da güçlenerek çıkacağız bu süreçlerden. Bizim gücümüzü göz ardı edenlere karşılık bizler dayanışmamızla birlikte canımızı hiçe sayarak rant uğruna kötü binalarda bizi yaşamaya mahkum eden bu düzeni değiştireceğiz.

Deprem anında yaşadığım hem komik hem de bize hayatlarımızın ne derece beklentisiz, umutsuz olduğunu gösteren bir olayı anlatmak istiyorum. Deprem olduğunu anladığımda çok endişelendim ve hemen anneannemlerin yanına koştum. “Anneanne hadi aşağıya inelim” diye bağırdım. Anneannem hiç oralı olmadı ve “Ne olacak kızım…” dedi. Binanın yıkılabileceğini anlatmaya çalışsam da “Sen montunu giy, in” karşılığını verdi. Onları bırakıp inemedim, onlarla beklemeye başladım ama benim için korkutucuydu. Anneannem ise deprem bitince balkondan aşağıda birikmiş insanlara seslenerek “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” dedi sadece. İkinci depremde ise anneannem omlet yapıyordu. Yine onları indirmeye denedim. İnmediler. Deprem bitip ben sığındığım yerden çıkınca baktım ki anneannem hâlâ omlet yapıyor.

Bunu anlattığımda komik geliyor, ancak gösteriyor ki hayatlarımız kaybetmekten korkacağımız bir durumda değil. Yarını heyecanla, umutla beklemiyoruz. İşte dayanışmaya ve değiştirmeye bu denli ihtiyacımız var, yarın bekleyecek güzel bir gün olsun bizim için diye…

Fotoğraf: Canva