Talepleri için mücadele eden kadınlara not
‘Okulun açılmaması, tam olarak emekçilerin sorununu görmemek, taleplerine kulak tıkamak… Aslında nasıl yönetmek istediklerinin açık bir örneği.’

Yoksul semtteki bir okuldan bahsedeceğim. Yaklaşık 30 yıldır faaliyette olan bu okul ne hayatlar gördü ne dertler yaşadı. Okulun eski olduğunu ve nüfusun çoğaldığını düşünen Milli Eğitim Bakanlığı ise “Artık yeni bir okul açmalıyız” diye düşünmüş.

Esenyalı’da yeni okul için yıllar önce bir inşaat başladı. Yapımı yılları alsa da veliler bir umut açılacak diye beklediler. Geçen yıl inşaatı biten okul hâlâ açılmadı. Bu yıl “Dönem başında kesin açılacak” diye umutlanan kadınlar, çocuklarının kayıtlarını buraya yaptılar. Zaten başka çare yoktu. Çünkü komşu mahalle okullarına gitmek isteseler istenen paralar dudak uçuklattı. 100 binle başlayıp 80 binlere kadar kayıt adı altında paralar istendiğini söylüyorlardı. Burada yaşayan emekçiler tabii bu paraları ödeyemeyeceği için Ergenekon okuluna kaldılar. Hem ilk hem de orta öğretimi olan okulun öğrenci sayısı 2 bin 500’ün üstünde. Bu okul depremden de etkilenmiş. O dönem veliler ses çıkartıp eylem yapmasaydı, çocuklar zarar gören bu okulda derse sokulacaktı. Neyse ki eylemler sonuç vermiş ve okulun güçlendirmesi yapılmıştı.

Gelelim yeni okulun açılması meselesine. “Akıllı tahta yok, açamıyoruz” dediler, “Sıra yok” dediler, “Temizlik yapılacak” dediler. Ne kadar bahane varsa öne sürdüler. Artık kadınların gerçeği şu: Çocuklar 60 kişilik sınıflarda, üçer kişi oturuyor sıralarda. Temizlik sorunundan güvenliğe kadar olan sorunlara hiç girmiyorum bile.

‘Oğlum sırada yazı yazamıyor’

Şimdi kadınlar isyanlarını şöyle dile getiriyor: “Sarayın bir tane odasının elektrik parası kadardır belki bu yeni okulun masrafı. Ama bu bile çocuklarımıza reva görülmüyor.” Sevda’nın iki çocuğu bu okulda: “Her gün çocukları bu okula bırakıp eve dönüş yolunda ağlıyorum. Kalabalık sınıflar, pislik içinde tuvaletler beni ağlatıyor. Oğlum, üç kişi ile birlikte oturduğu için defterine yazı yazamıyor. Öğretmen sürekli sınıfı azarlıyor yazı yazma işini yetiştiremedikleri için.”

Bir başka kadın da aynı dertlerden yakınıyor. “İçi dışı bitmiş bir bina var. Yeni okulun sıralarını velilerinden izin almadan yedinci sınıf öğrencilerine taşıttılar. Temizliğini de okulda yarı zamanlı çalışan kadınlara yaptırdılar. Peki artık ne bekleniyor” diye soruyor.

‘Okulum açılsın’

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği ve okul velilerinin başlattıkları “Okulum Açılsın” imza kampanyası başlamadan önce veliler “Cimer’e şikayet ettik ama tek bir sonuç yok” diyorlar.

Okul açılsın diye “mücadele şart” diyen kadınlardan biri şöyle anlatıyor: “Başta saray harcamaları olmak üzere müthiş lüks içinde yaşayan bir kesim var. Bize kaderimizmiş gibi dayatılan okulsuzluk, aslında emekçi ailelere ve çocuklarına verdikleri değeri gösteriyor. Zaten kötü bir eğitim sistemi var. Bu durum çocuklarımızı okumaktan soğutuyor. Mesela benim öğrencim sekizinci sınıf ve okulu bırakmak istiyor. Zaten kalabalıkta hiçbir şey öğrenemiyorum diyor. Bu, tam istedikleri şey” diyor.

Okulun açılmaması, tam olarak emekçilerin sorununu görmemek, taleplerine kulak tıkamak… Aslında nasıl yönetmek istediklerinin açık bir örneği. Ancak, bu okulu talepleri etrafında birleşip derneği ile birlikte bir hafta içinde binlerce imza toplayıp her yerden birlikte ses çıkarmaya çalışsan kadınlar yapacak. Kendi talepleri için mücadele eden tüm kadınlar için bir not düşmüş olalım.

Fotoğraf: Evrensel


Editörden